By Yüksel Bölük on Perşembe, 03 Ağustos 2023
Category: Bilim

YAPAY ZEKÂ İNSANLIĞIN SONUNU GETİRECEK!

Yapay zekâ çağında işlerin otonom makinelere devredilmesi, dünya nüfusunun en az yarısını gereksiz-faydasız-yük haline getirecek. Gelişmiş ülkelerde nüfus hızla yaşlanıyor. Genç nüfusa ihtiyaçları var. Bu ülkeler mevcut refahlarını kullanarak gelişmekte olan ülkelerin yetişmiş insan gücünü tam anlamıyla vakumlayıp mevcut durumlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Yazılımcılar, elektronik mühendisleri, sağlık çalışanları, beceriye dayalı meslek sahibi olanlar mesela marangoz ve berberler dünyanın fakir ve otokratik ülkelerinden gelişmiş ülkelere doğru akıyor.

Bizim durumumuz ise içler acısı; 20 sene yatırım yapıp yetiştirdiğimiz insan gücümüzü hızla kaybediyoruz. Giden iyi yetişmiş insanların yerine ise artık dünyanın her yerinden niteliksiz göç alıyoruz.

Dünyanın demografik yapısı değişiyor ve bu değişiklik çok büyük sorunları da beraberinde getirecek.

Gelişmiş dünyanın yapay zekâ ve demografi noktasında iki büyük açmazı var; artan ve kendileri açısından hiçbir işe yaramayan, aynı zamanda dünyanın çevresel kaynaklarını da hızla tüketen büyük bir nüfus. Bu nüfus artık hareketli, küresel göçler yaşanıyor.

Sorunu iki şekilde çözmeye çalışıyorlar. Üremeyi azaltmak için cinsiyetsiz bir nesil yaratmaya çalışıyorlar. Bütün kültürel hegemonyalarını kullanarak LGBTİ yaşam ve toplumları teşvik ediyorlar. İkinci olarak kendilerine akan göçü engellemek için ise bizim gibi ülkeleri tampon olarak kullanıyorlar.

Gerçekten de dünya, artık üzerindeki nüfusu kaldırabilecek durumda değil. Yaşadığımız sıcaklık artışı ve iklim krizlerinin altında doyurulması gereken bu büyük nüfus yatıyor. Bazı solcular hemen sanayi ve maden faaliyetleri dünyayı yok ediyor, insanlarla ne ilgisi var diyecekler ama sanayi ve maden faaliyetleri bu büyük nüfusu doyurmak için, bu büyük nüfusun taleplerini karşılamak için yapılıyor. İnsanlık, sanayi, maden, enerji üretimi yapmasa nüfusumuz en fazla 1 milyar civarında kalır, dünya daha yaşanılır bir yer olurdu. Tabii, bir tercih meselesidir, dünya sanayi, maden, enerji faaliyetleriyle kirlenmesin, ortaçağa dönelim diyebilirsiniz -ki ben de o kafadayım- ama o zaman da 7 milyar insanı bir şekilde yok etmeniz gerekir.

Doğa kanunudur, bir türün popülasyonu arttığında doğal denge bozulur, düzelinceye kadar da çalkalanır durur. Dünya, insan nüfusunu kaldıramıyor ve eninde sonunda bu nüfusun azaltılması gerekecek. Üstelik yapay zekâ ile bu nüfus giderek işsiz kalacak ve tamamen işe yaramaz hale gelecek.

Tabi gelişmiş ülkeler durumun tam olarak farkındalar ve nüfusu azaltmak için sadece cinsiyetsizlik gibi önlemlerle yetinmeyecekler. Önümüzdeki yıllarda çok daha büyük ve kanlı savaşlar göreceğiz. Rusya-Ukrayna savaşı, Ukrayna'nın düzlüklerinde yetişen buğday için yapılıyor. Batı, bu bereketli toprakları ve yetişen ürünü Rusya'ya bırakmak istemiyor. Gelişmiş ülkeler, dünyanın her yerinde savaşlar çıkartarak nüfusu azaltmaya çalışacaklar. Burada dikkat çekmek istediğim diğer bir husus da Müslümanların Müslümanlara kırdırılması olacaktır. Öncelikle bunu yapacaklar; çünkü yapay zekâ çağında işe en işe yaramaz topluluk Müslümanlar olacak. Bana kızacaksınız ama yaşadığımız sığınmacı istilası bizim de sonumuz olacak. Anadolu topraklarında varlığımızı sürdürmek istiyorsak sığınmacı sorununu hızla çözmeli ve yapay zekâ çağında yaşayabilecek nesiller yetiştirmeliyiz.

Çin yapay zekâ çağında ayakta kalacak ülkelerin başında gelecektir. Diğer yapay zekâ ülkeleri bütün dünyadan yetişmiş insan kaynağı çekerek ayakta kalmaya çalışıyor. Üzgünüm ama bizim için, diğer Müslüman ülkeler için ve dünyanın diğer geri kalmış ülkeleri için gelecek karanlık görünüyor. Belki bir kısmı tarımla ayakta kalacak ama büyük çoğunluğu savaşlar ve iç karışıklıklarla yok olacak.

Yapay zekâ çağı, bir otokratik yönetimler çağıyla birlikte geldi. Yapa zekâ devriminden sonra dünyada demokrasi adına pek gelişme yaşanmazken, demokratik olmayan rejim ve yönetimler çoğaldı. İnternet çağında iletişimin neredeyse anlık hale gelmesiyle birlikte toplumların yöneticilerini daha iyi denetleyeceğini, gizli kapaklı hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürken tam tersi oldu. Yöneticiler internet ve yapay zekâ imkânlarını kullanarak çok daha otoriterleştiler. İnternet ve yapay zekâ insanların ikna ve kontrol edilmesini kolaylaştırdı.

Yönetimlerin sosyal medyayı etkin kullanarak toplumları kontrol etme konusunu biraz açmak istiyorum. Sosyal medya, yapay zekâyı sizin beğenilerinize göre kullanır. Hangi habere ilgi duymuşsunuz, beğenmişisiniz,beğenmemişsiniz, olumlu ya da olumsuz yorum yapmışsınız, paylaşmışsınız, okurken yaptığınız kaş göz hareketleri, hatta paylaşım üzerinde yaptığınız konuşmalar takip edilir ve telefon ekranınıza artık size uygun haberler/reklamlar düşer. Bu mantık, yaptığınız satın almalardan çıkarılan tüketici profilinizle aynı şekilde çalışır. İlgi alanlarınıza göre yapay zekâ size öneriler yapar. Yapay zekânın bu şekilde işlemesi, sizi ilginiz dışındaki paylaşımlara karşı kör eder. Artık hep içinde bulunduğunuz kampın paylaşımlarını görürsünüz. Karşı kamptakilerin görüşlerini ise çok nadir görür ve duyarsınız. Yapay zekânın işleyiş tarzı başlı başına anti-demokratiktir.

Bütün yapay zekâ uygulamaları yaratıcılarına para kazandırmak üzerine kurulmuştur. Yani yapay zekânın temel dinamiği, motivasyonu para kazanmak üzerinedir. Para kazanmak isteyen bir oluşum da asla demokrasiyi umursamaz. Kişisel bilgilerinizi, davranış kalıplarınızı, yani verinizi isteyene satar. Müşterisinin demokrasi yanlısı ya da diktatör olmasına aldırmaz,parası olup olmadığına bakar. Bu iş, büyük veriyi elinde bulunduran güçlü ülkelerin, sizin iç işlerinize karışıp seçimleri etkilemesine, kendi istediği adayı seçtirmesine, hatta demokratik yollarla seçilmiş olsa bile yöneticilerinize kendi istediklerini yaptırmasına kadar gider.

Bizim gibi sözde demokratik ülkelerde, mevcut konvansiyonel medya ile ilgili etik ya da yasal kurallar yoktur. Medyayı kontrol edenler istediği yönlendirmeyi, algı çalışmasını yaparlar. Kuramsal olarak medya; demokrasinin dördüncü kuvveti olarak adlandırılır ve yönetimleri denetler, hata ve yanlışlarını ortaya çıkartır, halka duyurur. En azından demokratik ülkelerde böyleydi. Konvansiyonel medyadan çok daha etkin olan sosyal medya çağında ise ne etik var, ne kural. İstediğiniz yalanı yayar, istediğinizi iftirayı atar, istediğiniz yönlendirmeyi yapabilirsiniz. Yapay zekâ ile rakibinizin sesini ve görüntüsünü taklit eder, türlü türlü paylaşımlar üretebilirsiniz. Hakkında algı çalışması yapılan kişinin çoğu zaman bundan haberi dahi olmaz. Olsa bile, kendini temize çıkarmak, aklamak, doğrusunu anlatmak çok zor ve masraflıdır.

Yapay zekânın işleyiş mantığına karşı sosyal medyada daha görünür olmak için örgütlü bir çalışma yapmak gerekir. Ne kadar çok paylaşım yapar ve etkileşim alırsanız gündemi siz belirlersiniz. Bu da siyasi partilerin troll orduları kurmasıyla mümkündür. Troll orduları kurmak için ise gönüllülük yetmez, örgütlü ve mali boyutu da olan bir çalışma yapılmalıdır. Böyle büyük boyutlu bir çalışmayı iktidarı elinde bulunduranlar çok daha kolay yaparlar ve kitleleri etkilemeleri çok daha kolaylaşır.

İnsanların kontrol edilmesi artık çok daha kolay, otoriteden habersiz adım atmanız mümkün değil, banka hareketlerinizden yediğiniz yemeğe kadar devlet her şeyinizi biliyor. En ufak muhalif hareketiniz takip ediliyor ve yaptırım uygulanabiliyor.

Böyle bir ortamda demokrasi işleyebilir mi?

Sözün özü yapay zekâ demokratik sistemlerin en büyük düşmanı haline gelmiştir. Demokratik sistemler ayakta kalmak istiyorlarsa yapay zekâ çağına ayak uydurmalı, yapay zekâ ve seçimler/tercihler meselesinin kurallarını belirlemelidirler. Tabi böyle bir şeyin ne kadar mümkün olabileceği de çok tartışmalıdır.

Şimdi bir tarafta işsizlik korkusu ve fiili işsizlik durumu, bir tarafta otoriterleşen yönetimler, yapay zekâ çağını nasıl şekillendirebilir? Ya da yöneticiler gibi yapay zekâ da çeşitli saiklerle otoriterleşebilir mi?

Benim öngörüm, önce iyice otoriter bir dünya olacak, sonra yavaş yavaş insanların yönetimi yerini yapay zekâ yönetimine bırakacak. Yapay zekânın demokrasi anlayışına ve insafına kalacağız.

Gün gelecek, insanlar daha adil bir yönetim için yapay zekâ tarafından yönetilmek isteyecekler. Belki de gelişen yapay zekâ, küresel tek bir akıl haline gelip, dünya ve yapay zekânın iyiliği için, artık hiçbir işe yaramayan insanlığın yok edilmesi gerektiği sonucuna varacak.

Bu ve benzeri soruları/tahminleri çoğaltabiliriz. Ama cevapların/senaryoların hepsi karanlıktır; Yapay zekâ çağı, yaratıcılarına büyük bir zenginlik kazandıracak, ilk başlarda emek faktörünü azaltacağı için verimliliği artıracak ve sanal bir refah ortamı sağlayacak olmasına rağmen, ilerleyen on yıllarda insanlığın en azından bu formuyla dünyada yaşaması ihtimalini azaltacaktır. İklim krizi küresel bir yıkışa sebebiyet vermese bile, yapay zekâ muhakkak fiziki insan varlığına büyük zarar verecek, belki de yok edecektir.

Haftaya cebimizdeki tanrı!

Related Posts

Leave Comments