1990'lı yılların başından itibaren sanayi devrimi döneminden çıkıp, yapay zekâ devrimi dönemine girdik. İnsanlık çok kabaca, avcı toplayıcılık, tarım ve sanayi devrimlerini yaşadı.Bu dönemler arasındaki geçişler binlerce yıl sürdü. Hepsi kendi iş alanlarını yarattı. İnsanlığın refahı ve yaşam süresini artırdı. Tarım devrinden sanayi devrine geçilirken yaşanan en büyük korku makineleşmenin insanların elinden işlerini alacağı korkusuydu. Tarih, korkulduğu gibi seyretmedi. Yeni yeni meslekler ortaya çıktı, üretim artışı refah ve nüfusu da artırdı. Böyle olmasındaki başat unsurlardan birisi de dönüşümün yavaş bir hızda gerçekleşmesiydi.
Bilgisayar, internet, akıllı telefonlar ile başlayan yapay zekâ devri ise baş döndürücü bir hızla ilerliyor ve daha şimdiden pek çok mesleği tehdit eder duruma geldi. Şüphesiz yapay zekâ devri de kendi iş alanlarını yaratacak, bazı meslekler kaybolurken yeni yeni meslekler ortaya çıkacak.
Yapay zekâ üzerine yapılan araştırmalar ve konu hakkında fikir üretenlerin bir kısmı aynı sanayi devriminde olduğu gibi büyük çaplı bir işsizliğin oluşmayacağını düşünüyor. Ama daha büyük bir kısmı ise işlerin yüzde 40'ının yapay zekâ ile yapılacağını, dolayısıyla çalışan nüfusun yüzde 40'ının işsiz kalacağına inanıyor. Bunun birkaç nedeni var; birincisi yapay zekâ devrimi müthiş bir hızla gerçekleşiyor. Son 30 yılda üretilen bilgi, son 3 bin yılda, hatta son 30 bin yılda üretilen bilgiden daha fazla. İkinci sebep ise dünya nüfusunun son 200 yılda kabaca 8 kat artarak 1 milyardan 8 milyara ulaşmış olması.
Yapay zekâ devrimi ile bankacılık, finans, muhasebe gibi mesleklerden başlayarak, yazarlık, avukatlık, gazetecilik, tıbbi teşhis, röntgen teknisyenliği, öğretim üyeliği, yöneticilik, hakemlik, hatta askerliğe doğru uzanan bir sürü meslek yok olacak. İşlerimizi bizim yerimize bilgisayarlar ve otonom makineler yapacak.
Mutfak robotları, temizlik robotları, otonom üretim makineleri, tez yazan yapay zekâ uygulamaları, spor karşılaşmalarının bitmesinden 2 saniye sonra internet sitesine karşılaşmanın haberini yapıp yükleyen uygulamalar, borsa robotları, tıbbi teşhis uygulamaları, aklınıza gelebilecek her alanda işlerimizi bizim yerimize yapan makineler ve uygulamalar var.
Ancak henüz tam olarak otonom bir duruma geçmiş değiliz. Henüz makinelerin yapamadığı pek çok iş var. Burada kritik eşik, makinelerin henüz insanların elleriyle yaptığı işleri yapamamalarıdır. Mesela tıbbi teşhis yapabiliyorlar, cerrahi müdahale gerektirmeyen tedaviler düzenleyebiliyorlar ama cerrahi müdahale yani ameliyat yapamıyorlar. Robotik ameliyatlar da yine insanların elleriyle kontrol ettiği makinelerce yapılıyor.
Yapay zekâ ve işsizlik hakkında bir sürü örnek verebilirim, sonuç değişmiyor. Yapay zekâ uygulamaları ve otonom makineler, yani kendi kendine karar verip iş ve üretim yapabilecek makineler, bugün işlerin yüzde 10'nu, yakın gelecekte yüzde 40'ını, çok uzak olmayan bir gelecekte ise tamamına yakınını ele geçirecek. Ayakta kalacak işler; yaşlı bakımı, robot-makine tamirciliği ve benzer işler olacak. Tabii, yapay zekâ ile çalışan otonom makineler, ilerde makine yapmanın, kurmanın, tamir etmenin de yolunu bulacaklardır. Hatta hassas ameliyatların robotlar tarafından kolayca yapılacağı bir aşamaya da geleceğiz.
Yaklaşık 5 milyar insanın iş sahibi ve olduğunu düşünürsek yakın gelecekte 2 milyar insan işsiz kalacak. İyimserler, işlerin otonom makineler tarafından yapılmasıyla birlikte insanlığın büyük bir refah dönemine gireceğini, artık hiç çalışmadan yan gelip yatacağımızı, dünyada cenneti yaşayacağımızı öne sürüyorlar. Gerçekten öyle mi olacak?
Haftaya yapay zekâ, demokrasi, inançlar üzerinden devam edelim mi?