Bildiğiniz üzere 24 Aralık, Hristiyan dünyasının büyük çoğunluğu tarafından İsa'nın doğuşu, Noel bayramı olarak kutlanır. Dini bütün hükümetimiz de bu dini bayramı fırsat bilerek, biz kullarına bir 24 Aralık Kararnamesi hediye ettiler. Gerçi Haçlı orduları dirilse gelse böylesi bir kararname anca yazarlardı, nasıl bir hediyeyse
Güzide basınımız ve resmi muhalefetimiz bu kararnamenin daha ziyade hukuki taraflarıyla ilgileniyorlar, ekonomi umurlarında değil. Ama asıl kararnamenin can alıcı kısmı ekonomik kararlarında.
696 sayılı bu kararnamede neler var?
- Madde 6'yla adı üstünde Vakıf malı olan Vakıfbank'taki Vakıf hisseleri, belirlenecek bedel karşılığı Hazineye devredildi. Kamulaştırıldı... Artık Hazine paylı diğer kamu bankalarımız, mesela Halk Bank gibi muhteşem keyfi bir idare bekliyoruz.
- Madde 29'la hükümetimiz Askeri fabrikalar ve Tersane işletme AŞ'yi (ASFAT AŞ) kuruyor. Askeri fabrika ve tersanelerin bütün üretim planlama, sipariş, strateji işlerini bu şirkete devrettiği gibi en ballı kısım tedarik kısmını da bu şirket üzerinden yapma kararı veriyor. Hem de öylesine ki, Kamu ve devlet ihale kanunları uygulanmıyor, Gümrük bakanlığı denetiminden de muaf.
- Madde 55 ile Savunma Sanayi İcra komitesi kuruluyor. Cumhurbaşkanlığı tarafından gündemi belirlenen bu kurulumuz Madde 56'yla TSK dahil bütün kolluk kuvvetlerimizin silah üretim ve satın alımlarına karar veriyor. Yani Savunma bakanlığı fiilen Cumhurbaşkanına bağlanmış vaziyettedir.
- Madde 69'dan 74'e, tam bayram hediyesi bir konu işlenmiş: Şeker Kanunu. 2001'den beri Şeker kurulu aracılığıyla yönetilen şeker kotalarının tespiti, şeker ticaretinin kurallarının belirlemek ve ithalat-ihracat kararlarını verme işi, artık şeker kurulu lağvedilerek doğrudan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bırakılıyor. Türkiye Şeker sektöründe anahtar kelime kota'dır. Zira şeker ithalatı yapılmadığı için bütün sektör ve karlılık kotaya bağımlıdır. Ülker'den gazoz imalatçısına kadar herkes bu kotalara son derece bağımlıdır. Tarım bakanlığımız şeker kurulunu lağvedip kendi bünyesine şeker kararlarını alarak ne yapmak istemiş olabilir? Bence şekere bağlı üreticilerimiz özellikle Torku çok tedbirli olsun...
- Madde 76-82 arası da Şeker kurulunun lağvı benzeri Tütün ve Alkol piyasası düzenleme kurumunun feshi ve Tarım, Gıda ve Hayvancılık bakanlığına bağlanması meselesidir. Tütün ve Alkol kurulu da, Şeker kurulu gibi Kemal Derviş dönemi kurulan nispeten bağımsız idari yapılardı. Anlaşılan Tarım bakanlığımız tütün ve alkolle mücadelede yepyeni bir cephe açacak. Özellikle Tütün'de Madde 79'la Tütün alımlarının ticaret borsalarına tescili zorunluluğu getirilmek suretiyle sarma tütünle mücadelenin önü açılmış oluyor. Türk tütün üreticisini zor günler, sarma tütün tiryakilerini ise daha beter günler bekliyor. Bu arada etil alkolle olan düzenlemelerin de gelerek, kendi evinde rakı yapmanın hazzına varmış arkadaşların hüsranına sebep olacağını hatırlatalım.
- Madde 86, Türkçe'yi bildiğini zanneden bendenizin bile 4-5 defa okumak zorunda kaldığı bu edebi eser misali geçici madde ki ekte fotoğrafını paylaştım siz de feyz alasınız diye, anlayabildiğim kadarıyla Türkiye Varlık Fonu tarafından kurulacak veya yönetiminde olan şirketlere dış borcun devri, borç alınması ve hatta hazine geri ödeme garantisi hususlarında yetki veriliyor. Yani Türkiye Varlık Fonu kendisi veya şirketleri veya alt fonları aracılığıyla hazine geri ödeme garantisi de vererek borçlanma yapabilecek. Türkiye Varlık Fonu artık yeni hazine departmanımız olmuştur. Hazine varken TVF'nin ayrıca niçin dışarıdan borçlandığını bilemiyoruz. Dünya'da çift hazineli bir devlet var mıdır meraklar içerisine düştüm şimdi... Peki bu dışarıdan borçlanmalarda Hazineyle, TVF aralarında rekabete girerlerse ne olacak? Adını peki niye Türkiye Varlık Fonu koydunuz? Türkiye Borçlanma Fonu bence uygun isim olur artık...
Hükümetimizin Noel hediyesi 696 sayılı Kararname'nin diğer bayram şekerleri ise kamu istihdamını ilgilendiren, ekonominin genelin etkilemeyecek unsurlar: Geçici personeller, sözleşmeli (gene geçici) personel statüsüne alınıyor. Diyanetimize gene kadrolar ihdas ediliyor, yetmiyor Yargıtay'a 100 kişillik 1. sınıf kadro veriliyor ve benzeri...
Özetleyecek olursak: 696 sayılı kararnameyle,
- Yeni bir hazinemiz oldu, TVF.
- Tütün, Alkol ve Şeker sektörlerinde kontrol Tarım bakanlığında artık. Bağımsız ekonomik kurullar devri bitiyor.
- Tütün ve Alkol'de bandrol dışı kullanıma müsaade edilmeyecek. Üreticileri daha zor günler bekliyor...
- Savunma tedarikleri ve üretim kararları doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlandı. ASFAT AŞ aracılığıyla savunma sanayi üretimi ve tedarikleri, kamu ve devlet ihale kanunlarından muaf ve açıkça denetimsiz olarak yapılacak. Kamu yağmacısı devletlüler geleneğine gün doğdu denilebilir. Hepsine muhteşem bir bayram hediyesi...
696 sayılı kararname, Hükümetimizin emin ellerine teslim kamu kaynaklarımızın selametiyle ilgili son derece vahim, travmatik sonuçları olacak ekonomik kararları uhdesinde barındırmaktadır. Özellikle TVF eliyle ikinci bir hazine yaratılması ve gelişmiş her ekonominin kalkınmasında rol oynayan, doğru yönetilirse teknolojik sıçrama yaratabilen Savunma sanayinin üretimden, tedariğe denetimden yoksun bir karar alma sürecine teslim edilmesi içler acısı bir felakettir. Mevcut yağmacı siyaset ve bürokrasi zihniyeti eşliğinde nasıl bir kamu kaynakları istismarına yol açıldığı aşikârdır.
Özellikle tekrar etmek istiyorum, kontrolsüz ve limitsiz borçlanma imkânları verilen Varlık Fonunun, paralel hazine gibi faaliyet gösterip borçlanarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin maliyesini çökertme ihtimali çok yüksektir. Bence asıl korkulması, dehşete düşülmesi gereken paramiliter kuvvetlerin suçlarını affeden 121. madde değil, bu bahsettiğim ekonomik maddelerdir.
Yargıtay'a kaç üye atanmış; FETÖ'cü mahkûmlara tek tip elbise giydirilmiş; Darbe bastırıcılar dokunulmazlık kazanmış ve benzeri konular bu bahsettiğim ekonomik konuların yanında ancak magazindir. Bunlarla bir devlet, millet çökmez ama paralel bir hazine yaratır ve paralel hazinenle ölçüsüz harcamalara gidersen değil devlet, cihan imparatorluğu çöker ki biz bunun tanığıyızdır...
Halil Ibrahim Bayrakçı