Beyler şeker fabrikaları zarar etmiyor, bilakis çıkarılan kanunlar ve alınan kararlarla zarar ettiriliyor!.. Nasıl mı, buyrun inceleyelim. ABD 1980'lerde vahşi kapitalizmi "Neoliberalizm" adıyla dünya gündemine taşıdı. Devlet üretimden ve piyasadan tamamen çekilmeli serbest piyasa ekonomisi uygulanmalı dedi. Türkiye, 1980 yılında Turgut Özal' la küresel hegemonyaya boyun eğdi. Satılık basın marifetiyle "kamu şirketleri zarar ediyor" algısı yaratıldı ve kamuoyu desteği sağlandı. Karşıt görüşler "dinozor" yaftasıyla aşağılandı. Özal ekranlarda elindeki kalemle "Türkiye'nin özelleştirmelerle nasıl zengin olacağını " anlatıyordu. Sonuç: iktidar yanlısı zengin mutlu azınlık dışında fakir Devlet ve fakir vatandaşları.
Gelelim şekere. Türkiye AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılında 0.6 bin ton şeker ithal ediyordu. 2016 yılında şeker ithalatı 280 bin tona çıktı! AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılında 281 bin ton şeker ihraç ediyordu. 2016 yılında hiç şeker ihraç edilmedi!. Şeker açığını karşılamak için 8 Nisan 2016'da şeker ithalatında sıfır gümrük tarifesi kararı alındı!
Türkiye'de nüfus artışıyla orantılı şeker tüketimi artıyor. Fakat şeker üretimi hızla azaltılıyor. Artan şeker ihtiyacını karşılamanın tek yolu olarak şeker ithalatı kalıyor. Gelelim can alıcı soruya. Tüketim iki misli artarken şeker fabrikaları nasıl zarar ediyor? Sorunun cevabını maziye bakarak bulalım.
ABD bir dönemler "haşhaş dikmeyeceksiniz, tütün dikmeyeceksiniz " dedi haşhaş ve tütün ekilmedi. Gün geldi "Şeker pancarı üreticilerini desteklemeyeceksiniz" dedi. ANAP'tan AKP'ye kadar geçen süreçte tüm iktidarlar pancar üreticilerini desteklemedi, pancar üretimi hızla aşağıya çekildi.
Özal 1981 tarihinde bu tür kararları sessiz sedasız alıp uygulamak amacıyla 'Düzenleyici Kurumlar'la tanıştırdı. SPK, BDDK, Tekel Kurumu, Şeker Kurumu gibi.. Şeker sektörünü sözde düzenlemek amacıyla kurulan Şeker Kurumuna Türkiye'nin aleyhine uygulamalar yaptırıldı!. Ve 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Alkol Piyasası tamamen kapatıldı, fabrikalar satışa çıkarıldı!!!
2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu'ndan önce 410 bin hektar şeker pancarı üretim alanı vardı. 2015 yılında 273 bin hektara düşürüldü. Pancar ektirilmedi. Pancar üreticisi çiftçi sayısı 337 binden 120 bine düştü!!! ABD' nin hedefi Türkiye'deki şeker piyasasını ele geçirmekti, adım adım gerçekleştirdi...
Dünyanın en büyük mısır üreticisi ABD'nin depolarında çürüyen mısırları 1948 - 1951 yıllarında da Türkiye'nin başının belası oldu. ABD Marshall planı isimli ekonomik yardım paketini çıkardığı mısır yağı yağı ile margarini alma şartına bağladı!. Türk milleti " zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem" türküsüyle mısır özü yağı ve margarine razı edildi, alıştırıldı. Sümerbank basması giyen kadınlar plastik giysilerle tanıştırıldı. Bu arada yüzlerce zeytin ağacıda kesildi!.
Yahudi Cargill firması Kırım Musevisi Karaim Ülker grubuyla kol kola girerek, " Bonzai kadar tehlikeli nişasta bazlı şeker, mısır şurubu, glikoz-fruktoz şurubu " adlı bu endüstriyel zehirle piyasaya girdi! "Zarar ediyor" denilen şeker fabrikaları kapatılarak, şeker piyasası sağlıksız yapay tatlandırıcılara, mısır şurubuna bırakıldı. Sömürgeciler "yapısını değiştirdiği şeker-buğday-pirinç vd. ürünlerle ülkemizde SOYKIRIM yapıyor." Hükümet ise soykırımı engellemek, Avrupa'dan kovulan bu gıda teröristi firmayı (Cargill) kovmak yerine: yasal koruma altına alıp şeker tekeli haline getiriyor!! Şeker Fabrikalarının tamamını (14 fabrika) peş keş çekiyor!!! Neden?
Ne Fetö nede Zarrab, Türk milletinin kanser başta olmak üzere benzer diğer hastalıklarla SOYKIRIMA tabi tutulmasına değmez! Yüzde yüz YERLİ ve MİLLİ fabrikalarımızı GAYRI MİLLİ ŞER GÜÇLERE peşkeş çekmeyin...
Sevgi ve Saygıyla
Sevginaz Hamevioğlu