Burada Eyüp DURUKAN'ın 50 yılda 86 defterde topladığı günlüklerin, günümüz diline dönüştürülerek yayınlanmaya başlanılan ve önceden yayınlanan ilk 5 cildi ayrı ayrı ve toplu olarak "kendimce" anlatmaya çalışmıştım.
Bu günlükler yakın tarihimiz açısından çok büyük öneme sahip. İlk 5 cilt 1911-1922 tarihlerini kapsıyordu.
Bu bir kaç gün önce satışına başlanılan 6. cilt ise, Cumhuriyetimizin ilk üç yılına ait. Bu ciltten kısa kısa bir kaç not sunmak istiyorum meraklısına;
- Evet Milli mücadelemiz başarıya ulaştı ve Cumhuriyet kuruldu kurulmasına ancak Cumhuriyeti kuran ve milli mücadele kahramanları subaylarımız düşünce olarak türdeş değiller: Elbette Cumhuriyetimizi kuran kadronun her bireyi, birer kahraman ve hemen hemen her biri de farklı bir gelecek düşlüyordu. Gelecekte nasıl bir "Türkiye Cumhuriyeti" düşledikleri konusunda hemfikir değillerdi.
- Daha ilk yılda bu kadrolar arasında fikir mücadeleleri, muhalif hareketler başlamıştı.
- Bu kadronun hepsi bildiğiniz gibi önceki devletin, yani Osmanlı subayı idi. Eski bağlılıkları ve tutuculukları sürüyordu. Eyüp DURUKAN'da bir kahraman, bir aydın, Avrupa görmüş, yabancı dil bilen bir insan; ancak konu "kadınların toplumsal yaşama katılması" konusuna gelince o ilk yıllarda muhalif.
- Ne de olsa bir Müslüman erkek, bir Osmanlı subayı. Kadınların çalışması, toplumsal yaşamda görünür olması ile ilgili kadınların girişimlerine karşı çıkıyor o yıllarda. Kadınların çalışmasını AHLAKSIZLIK olarak görüyor (Sonraki yıllarda bu düşünceleri dağılacaktır) Cumhuriyet kurulduktan sonra kadın ve erkeğin aynı ortamda Avrupa'daki gibi bulunmasına çok karşı. Erkek egemen söylem bu yıllarda ağır basıyor kendisinde.
- Cumhuriyetin ilk yıllarında bize silah satmak isteyen çok sayıda ülke ve tüccar var. Bu silahların incelenmesi ve teknik şartları konusunda yetkililerden biri olan Eyüp DURUKAN epey teknik detay sunuyor günlüklerinde.
- Şaşırtıcı bir not var günlüklerde. Yıl 1925, Almanya sonraki savaşlarda kullanmak için bizim ülkemizde 3 farklı "zehirli gaz" üretimiyle ilgili girişimlerde bulunuyor. Birinci Dünya Savaşı yenilgisi oradaki milliyetçiliği körüklemiş ve sanki HİTLER'i doğuran, Nazizim caniliğinin başlangıcını 1925'de bu teklifte görebiliyorsunuz .
- Diğer taraftan Kurtuluş Savaşında bize yardımcı olan Sovyetler Birliğinin de bizimle yakın temasları var, bize silah satmak istiyorlar. Bu konularda görüşmelerde bulunmak üzere de Eyüp DURUKAN görevlendiriliyor, Sovyetler Birliğine gönderiliyor.
- Bu günlüklerde çok fazla özel hayatına dair detay var. Örneğin karısı nezle olsa bunu da yazmış. Diğer taraftan incelediği silah ve mühimmat konusunda teknik detaylar var. Ayrıca arasının iyi olduğu ve olmadığı subaylar hakkında da yazmış. Bu detaylar sıkıcı görünse de bana ilginç geldi.
Bu günlüklerin 7. cildini de şimdiden bekliyorum. Bu 6. cildi (680 sayfa kadar) üç gün içinde ilgiyle ve keyifle okudum.
Meraklısına duyurayım. Yorum kısmına da, bu günlükler ile ilgilison paylaşımımı yapıştıracağım.