Kendi kendini kul yapan, kendi boğazını kesen halk…
16'ncı yüzyılda Montaigne, "Kanımca, La Boetie çağımızın en büyük insanıdır" demişti Etienne de La Boetie için. La Boetie küçücük, incecik bir kitap yazmıştı ama söyledikleri asırlar sonra anlamını buldu. Kitabın adı GÖNÜLLÜ KULLUK ÜZERİNE SÖYLEV'di.
"... Eğer siz vermediyseniz, sizi gözetlediği bu kadar çok gözü nereden buldu? Eğer sizden almadıysa, nasıl oluyor da sizleri dövdüğü bu kadar çok eli olabiliyor? (…) Kulluk etmemeye karar verdiğiniz an özgürsünüz demektir. Onu itmenizi ya da dengesini bozmanızı istemiyorum. Fakat, yalnızca, onu desteklemeyin! İşte o zaman, onun altından kaidesi çekilmiş bir Colosse (Rodos'taki koca Apollon Heykeli) gibi tüm ağırlığıyla düşüp parçalandığını göreceksiniz. Kendi kendini kul yapan, kendi boğazını kesen halk…"
Rivayet odur ki, La Boetie bunları henüz ergen bir genç iken yazmıştır. Kaç yaşında yazdığı önemli değil ama yaşadığı çağda mezhep savaşları son hız gidiyor, köylüler silkiniyor ve genç burjuvalar oldukça rahatsızlık duyuyordu. Gönüllü Kulluğu sürdürenler yaklaşık ikiyüz yıl kadar dayanmış, toprak ağaları ve aristokratlar direnebildiği kadar direnmişti, ama sonra 1789'da monarşi yıkılmış ve cumhuriyetin bir erdem olduğunda karar kılınmıştı.
* * *
Fransız ihtilali olduğunda iktisadi eşitsizlikler üzerine kurulu düzende insanların duyduğu bir rahatsızlık vardı. Ama bu, en çok kâr eden kuruluşların bankaların olduğu, cari açığı Cumhuriyet rekoru kıran Türkiye'yi ilgilendirmemektedir.
Fransız ihtilalinde marabaların toprak ağalarına illallah etmişliği vardı. Ama bu, toprak ağası olduğu halde marabaların hakları için marabaların verdiği oyla milletvekili seçilenlerin Türkiye'sini ilgilendirmemektedir.
Fransız ihtilalinde meşrutiyet gelmişti ve tiranların meşruiyet kaynağı tartışılıyordu. Ama bu, bir kifayetsizin muhteris dudaklarının arasından dökülen sözle yönetilen Türkiye'yi ilgilendirmemektedir.
* * *
Demokrasi, kurallar ve kurumlar rejimidir. Belki başka iyisi vardır ama elimizde herkesin dahil olabileceği sistem demokratik cumhuriyettir. Ne var ki demokrasi, cumhurun "dediğim dedik" insanlara oy vermesini içermez. Tam da onun zıddıdır. Cumhur demokrasi oyununda tiranlara oy verirse, olsa olsa demokrasi kılıklı "Tiranlık" olur onun adı ve bunu bilerek veya bilmeyerek oylayana da "Gönüllü Kul" denir.
* * *
"Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev"i okuyunuz lütfen. Başka şeyler de okuyunuz! Siyasi müktesebatını mahallenin imamından edinen toplumlar tarihte çürüyüp gitmiştir. Mahalle imamının size tek kıyağı pamuğu layıkıyla takmaktır…