İnsanlık daha çok erken dönemlerde içsel bir ihtiyacın varlığından hareketle kimi zaman "iç"in dışarıya yansıması kimi zaman da "dış"arının içe olan izdüşümü dolayısıyla sanatın çok değişik tonlarını yaşamın farklı alanlarına uygulayagelmiştir.
Sosyal alanların bu "ele avuca sığmayan" dinamik, akışkan ve devingen yapısı da hiç şüphesiz sanatı desteklemiş, beslemiş ve –olumsuz da olsa- etkilemiştir. Tarihsel ve sosyolojik akış içerisinde bu durumun tersi de olmuştur. Hatta o kadar ki bugün modern sosyal bilimler ayrı ve kopuk bir ufuktan ziyade artık birleşerek yeni bakışlara da kapı aralamaktadır. Sözgelimi edebiyat ve sosyolojinin ortak araştırma alanının kaçınılmazlığı dolayısıyla "edebiyat sosyolojisi" bilimi bugün sanatı sosyal pencereden de değerlendirmenin yaşamsallığını haykırıyor.
Konumuz gereği Osman ÖZTUNÇ'un seslendirdiği şiir/şarkı sözlerindeki orijinal, yeni ve içli söz varlığını çözümlemek ve belki de ileri dönemlerde yapılması olası araştırmalar için bir kıvılcım görevi görmek amacımızdır, bu çalışmamızda.
Öztunç, şimdilerde 50'li yaşların olgun çağında bir yorumcudur. Öztunç -genel ifadeyle- politik çizginin sağında olmayı yeğleyen bir bakışın sahibidir. Siyasal görüş olarak da Milliyetçi Hareket Partisi'ne yakın bir yörüngede yer alarak "milliyetçi" kitlede popülerliği yüksek ve belli bir ağırlığı olan konum sahibi bir sanatçıdır. Sanatçıyı daha nesnel ve hakkaniyetli değerlendirmek ve anlayabilmek adına içerisinde bulunduğu sağ-muhafazakar-milliyetçi çevrenin yorumcularıyla karşılaştırmak bizi daha doğru sonuca ulaştırabilir. Ahmet ŞAFAK, Mustafa YILDIZDOĞAN, Ali KINIK, Erhan ÇERKEZOĞLU, Hasan SAĞINDIK, … gibi sanatçıların Türk milliyetçiliği temelinde müzik yaptığı atmosferde hiçbirinin birbirine benzemediğini söylemek pek doğal bir tespit olacaktır. KINIK ve YILDIZDOĞAN daha çok "folklor"a yaslanan bir yorum geliştirirken, ŞAFAK klasik üslubun biraz daha ötesine geçerek özgün kalıplar ve deneyimler de sağlayarak "rock"a doğru evrilen bir dünyanın yorumcusudur. Milliyetçi alanda daha çok Türk-İslam sentezini, değerlerini ve tınısını yorumuna ekleyen SAĞINDIK aynı zamanda "Asya Sentez" adlı bir sunuma sahiptir.Bu anılan sanatçıların dışında ÖZTUNÇ'u farklılaştırıp belirginleştiren bazı ilginç etmenler de sözkonusudur. Mistik-tasavvufi renklerden, folklordan ve gelenekten beslenen ÖZTUNÇ, bunlara ek olarak –diğerlerinde olmayan- kurgu, militanizm ve fantastik yaklaşımdan yararlanarak var olan milliyetçi yorumcular içerisinde çok özgün bir yere ulaşmıştır.
"…
Aldanmasın geceler, karanlıkta renklerim
Bir peri arzusundan erir gözbebeklerim
Ardımdan gelen polis sokağa dağılırken
Elektrikler kesilir, kahreden siren sesleri
…"
"…
Yankesiciler benim şiirlerimi çalmış
Böyle yaşamaktansa yaşasın ölüm lüm
…"
"…
Radyolar beni söyler
Gazetelerde adım var
Parkamın derdinde üç beş piç
…"
"…
Hedef Kızılelma hedef bir vatan
Ötüken sokağı ayaz buzlu kan
Bugün adım ülkücü bir militan
…"
"…
Serdim şiir soframa haramiler oturdu
Ben ki dilsiz, elsiz, ayaksız
…"
"…
Ellerim acıyor, ellerim bağlı şimdi, ellerim tutsak
Ellerim saklı, ellerim kayboldu karanlığında gecelerin
Ellerime yokluğunun kelepçesi vuruldu
Sana çiçek veremem can
…"
"…
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar
Bende yolculuk telaşı var
…"
"…
İşte ben bu celladın yağlı urganındayım
Bu cellat arsız, bu cellat damarsız
Ve bir saz paramparça edilir gözler önünde
…"
Osman ÖZTUNÇ'un yeğlediği bu durum hiç şüphe yok ki bilinçli bir duyuşun varlığından bizi haberdar ediyor. Muhafazakar-milliyetçi camia içinde biattan öte sorgulayan bir yaklaşımın frekansını bu satırlarda duymaktayız. Fantastik algıları zorlayan, yeni kalıplara kapı aralayan, üslup denemesi olarak da daha cesur bir sıçrama sağlayan ve Türkçe'nin anlam katmanlarını yoğun tutabilen bir söylemin sahibi olarak ÖZTUNÇ, aynı zamanda da müzikal tasnif olarak "özgün" tarzda yerini almayı çoktan hak ediyor. Şeçili metinler içerisinde "el, karanlık, silah, kaçış, polis, intihar" sözcükleri kullanımı ve içerdiği sezişleri itibariyle sağ-milliyetçi kitlenin beğeni algılarını -olumlu yönde- kanalize ederek farklı ve orijinal bir evren oluşturulmasını sağlamıştır, ÖZTUNÇ. Alışılagelmiş üslubun normlarını aşarak ve etki mekanizmasını genişleterek aynı zamanda "protest"in doruğunda bir sanatçı olarak ilerleyen zamanlarda belki de yeniden ele alınmaya muhtaç bir yorumcudur.
Milliyetçi sanatçıların bağlı olduğu topluluklar içinde "eleştiri" genelde tek taraflı, devletçi ve de zayıf bir hüviyet arz eder. Genel yapı itibariyle Ozan Arif'in eleştiride cesur tavrı onun daha çok ozanlık yönüyle ilgilidir. ÖZTUNÇ, zaman zaman sistemsel zaman zaman da politik eleştiride duruşunu ortaya koyabilmiştir. Özellikle "polisiye" kısmen de "sol" argümanların sanatlı ve edebi şekilde sentezlendiği yorumlarında Öztunç hem de bir devrimci hırçınlığına da yakındır çoğu zaman:
"…
Yıldızlar eyvah ile etse de ah
İnancım dur yapma dese de günah
Gecenin kalbine doğrulan silah
Dener miyim dersin bir atımda ben
…"
Bu dizelerin okunduğu şarkının kimi bölümlerinde arkadan bir polis düdüğü sesinin gelmesi bize biz "kaçış"ın olduğu duygusunu yaşatıyor, heyecan dorukta ve söz kalitesi de çok yüksek olmakla birlikte bu çevrenin çok çok dışında bir sunumdur:
"…
Yiyecek beni bölgem listelerde kulis var
Gel tut elimden gölgem peşimizde polis var
Bayram edecek bulan çekip gideyim nere
Sakata geldik ulan iki ara bir dere
…"
BEYTULLAH AVCI