Bu iki sözcüğün kullanımına fena halde takmış durumdayım. Baktığımızda anlam olarak birbiriyle hiç alakası yok. Birisi soru sözcüğü, diğeri ise kamıştan yapılan üflemeli bir çalgı… Fonetik uyumu olsa da semantik olarak yolları hiçbir yerde kesişmez. Ama aynı cümlede kullanabiliriz tabi ki…
"Ney nedir?"
"Ney sesi ne kadar da güzeldir."
"Neyin, tasavvuf musikisinde ne kadar özel bir yeri vardır." Gibi…
Buraya kadar sorun yok. Sorun, "ne" kelimesinin yerine "ney" kullanılmaya başlandığında başladı ve ben orada taktım bu şekilde kullananlara…
"Ne olmuş?" yerine, "NeY olmuş?"
"Ne almış?" yerine "Ney almış?" gibi…
Kısacası birileri belki komiklik olsun diye, belki gırgırına NE soru kelimesinin sonuna Y ekledi, birileri de aldı kabul etti, kullanmaya başladı. Günlük yaşamda kullanılmasından geçtim, televizyonlarda program sunan bazı sunucular bile bu hatayı yapıyor. Şahsen tanık olduğun durumlar oldu.
Hatta üzülerek söyleyeyim, sınıfımda da o şekilde kullanan çocuklar olunca, kişisel düzeltmelere gitmeden, bir ders konusu olarak "ne" ve "ney" in ayırımını anlattım. Ney resimleri gösterdim, ney sesi dinlettim. Dil yanlışlarının uzun vadede dilimizin bozulmasına sebep olacağını, bir zaman gelecek ki doğru iletişim kuramayacağımızı anlattım. Şimdi ola ki birisi o şekilde kullanırsa, birbirlerini düzeltiyorlar.
Türkçe, aslında yazı dili ile konuşma dili farklılıkları olan bir dildir. Özellikle fiil çekimlerini konuşurken biraz farklı söyleriz.
Mesela; "Geleceğim." "Gelicem" şeklinde sözlü olarak ifade edilebilir, ama yazarken böyle yazılamaz. Örnekler çoğaltılabilir.
Dilimizdeki yozlaşmayı bence MSN programları zirveye taşıdı. "NeY"deki gibi olmayan harfleri ekleme, olması gerekenleri çıkarma gibi… Bir yazışma şekli olan programa, "konuşma" diyerek en büyük hata yapıldı. İlk zamanlar anlamıyordum bile, "msn den konuştum." denildiğinde.
"Ne zaman konuştun, telefon mu etti?" falan diyordum. 😊
"Nbr" "Slm" vb. "Nasılsın?" Sorusuna cevap
"iiiim" Ya arkadaşım sen konuşurken, "iyiyim" demiyor musun? Eğer o şekilde kullanıyorsan, konuşmayı bilmiyorsun demektir. Daha neler neler…
Tarihte en çok işgal görmüş ülkelerden biri de Polonya olarak bilinir. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Almanlar, bir Sovyetler…
Sovyetler Polonya'yı işgal edince ilk işleri iş yeri tabelalarını Rusça'ya çevirmek oluyormuş. Mantığı o kadar açık ve net ki…Lehleri kendi ülkelerine yabancılaştırmak, üzerlerinde "Burası artık benim, sizler yabancısınız" baskısı oluşturmak…
Biz ise ne acıdır ki, kendi isteğimizle bu yabancılaşmaya çanak tutuyoruz. Evimize yakın bir AVM'de bir börekçinin tabelası BÖREKCHİ şeklindeydi. Bir gün dayanamadım içeri girdim hiç börek alasım falan yoktu da doğrudan girip hesap sorar gibi olmasın diye, börek aldım. Kasada ödeme yaparken,
"Tabelanızdaki gereksiz H harfinin benim anlayamadığım bir anlamı var mı?" diye sordum. Kasadaki görevli, benim gerçekten anlayamadığımı sandığı için, yabancıların dikkatini çeksin diye yaptıklarını söyledi. Tabi ben kasadaki çocuğa ayaküstü dilimizin bu şekilde yozlaştığını anlatmaya kalkışmadım.
Sadece:
"Keşke doğrusunu yazsaydınız, onlar da Türkçe bir kelimenin doğrusunu öğrenmiş olurlardı." Dedim.
Konuşma ve yazım yanlışlarıyla ilgili olarak sayfalarca yazabilirim. Bağlaçların ayrı, çekim eklerinin bitişik yazılması konusuna hiç girmiyorum bile…Noktalama yanlışlarına da hiç girmeyeceğim.
Yalnız yeri gelmişken bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Benim anlayamadığım bir şey var. İşin mutfağında olan bir ilkokul öğretmeni olarak, biz çocuklara yazım kurallarını ve noktalama işaretlerini okuma yazma öğretirken, eş zamanlı öğretmeye başlıyoruz. Sınıf ve yaş seviyesine göre de gayet güzel öğrenip kullanıyorlar. Bu zor bir şey değil çünkü. Film bir yerde kopuyor ki, bağlaç ki ile zamir ya da sıfat olanı ayıramaz hale geliyor.
Ne oluyor da okuduğunu anlayamaz hale geliyor, üniversite sınavında dört işlem gerektiren soruları bile yapamıyor! Bence sorgulanması gereken durumlar bunlar.
Millet olma unsurlarından biri de dildir. Başkumandan Mustafa Kemal Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumunu dil gelişimini çok önemsediği için kurmuştur.
Dil kültür mirasıdır, binlerce yıllık geçmişi olan dilimize sahip çıkmak vatan borcudur.
...
NOT: Diyebilirsiniz ki: "sen de Türkçe olmayan kelimeler kullanıyorsun." Bazı terimleri veya kavramları mecburen kullanıyoruz, çünkü birebir eşleşen bir kelimelik karşılığı yok. Ya da ben bilmiyor olabilirim. O durumda daha uzun cümleler kurmak gerekiyor ki, bu da anlatımın akıcılığını bozabiliyor.