Popüler diye moda kılınan ve her gün rengi değişen postmodernist mimariye, şusuna busuna, ama en çok müziğine uyuzum. Bu konuda ergenlerin beni anlamaması, benim onları anlamadığım anlamına gelmez. Ergenlerin yanılgısı, bir zamanlar büyüklerinin de ergen olduğunun bilincinde olmamasıdır. Bu döngü maalesef sürekli tekrarlanıyor…
Örnek olsun diye bahsedeceğim: İsmail YK'yı niye sevmiyorum? Çünkü İsmail YK, neredeyse çalmadığı müzik aleti yokken, hem de üst seviyede çalabiliyorken ergen zekâsına ve şehvetine müzik satıp para kazanabilmektedir. Aynı şey müzik aletleri çalma konusunda tam bir üstad Orhan Gencebay için de geçerlidir. Sadece bağlamayı değil, piyanoyu da en üst seviyede notalandırır. Ama müthiş müzik becerisine rağmen Türk müziğine değil, Ortadoğu Arabeskine hizmet etmiştir. Ve İbrahim Tatlıses; müthiş sesini her tür müziğe açarak sesini "profesyonel" olarak pazarlamıştır. Oysa karar kılıp sanatını icra etse tarihe geçebilirlerdi. Örneği çoktur; bu tipler, deha seviyesindeki müzik kültürünü günlük kazançların peşinde harcamaktadır. Bu harcama "Üst Kültür" değil, paçozluk üretir…
"Toplum bunu istiyor" tarzında söylemler, aynı zamanda toplumun vahiy aldığını ima eder ki, bu saçmalığın dibidir!
Mahareti olduğu halde toplumunun değil şahsi ikbalini düşünenden sanatçı olmaz, aydın olmaz, siyasetçi olmaz, devlet adamı olmaz.
* * *
Piyasa ekonomisini yüceltenlerin önlerinde, cevaplamaları gereken bir sorun, bir soru var: Piyasa ekonomisi şartlarında "Yüksek Kültür" üretmek mümkün müdür? Her gün yeni bir moda yaratan piyasa, her gün yeni bir vazgeçilmez aşılayan "piyasa"nın nesi yüceltilmeli, nesi kutsanmalıdır? Tek amacı parasal kârını maksimize etmek olan piyasa aktörleri "Yüksek Kültür" üretebilir mi?