Nakışla inceden işleyip çağı
Kültürle yaşatır kurduğu bağı
Zamanın elinde iğnesi, tığı
Örgüler örülür dağ köylerinde.
Yıkanan vicdanlar göz göze bakar
Yürekten yüreğe pınarlar akar
Merhamet duygusu yüzeye çıkar
Baktın mı görülür dağ köylerinde.
İnsanlık namına kurala uyar
Çâresiz kaldıysan sesini duyar
Ne varsa getirip önüne koyar
Sofralar kurulur dağ köylerinde.
Yoğun bir şiveye dönse de dili
Sarılır, bırakmaz; el verir eli
Uzaktan yakından kim olsa hâli
Hatırı sorulur dağ köylerinde.
Bazen bir sis ile gelen efkârın
Zirvede üşüten yağmurun, karın
Dik başlı tepenin, hırçın rüzgârın
Sırrına erilir dağ köylerinde.
Değişim görse de rüzgârın yönü
İklimi, mevsimi kandırmaz seni
İsabet ederek ok gibi yani
Hedefe varılır dağ köylerinde.
Olsa da nicesi yerinde ağır
Hele bir seslenip yanına çağır
Yan yana dizilir koyunla sığır
Ovaya sürülür dağ köylerinde.
Yeşilin tonunda yerle semanın
Mülküdür âdeta tarihin, ânın
Huzura rengini veren ormanın
İnine girilir dağ köylerinde.
Renklenir dillerde kayalar, taşlar
Sevdanın zirvesi Kaçkar'dan başlar
Bordosu maviye karışan aşklar
Vefaya yorulur dağ köylerinde.
Bakarsın sinirle saçını yolar
Bakarsın sessizce kabına dolar
Bir ırmak misali Trabzonlular
Bulanır durulur dağ köylerinde.
Engin Yeşilyurt
18 Ekim 2004
Trabzon/Boztepe
Boztepe'den merkeze ilk gençlik yıllarımın aşkıyla, yani bordo-mavi bakarken...