Yanmaya aşık mürşit sırtında odun taşır
Taptuk un ateşine eğri odun sürülmez
Pirine tutkun gönül onsuz gurbeti yaşar
Demde hakkı anana vuslat vakti sorulmaz
Aslanlı Hünkârımdan yadigârım şahıma
Nefesiyle nur vermiş ruhumun siyahına
Yürekten geçen sözü yüklemişim ahıma
Özün aşkı anmazsa sözde kabuk kırılmaz
Şol göklerin ardına yarimi gizlemişim
Göçüp giden bedenmiş bilmezdim özlemişim
Gonca veren çiçekte Elif i izlemişim
Kurakta göveren gül göz yaşına darılmaz
Gel demiş dost koşmuşum kavuşmuşum ol cânâ
Ermişin meclisinde diz kırmışım divana
Hislenmiş deyişimle coşa gelmiş Mevlana
Muhabbet sofrasına cahil kelam serilmez
Sevgi aktı gözümden yundum içtim yürüdüm
Gölgem gibi iz sürdü kinden kaçtım yürüdüm
Yetmiş iki millete ışık saçtım yürüdüm
Kula sevgi duymadan Hakk katına erilmez
Duy adım derviş Yunus iki cihanda benim
Maddeyi saldım çöle fukara bir Türkmenim
Hamdı özüm pişirdim buz tutarken bedenim
Saltanattan caymadan yamacıma varılmaz
Okan Kilit