sokaklar
sesinizi biraz kısmak isterim
dillendiği zaman kırkikindi
kaldırımlar daha güzel kokar bilirim
biraz da
demlikte olgunlaşan çayın neşesiyle
camlara sırnaşan serinliğe uymak niyetim
uyumak
kösnül dağların tenine ıslak ıslak
yamasın saçlarımı rüzgar
ihtimallerim
sorularımı boğa dursun öpücüğe
narin cümlesini kurmaya hazır
ılgın şiirler yazılsın hele bir
efkârı baştan çıkaran yeni yetme özneler
birbirine çarpsın kelimelerle
imgesiz insanlar
bakalım ardından ne çıkar bana dair
kaysın suretim sevincin aynasından
cebimde benden büyük yalnızlıklar
gölge oyununu açar senalar gece olunca
gece oldukça yakın
suyun haresini tutan çakıl taşlarını bırakın
merdiven olsunlar aklıma
üşüdükçe masumlaşan avuçlarımda
paslanmış yarının kuşkusu durur apaçık
sayamadım bu kaçıncı ikindi
kaç defa geldi içimin tatlı uykusu sokaklar
sizden kaçıp kaçıp
karmaşık bir cümlenin
sonunda unutulmuş ünlem gibi kalakaldım
ölmekten başka borcum yok sana
kendi kendine tef çalan dünya
pamuk ipliğiyle bağlandım yazına kışına
gitmek dediğin nedir
bir ikindi ver bana
ansızın alev alsın güneşin çıngıları
ağzımın bozkırında yansın kırk kere yıkadığım hüzün
kırk kere yazık
annemin dudağında unuttuğu fısıltıya asın
ve uyutun beni /yeter artık
.