kuş sürüsü ufkun çizgisini kanatan
kafiyeli bir şiir olup göçüyor kağıttan
göğe
okuyun yasaklanmadan
suyun hecesini içmeye yeltenen kız böcekleri
düşün ki dünyanın bütün denizleri
bir damlanın içinde
düşlerine bakıp çıkacakken
koybolursun derinde
yüzünün duvarına ördüğüm
çiçeklerin adını sayıklamasından
kelebeğin bir günlük ölüm duasından geçtim
çekerim çileyi
düğümlerim bastığın çimene
çünkü aklına ne gelirse basılır kalbe
aşk için kaç kere ölür dirilir insan
bilmiyorlar güzelliğin yalnızlık olduğunu
düpedüz ağladığımız
karanlık sinemalarda saklanan
kınalı saçlarımın savurduğu nazlı rüzgar durulur
ılgıt ılgıt onulmazların türküsünde
tütün lekesi değil yüzündeki sarı
gerçeğin hüzünlü süsü
buğulu camlara kendimi çiziyorum sonra
kurşundan kolye günler boynuma asılı
her darbesinde elimin, ısıtıyorum
ıslanmış ayaklarını annemin
beni tek anlayan,
sevda saçmasıyla vurulduk
alnımızın sütunlarında keder
sürmanşet