gamzende eyleşir ritimsiz küsmeler
bize misafir olsana eylül
istersen en güzel şiirleri yazalım sana
hani bir çırpıda
kaybettiğimiz düşlere dair
gün yüzü görmemiş cümlelerin
kadrini kıymetini en iyi sen bilirsin
içimizdeki savaşlar ah
hep yalnızken verilir
hikayenin diyorum
yola düşmüş halidir bu öfke
rüzgâr esince giyinelim karanlığı
inat olsun ışıklara
gözümüzün kara parçasında
gece bekçileri yürür sonra
sabaha karşı uyur
onmayan her düşünce
geçmişin kokusu bu
sürer gideriz izini
dört bucak delice
güneş çoksa bile umudu az
hazır gelmişken
anlamsız bir ölmekten söz et biraz
kirli gözyaşından düşen yalancı övgüler
ömür dediğin mecaz
terk edilmiş sandallar batıyor birer birer
uzun bakışların ardından
uzaklığın efendisidir hep
ağlamak dolu notalarla gülmek
gelirken iki mısra getir
siyahla beyaz
yok sayarlar seni de bu sınavda
ben karışmam
alışmadığın o yara senin değildir
.
Eylül