İnan ki değişir yarın bu düzen
Çark döner, dişliyi kırar mutlaka!
İtina gösterip dervişle gezen
Doğruyu, gerçeği arar mutlaka!
Zannetme dağılır, kırılır boncuk
Yırtılır ceketi, donar mı gocuk
Hırsızın eskitip kovduğu çocuk
Yeni bir hayali kurar mutlaka!
Ram olur sabrına, kırk sene pişer
Çözdüğü düğümün sırrını eşer
Ayaklar kilidin üstüne düşer
Açılan kapıdan girer mutlaka!
Gün olur, serpilir, uzanır tül tül
Tepede kardelen, etekte sümbül
Hicranın dalında ötmeyen bülbül
Vuslatın gülünü derer mutlaka!
Hesaplar kitaplar dünü erteler
Zamanla çekilip kalkar perdeler
Zalimin zulmüne çöken gövdeler
Dik tutar, göğsünü gerer mutlaka!
İffete hükmeder yaşanan elem
Şerefle yontulur kültürel âlem
Kağıda dokunan bir küçük kalem
Başların başını yerer mutlaka!
İklimler mevsime verir süreyi
Takvimler ikiye böler küreyi
Çıkmaza saplanan her bir kareyi
Evire çevire dürer mutlaka!
Ne dağlar set çeker, ne katı töre
Bulanık suyunu kurutur dere
Kerem'in öyküsü Ferhat'a göre
Aslı'nın düşüne erer mutlaka!
Ayırıp giderken genişi, darı
Öğrenir nihayet yok ile varı
Ömrünün önünde biriken karı
Gönlünün küreği kürer mutlaka!
Ne varsa çâredir gönülde, serde
Düşürmez bu öykü toprağı derde
Tarlanın çorağa döndüğü yerde
Ekilen tohumlar türer mutlaka!
Set çöker, devrilir, çözülür yular
Taşları delerek boşalır sular
Bazen bir çaputu, mendili dolar
Kanayan yarayı sarar mutlaka!
Bir şimşek parıldar çakışlarıyla
Yol bulur kendine akışlarıyla
Pakize Annem'in bakışlarıyla
Ufkumun saçını tarar mutlaka!
Engin Yeşilyurt
7 Kasım 2019