Sana ne sunabilirim bilmiyorum.
Mâsum çocukluğumu çalmışlardı senden çok önceleri,
Ne top oynarken burnu yırtılan pabuçlarım kaldı ayağımda,
Ne de dolabımda ışıl ışıl parlayan misketlerin sesleri…
Çocukluğumdan arta kalan birkaç güzel hatıra,
Ve yitirilen masumiyetin küçük gözleri…
Sana ne sunabilirim bilmiyorum.
İlk gençlik ateşimin külleri çoktan savruldu.
Kayboldu ilk elini tuttuğumla ürkek gülüşmelerimiz,
Babamın cebinden aşırdığım iki dal sigaranın dumanı,
Birkaç haylazın arasında pay oldu gitti…
Sana ne sunabilirim bilmiyorum.
Belki üniversite sırasının gözünde unutulan bir roman,
Ve gözümün ferini bıraktığım ödev teslimlerinin uykusuzluğu,
Kahve köşelerinde iş ilanlarına bakıp,
Demli bir umutsuzluk içiren ömrün yorgunluğu…
Sana ne sunabilirim bilmiyorum.
Üzerine şerh düşülen özgürlüğümün çırpınışları,
Ayağıma bağlanan ipek prangalar…
Kelepçeleri kendim taktım koluma biliyorum,
Belki beni müebbet mahkûmlar anlar…
Sana ne sunabilirim bilmiyorum.
Ellerimde ne kaldı ki değerli,
Belki bir demet gül sunarım,
Etrafında kır çiçekleri,
Üstünde not yazmayan beyaz bir kağıt,
Ve belki bir dostun iyi dilekleri…
Kaan ÖZASLAN
17.07.2017
Şiiri Seslendiren: Birsan ÖZTÜRK