aşkı serptim
penceremin önüne
bekledim
gelmedi güvercinler
götürmediler sevdamı
benden çok ötelere
apartmanlar arasında
tutsak kalmış hürriyetim
sırdaşım kaldırıma fırlatılmış boynu bükük karanfil
sus diyorum gönlüm sus
sessizlikte dalgalansın dilinde ki durgunluk
sözlerini dâra çeker bu gardiyansız mapusluk
üçüncü göz kızgın demirle dağlanmış
bakanlar görmüyor alınlarına yazılmış yalnızlığı
şehrin anlamsız gürültüsü yansıyor pencerelere
baktıkça fark ediyorum
ne de çok özlemişim
batınımı anlatan vuslat kokulu yitirilmiş cümlelerimi
çatlıyor duvarların sıvası
her rengin benzi griye benziyor
siyah beyaz fotoğrafların rehinesi yaşadığım zaman
kederli bir gülümseme süzülüyor yanaklarımdan
yağmur altında kalmış gözlerim
gülüyor mu ağlıyor mu, kimse bilmiyor
minarelerden sela sesi yükseldiğinde
ufukta görünüyor özgürlüğün habercisi turnalar
kanatları sonsuzluğa açılıyor
şimdi ruhu arındırarak kirden
uzanma vakti musallaya
geç anladım özgürlük saklıymış derince kazılmış bir mezarda
haber salın dost meclisine
kaldıysa aşkı anlatan mürşitleri
gelsinler toprak atsınlar üzerime
yahut kuzgunlara bırakın
kimsesiz cesedimi
Okan KİLİT