By Aybala Polat on Cuma, 23 Eylül 2016
Category: Şiir

Toprak Atın Üstüme...

Siz derin uykulardayken, ben bir rüyada öldüm…
Uykusunda ölmüş dediler ardımdan.
Yalan!
Ben rüyamda öldüm.

Ne yemyeşil vadide kelebekler arasındaydım, ne masmavi denizde huzurlu bir sandalda…
Kızıl bir cehennem vardı rüyamda, toz soluyup kan kokluyordum.
Gömecek yer arıyorlarmış, nereliyim bilememişler.
Rüyalarımın ülkesinde yaşadım hep, ki köküm orasıydı benim.
Öyle egzotik çiçeklerle donanmış bahçeleri, mis kokulu dağları da yoktu ülkemin.
Pamuk tarlası bulutları, yemyeşil çayırları hiç görmedi halkım.
Kahırdan can çekişen kara yüzlülerle yaşadım.
Elleri sırtlan pençesi ve kin bakışlıydılar.

Bir mezar yeri bulmuşlar bana, sapa bir mezarlıkta.
Namazımı kılmaya toplanacaklarmış ezan vakti.
İstemem!
Nur yüzlü hocanın Fatihalarıyla, ağzı dualı sabilerin gözyaşlarıyla gömülmeyeceğim.
Çağırın rüyamdan hırıltılı kara gölgeleri.
Ömrüme şahitlik eden çığlık sesleriyle uğurlasınlar beni.
Hem kapkara bir örtü örtün üstüme yeter.
Ak kefenler, gün yüzlü ölülere yakışır.
Dağlanmış suratımla, limelenmiş bedenimi ancak o kara örtü saklar.

Helvamı yapıp dağıtacaklarmış hayrıma, arkamdan ansınlar diye…
Oysa hayrın ve şerrin kaybolduğu yerlerde gezdim ömrümce.
Cızırtılı sesler dinledim hep ezgi niyetine.
Bir kez göğe kalkmamış, sımsıkı bir yumruğun sızısı tek bildiğim dua.
Yutkunduğum hislerin tırnak izleri gömülü ellerimde…

Çiçekler ekeceklermiş mezarımı süslesin diye, bir de çeşme yapacaklarmış yanı başıma…
Kara ayaz bir ölüyüm oysa ki, hiç ısınmamış bir rüya idi ülkem.
Solmaya mahkûm çiçeklerinizi çekin üzerimden.
Toplayın yıldızlarınızı da benim göğümden.
Sizinle aynı geceyi paylaşmadık hiç.
Yalnızca toprak atın üstüme benim.
Siz derin uykulardayken, ben bir rüyada öldüm…



Related Posts

Leave Comments