ey karanlık bir kuytuda
kıvrılıp büzüşen çocuk
karanlığı görmeyen ihtiyar göz
sokağı süpüren ama süprüntünün
ne olduğunu bilmeyen kişi
bu pırıltılar kimindir
kimin içindir bu şaşaa
bu bayramı körleştiren ışıklar?
rüzgâr esiyor, fırtına çıkıyor da
boş bakıyorsun kör aydın'lık
senin fabrikanda üretilmez bu ışık
bu her tarafı düğümlü bayramsız bayramlar
hangi makinada örülür kim bilir
hangi yolda nasıl yürüyeceğin
nasıl kullanacağın bir aleti
nasıl yaşayacağın
kanmam yolların genişliğine
bunca rengarenk ışıklı apartmanlara
o denize nazır köşklere
havuza, göle bakan manzarası güzel sitelere
ünlü isimlerin adı geçer burada
yoksul bir çocuk parmağıyla gösterir annesine
- anne bu evlerden birini alalım mı?
ne güzel değil mi anne?
içimden konuşurum
vuramam dışıma
konuşsam kadınım demeden küfredeceğim
hem de cümlesinin sülâlesine
geçer gider belediye otobüsü
altmış beş yaş kartlı yolcularıyla
ışıklar içinden
söndürürüm içimdeki bütün lâmbaları
yürürüm dağları
karanlık bulutlu havada
güneşin aydınlığını istiyorum
söndürüp tüm yalancı lâmbaları
onlar yandıkça
umutlu yaşayamayacak hiç kimse
kör kör bakıyor evler
Nazik Gülünay | 30 Nisan 2016