Eski töre bozulmuyor yarınlar kara,
Gönülü yoruyor bu derin yara,
Dünler zaten içli birer hara,
Kederli gönül hangi derde yana.
Haber geldi Kaf Dağının ardından,
Dermansız dert imiş yüreğime açılan,
Tabip ilaç vermez gönül yarama,
Söyle gönül senin derdine kimler yana.
Hazanın vurduğu dem gibiyim,
Güzde dökülen yaprak gibiyim,
Ne biliniyor adı,ne tadılıyor tadı,
Çeken bilirmiş sevdanın yükünü.
Kahrında başım üstüne lütfûnda,
Can verirdim hazan bakışlarına,
Yaş geçti,saç ağardı;
Senin sevdan geçmedi bir zaman.
Tuz koktu,tahta çivi tutmuyor artık,
Yürek yoruldu dayanmıyor artık,
Ne vefalı dost,ne namert düşman,
Yara açamadı senin gibi.
Yıkık virane sensiz neylesin,
Yüzüm gülmez oldu neşe neylesin,
Şehirden haber geldi dermanı yokmuş bu yaranın,
Tabip; bana yarayı açanı getir.
Bir gün olsun çekmek için kokunu,
Kar çekerdim Kaf Dağının ardından,
Vur desin cennet gözlerin ayrılığı,
Vur desin,vur artık yeter…