Ülkemin gündemini belirleme inisiyatifine öyle veya böyle; bir şekilde sahip olan insanlar yine öyle de desek, böyle de desek önemlidirler.
...
Dolayısıyla, önemlerine binaen eğer her tutum ve davranışları benim, ailemin, hatta torunlarımın geleceğini ilgilendiriyorsa; Sayın Bahçeli'den çok şey istemek de, çok şey sormak da en doğal hakkımdır.
...
Mesela geçenlerde bir soru sordum hala tık yok. Ne demiştik; "Sayın Bahçeli; Suudi Arabistan devleti, insan tipi verilen, program yüklü robota vatandaşlık hakkı verdi diye malum salı konuşmasında gündemine aldı, eleştirilerde bulundu ama her ne hikmetse" Keşke Yunan galip gelseydi" diyen fesli müptezelin devlet erkanınca hastahanede ziyaret edilmesi ve sağlığının sıkı takibe alınmasından rahatsızlık duyup, hiç bir tepki göstermedi.
...
Veya, İstiklal marşının bestesinin değiştirilmesi taleplerine niçin tepki göstermedi.
Şimdi Türk milletinin çok kudsiyet atfettiği "İstiklal savaşı değer ve kazanımlarına" karşı kullanılan bu tür ifadeleri garipsemeyip; uysal koyun olup sessiz, sakin takip mi etmemiz gerekiyor. Asla...
...
Ve sonra "Ben ne yapıyorsam devletin bekası için yapıyorum" diyeceksin. Hiç kusura bakma Sayın Bahçeli; "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen birisinin "ittifakınızın" en güçlü ortağı tarafından ziyaret ediliyor ve siz de bir tepki göstermemişseniz; devletin bekası adına yaptıklarınızı sahici görmek mümkün değil. Eğer sahici olsaydınız veya sahici olduğunuzu ittifak ortağınıza da inandırmış olsaydınız o fesli müptezeli ziyaret etme cür'eti hasıl olmaz; "Sayın Bahçeli bundan çok rahatız olur; adam devletin bekası için bizimle beraber olmak adına tüm camiasını karşına aldı, en azından şimdilik Kadir Bey'i ziyareti düşünmeyelim" düşüncesi akıllarından geçerdi ama siz de farkındasınız ki; kimsenin umurunda bile değilsiniz; çünkü istediğini sizden aldı, geriye de bir şey kalmadığının farkında.
...
"Keşke Yunan galip gelseydi" diyen birisinin devlet erkanınca sağlık sorunlarının takibe alınmasına cür'et edilecek kadar bu ülkede bir kırılma yaşanıyor ve buna da bir tepki gösterilemiyorsa; bundan ala beka sorunu mu olur Allah aşkına. Devletin bekası adına bu da ciddi bir sorun; Suriye, Irak sınır güvenliğimiz de; fetö de ciddi bir sorun ama "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen müptezel Cumhurbaşkanı tarafından ziyaret ediliyorsa, bence bu daha ciddi bir sorundur. Cephede düşman belli savaşabiliriz ancak beka sorununu yaratanlar bizatihi yöneten konumundaysalar ne yapacağız; 2019 seçimlerinde iktidardan sadıktan çıkan gücümüz ile göndereceğiz.
...
İşte Sayın Bahçeli'yi ifade etmeye çalıştığım bu tür olumsuzlukların ortağı gördüğüm için eleştiriyorum. Ayrıca, Semih "Dalçın"ı seçen eli kırılası birisi olarak, elbette günahımın kefareti için çabalarımı sürdürmek durumundayım.
Acizlerin Kumpascıların Kallşlerin dikkatine
15 Mayıs 2016 tarihinde MHP kongresi var ve Meral Hanım mayısın ilk haftasında, ayın 15'inde Genel Başkan adayı olacağı kongre için yaptığı toplantıda "Ben ayın 15'in de sadece genel başkan olmayacağım; şimdiye kadar MHP'nim iktidar olma, başbakanlığı alma iradesini ortaya koyamayan Devlet Bahçeli gibi mütevazi olmayacağım, aynı zamanda bu harekete başbakanlığa giden yolu açacağım ve nihayetinde başbakan ben olacağım" demek istemiştir; aynen şimdi, "Cumhurbaşkanı ben olacağım" dediği gibi.
...
Şimdi soruyorum; bugün 20 Mart, desem ki "Ayın yirmi beşinde Ankara'ya gideceğim", söylermisiniz, bundan anlaşılması gereken önümüzdeki haziran yirmibeşi mi, yoksa içinde bulunduğumuz mart ayının yirmibeşi mi.
...
Mayısın ilk haftasında söylenmiş "Ayın 15`i" ifadesini iki ay sonrası, Temmuz'un 15'i diye anlamak; ancak ve ancak 15 Temmuz'un olsa olsa kurgu olduğu iddiasına hizmet etmek veya içinde olmaktır.
...
Bir şerefsizin kes yapıştır ile düzenleyip, hazırladığı kumpas video'nun peşinden gidip; aslanların bırakacağı leş kırıntılarına umut bağlayan kalleş sırtlanlar ittifakının kahraman oyuncularına Meral Akşener diyor ki; "Föte ile bağlantımın olduğu iddiasına inanıp da soruşturma açmayan savcı vatan hainidir (İYİ PARTİ İstanbul İl kongresinde yaptığı konuşma) Yine elinde belge olup da savcılığa vermeyen alçaltır, namussuzdur, korkaktır; Allah'ın aciz, fakir bir kulu olmanın dışında hiç bir ayrıcalığım, dokunulmazlığım yoktur; bu kadar herif bir kadından korkmayacaklarına göre, başka neyimden korkuyorlar ki; çıkın er meydanına, delikanlıca kozlarımızı paylaşalım; kalleşlik er kişiye yakışır mı" diyor. Peki, başka ne demesi gerekiyor veya geriye söylenmedik ne kaldı.
...
Siyaseti mi bıraksın; hayır, bu kadar iftira ve kumpasa teslim olmayacak elbette. Meral Akşener siyasete seviye kazandırmak için siyasette var olacaktır. Türkiye'nin yüce makamları narsist kişiliklerin egolarını tatmin makamı değildir; böyle olmadığını Meral Akşener'in şahsında yüce Türk milleti görecek, şahit olacaktır.
...
"Ayın 15'in de" ifadesinden iki ay sonraki Temmuz ayının kastedildiğini anlayanlar, demek ki 15 Temmuz kalkışmasından daha önce haberi olanlar olup, enişteden önce biliniyormuş demektir. Şimdi bunlara sormak lazım, "Siz 15 Temmuz kalkışmasını nereden biliyordunuz"
İktidarın bir cemaat ile muktedir olmak için koalisyon kurması laikliğe ihanet değil de, neydi?
"Cemaat"in" Fetö"ye evrilme sürecine henüz gelmeden; laik Türkiye Cumhuriyeti, onun değer ve kazanımlarına dayanan, oturmuş laik bir devlet düzeni varken; AKP Diyarbakır milletteki Ensarioğlu'nun "Evet, biz iktidara gelirken, ordunun vesayetine son vermek için cemaat ile işbirliği yaptık" itirafında söylediği gibi dini bir cemaat ile koalisyon kurarak iktidara gelme hesapları yapmış olmak vatana ihanet değildi de neydi.
...
Henüz "Kandırılma" aşamasına gelinmeden önce yapılmış olan bu ihaneti Devlet Bahçeli niçin dikkate alıp, analiz etmiyor, öyle değil mi.
...
AKP kuruluyorken bile işin başında kurgu belli; ordu vesayetini kaldırmak. Sonra; Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile AKP'nin niyet ettiği değişim ve dönüşüm süreçlerine tepki gösterecek, milli düşünen siyasi, askeri, sivil ve sivil toplum örgütlerinin etkisiz hale getirilmesi için tasfiye süreçlerini yaşanıyor. 2010 yılına gelinmiş; kısmi anayasa değişikliği yapılıp, cemaat marifetiyle yargıyı ele geçirme sürecinin kurgulandığına şahit oluyoruz. Ve nihai olarak, maalesef 2016 yılına geliyoruz, 15 Temmuz ihaneti ile devletin ele geçirilip, ABD'ye paket servis yapılmak istendiğini öğreniyoruz.
...
Ve çok garip; tam da burada Devlet Bahçeli devreye giriyor, sistemin değiştirilmesini istiyor, Devlet Bahçeli dışında hiç bir ülkücü vicdan; murad edilenin ne olduğuna dair hiç bir bilgiye de sahip değil. Öyle ya; koltuğu koruma endişesine devletin bekasını düşünme gerekliliği imdadına yetişmişti; artık Devlet Bahçeli için tüm matematik formüllerini üzerine nakşedebileceği bir kara tahta önüne konmuş, Erdoğan tarafından da kendisine isteği kadar kullanabileceği tebeşir kalem verilmişti.
...
Şimdi Devlet Bahçeli ve Türk milliyetçileri, ülkücü camia olarak bütün bu olup, bitenleri bildiğimiz, yaşadığımız halde; "Lider" bilinen Devlet Bahçeli, yaşanan kırılmaların müsebbibi olan AKP'nin elinden bir an önce devleti yönetme inisiyatifi alıp "Türk milliyetçileri ve onun kurumsal kimliği MHP olarak devletimizi yönetmeye talibiz" kararlılığını gösterip, onun takipçisi olması gerekirken, aksine; "Yapmak isteyip de yapamadıklarınızın devamı için isterseniz gelin sistemi bile değiştirelim. MHP olarak Cumhurbaşkanlığına da, devleti yönetmeye de artık talip olmayacağız. 2019 da Cumhurbaşkanı adayımızsınız; seçilmen halinde bir beş yıl da arkanızda durmaya söz veriyoruz" tavrı bir siyasi partinin kumsal kimliğine ve varlığına yakışmadığı gibi aynı zamanda mensuplarına, tarihine ve en önemlisi de; üniversitede doğmuş fikir hareketine, uğrunda ömür tüketmiş mensuplarına ve toprağa düşmüş şehitlerine züldür.
...
Şimdi bütün bu kifayetsizliklerin müsebbibi olanlar ülkücü olacak; "Çekilin aradan, sizin bir halt edeceğiniz yoktur, ben ve arkadaşlarım gerekeni yapacağız. Türk milliyetçilerinin alternatif olma gücü de, kabiliyeti de; hatta liyakati da vardır. Öz güven eksiği olanlar dinlensin. Türk milliyetçiliği hareketi tarihi misyonuna geri dönecek, tekrar Devleti yönetmeye talip olacaktır" diyen; 1980 öncesi kendisine dönmüş kalleş namluların gölgesinde görev yapmış, Devlet Bahçeli'nin de arkadaşı olan ülkücü bir ağabeyin yanında yetişmiş kız kardeş Meral Akşener ülkücü olmayacak öyle mi; siz geçiniz onu.
...
Atalarımız ne demiş; "Bükemediğiniz eli öpeceksiniz". Bırakın el öpmeyi; bırakın siyasi nezaket ve fikri namusunu; bir ülkücü ağabeyin yadigarı deyip, kendisine sahip çıkmak varken; şerefsiz bir alçağın kurguladığı kes-yapıştır şantaj ve montajının peşine takılıp, siyasi ikballerini sağlama almanın ve iktidarın gücüne sığınmanın derdine düştüler.
...
Yazıklar olsun bu algıya teslim olup, gömleğini giyip, ortalıkta dolaşanlara.
Çiftlikbank
Beyler ülkemizde demokrasi "var". Bir kısım vatandaş Çiftlikbank'ı tercih etmişse karı, zararı bizi niçin ilgilendirsin ki.
...
Bu vatandaşlara makul bir düzeyde kar vaad edilmiş olsaydı, kimse sanal alemde sörf'e çıkmayacaktı öyle değil mi.
...
Çalışmadan, emek sarf etmeden uçuk kar vaatlerine bodoslama atlamak; yetmiş yaşında dul bir herife "Sana otuz yaşında bir hatun bulduk" dediklerinde; o hatun ile nasıl bir beraberlik yürütebileceğini düşünmeden, en yakın kuyumcuya giderek hatunun kollarını altın ile donatması, sonra da sabah kalktığında yatağında kendisinden başka kimseyi bulamaması durumudur.
...
Bu, demokrasinin; pardon, hatunun cilvesinden beslenen entrikasının neticesine binaen vuku bulan bir durumudur
MHP'deki kripto AKP'liler üzerine.
Gördüğüm lüzum üzerine tekrar hatırlatmak istiyorum.
...
Geçtiğimiz günlerde "MHP'deki kripto AKP'liler" şeklinde bir ifade kullandım diye hiç de kendilerini kastetmediğim değerli ülküdaşlarım, yine hiç de murat etmediğim saiklerle alınganlık gösterip, sitem dolu göndermelerde bulundular.
...
Oysa ki benim kastettiklerim; zamanında Sayın Devlet Bahçeli için malum iğrenç sıfatı Erdoğan ve AKP'liler sarf edince onlara saldırıp, kafa göz dağıtmayı düşünmeyenlerin; aynı sözü sahibine atıf yaparak CHP'liler veya başkaları sadece hatırlatma amaçlı söyleyince niçin kafa göz dağıtmak akıllarına gelir. Benim vurgu yaptığım husus buydu.
...
Dolayısyla, MHP'nin tarihi hafızasına sahip olma konumunda olan ve hala MHP üyesi saygın isimler elbette MHP de kalmaya kesinlikle devam etmelidirler. "Kürşat ve kırk çerisi" olarak gördüğüm bu isimler er veya geç Sayın Bahçeli'nin kendi belirlediği delegeler ile Balgat hegemonyasına son vereceklerine inanıyorum. Dolayısıyla kendilerini kripto AKP'liler olarak görmem elbette mümkün değildir, bunu özellikle belirtmek isterim.
...
Bugün bizim farklı bir mecrada yol almamızın nedeni; içinden geçmekte olduğumuz konjonktürde, olup biteceklerden sonra tarihi geriye sarma ve yanlışları düzelte şansımızın olmayacağından hareketle; yapılacak yanlışlara karşı önlem almaya yönelik bir refleksle oluşan bir sürecin içine girmiş olmamızdır. Çünkü MHP içinde kalarak mücadeleye devam etmekte ısrar etseydik; atı alan Üsküdar'ı çoktan geçecek, 2019 seçimlerinde iki otoriter, tek adam rejimi aşığı insanın nihai amaçları gerçekleşecek, tek adamlı partili Cumhurbaşkanlığı sistemi kalıcı hale gelecekti.
...
Bu saygı duyduğum değerli isimler şunu da biliyor ve farkındalar ki; Meral Akşener bu ülkenin yetişmiş değerli bir evladıdır. MHP ve ülkücü hareketin mazisinde ailesi ile birlikte saygın bir aidiyeti vardır. MHP'li olmak adına birisi adeta bir aktrol gibi "Fetöcü karının peşinden gidenler" sözünü sarf ediyorsa, ona kripto AKP'li demeyip de ne diyeceğiz peki.
...
Özelikle hatırlatmak isterim ki; MHP'li olmak adına, aynen klasik AKP trollerinin yaptığı gibi; devlete fetö'nün yerleştirilmesinin müsebbibi olanların; üzerlerindeki kiri örtme refleksi ile dikkatleri başka yere çekmek için Meral Hanım'a isnat edilen çirkin iftiraların aynısına tekrar tekrar eşlik etmenin ne anlamı var. Ahan da orada, Pensilvanya'da "Kuzu kebabı" yiyen vekillerle uğraşsalar ya.
...
Yani demem o ki; MHP de kalmaya devam edip de; hala bir AKP trolü gibi aynı dil ve üslupla Meral Hanım'a saldırmaya devam edenler MHP içindeki kripto AKP'liler olup, kalanlar ise saygı duyduğum ülküdaşlarımdır.
Mehmet Soral
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.