Cumhuriyet tarihinde ilk kez AKP ile devletin bütün imkanları muhalefete karşı kullanılmaktadır. Basın-yayını da istediği yandaşlarına devlet kredisiyle vererek demokrasilerde dördüncü güç olan basını da yanına almış oldu.
Dolayısıyla AKP'ye karşı muhalefet partilerinin varlığını devam ettirebilmesi ve iktidar olma iddiasını sürdürebilmesi için topluma açılan kapıların çoğu kapatılmıştır. Ne ulusal basın ne de kitle iletişim araçlarıyla muhalefetin sesini halka duyurması mümkün değildir.
Devletin gücünü muhalefette karşı baskı unsuru olarak kullanmak ve karşı çıkanları acımasızca ekarte etmek AKP'nin var oluş gayesine dönmüştür. Ülkenin iç ve dış politikasını "yap boz" oyununa dönüştüren iktidarın, bu yanlışlarının eleştirisini kabul etmediği gibi yapılan eleştirileri vatana ihanet şeklinde yorumlayıp halk nezdinde şimdiye kadar hiç görülmemiş şekilde bir algı operasyonu uygulamaktadır.
Muhalefet partilerinin elinde bu algı operasyonlarını boşa çıkarabilecek az sayıda yol ve yöntem bulunmaktadır. Halka açılan kapılar olan basın-yayın devre dışı bırakılmışsa, sosyal medya ve halkla birebir iletişim dışında başka bir yol ya da yöntem görülmemektedir.
Sosyal medya iktidarın baskılarına rağmen bütün dünya da olduğu gibi ülkemizde de farklı seslerin nefes aldığı bir alan olmaya devam etmektedir.
O halde sosyal medyayı en ideal şekilde kullanmak, iktidarın yalanlarına dayalı algı operasyonlarını boşa çıkarmanın ideal alanlarından biri olduğunu unutmamalıyız. Zira başka bir iletişim alanı da halihazırda görülmemektedir. Facebook, Twiter, Watsapp, Instagram , ve farklı kültür, sanat, haber gibi Web sitelerini en iyi şekilde kullanmak zorundayız.
Diğer yandan ikinci bir yol ise halkla bütünleşmek, yüz yüze görüşmek, mesajı direk anlatabilmek olmalıdır. Böylesi bir yöntemde de siyasi partilerin toplumda karşılık bulması da teşkilatlanma modellerinin yapısıyla ilintilidir.
Toplum, yıllarca algı operasyonlarıyla "kandırıldık" diyen bir iktidarın yalanlarından bıkmış güvenilir, sevilen, emin olunan donanımlı kişileri karşısında görmek istemektedir. Dolayısıyla kasırga gibi karşısına çıkan her şeyi yutan iktidara karşı tabandan tavana kadar teşkilatlar topluma mal edildiği oranda yani parti içi demokrasi tam anlamıyla uygulandığında vatandaş partisine, il ya da ilçesindeki teşkilatına sahip çıkacaktır.
İktidarın antidemokratik hegemonyasını kırmanın yolu yumuşak güç olan demokrasiyi içselleştirmekten, partinin teşkilatlarına, kurullarına uygulamaktan geçer. Eğer toplumu yanınıza alamazsanız zaten başarılı olamazsınız. Toplumla bütünleşme de toplum iradesinin bu yapılarda tam anlamıyla uygulanmasıyla ancak mümkün olabilmektedir.
Jakobenci zihniyetlerin ülkemizi nasıl felakete sürüklediğini hepimizi yaşadığımız acı örneklerden fazlasıyla gördük.
O halde monokrasiyi demokrasi diye yutturan ve ancak üçüncü dünya ülkelerinde uygulanan bu arkaik yönetime son vermek için sosyal medyayı en ideal şekilde kullanmak ve istişare, adalet ve liyakate dayalı parti içi demokrasiyi alabildiğince uygulayarak teşkilatları halka mal etmenin yollarını bulmalıyız. Halkımızla bütünleşen teşkilatlarımız, Kuvayı Milliye ruhuyla tarihte olduğu gibi Türk'ün milli refleksi olarak ortaya çıkmalı ve "Türk milletinin mukadderatını yine Türk milletinin azim ve kararlılığı kurtaracaktır " tarihi ifadesinde olduğu gibi kaderini belirleyecektir.