Türkçe'de bir laf vardır hani;
'Ananı öpen kadı, kimi kime şikayet edeceksin?' diye.
Halk arasında yerleşmiş amiyane, ama amiyane olduğu kadar da hukuksuzluğu, hukuksuz bir düzeni tarif eden bir sözdür.
Bu sözün ifade ettiğini daha kibarca ifade eden bir atasözümüz vardır.
'Davacın kadı olursa, yardımcın Allah olsun' demiş atalarımız.
İnsanlarımız güncel hayatta sıkça kullandıkları bu sözlerin manasını sorgulayıp gerçekten anladılar mı acaba?
Herkes 'Ana öpmekle' tarif edilen durumun bir haksızlık, adaletsizlik ve ahlaksızlık tarifi olduğunu bilir.
Asıl mesele, kadının haksızlık yapıp cezalanmadan kurtulabileceği düzendir.
Tabii ki Cenab-ı Allah'ın her zaman yardımcımız olmasını temenni ederiz, ama diğer yandan da kadının istediği gibi ananızı öpebileceği bir sistem asla adil bir sistem olamaz.
İşte bunun için, kuvvetler ayrımı vardır.
Kuvvetler ayrımına göre, yasaları yapanlar, uygulayanlar ve uygulanmasını takip edenler birbirinden farklı olmalıdır.
Kuvvetler ayrımının hakim olduğu bir demokratik hukuk devletinde yasayı halk yapar.
Nasıl yapar?
Temsilcilere vekalet vererek.
Bu vekaletten aldıkları meşruiyetle meclis yasalar geçirme, değiştirme ve yürürlükten kaldırma gücüne sahiptir!
Yargı halkın yaptığı yasaların doğrultusunda hukuku yorumlayan ve ona başvuran mahkemeler düzenidir.
Yargının hakim olduğu devlet sınırları içerisinde herkes halkın yaptığı yasalara uymak zorundadır.
Uymayanlar yasalar doğrultusunda yargılanır.
Yürütme ise, yasaların uygulanmasının takibi ile mükelleftir.
Yani yasalara uymayanı yakalayıp hakim önüne çıkarmak, yargılanırsa verilen cezanın uygulanmasını sağlamak.
Bu ayrımın yapılmadığı, yani kuvvetler ayrımının olmadığı, yargı, yasama ve yürütmenin tek kişiye bağlandığı toplumlarda, ne olur biliyor musunuz?
Kadı gelir, evvela
'Ülkede tek bir 'süperkadı' olur, geri kalan tüm hakimler bu süper kadıya bağlıdır,
sadece 'süperkadı' istediğinin anasını öper ve kimsenin de buna itiraz etme hakkı yoktur!' diye bir yasa çıkarır,
bu yasaya karşı gelenleri yargılar,
sonra da bir güzel cezalandırır.
Ondan sonra biri gelip 'Lan, bu nasıl anamı öper' deyince ona 'Ananı öpen kadı, kimi kime şikayet edeceksin?' diye cevap verilir.
Böyle bir sistemde belki ilk başta insaflı, ahlaklı bir süperkadı olur, ve öyle hemen ana öpmeyle başlamaz.
Ama sistem yarın öbür gün art niyetli 'süperkadı' olmasını ve böyle bir uygulama başlatmayacağını garantileyemez.
Yasama, yargı, yürütme o makama bağlanmıştır bir kere!
Peki bu durumdan nasıl kurtulunur?
Böyle bir 'süperkadının' (özellikle art niyetliyse) gelip de 'Yahu vatandaş, siz nasıl böyle bir şey yaptınız, bu kadar yetki, bu kadar güç bir insanoğlunun tekeline hiç verilir mi? Akıl var mantık var, siz kafayı makarnayla mı yediniz?' demesi çok zayıf bir ihtimaldir.
Bu kadar güçlü bir 'süperkadı' ortalıkta dolanır istediğinin anasını öper.
Bazen cidden anayı güzel bulduğu için öper, bazen de sırf çocuğuna gıcıklık yapmak için öper!
Bu durumda kendi anası öpülmeyenler 'Bana ne, benim anam değil ya' mantığı ile sesini çıkarmaz, ama er ya da geç anası öpülenlerin sayısı artar.
O zaman isyan başlar, kan akar ve belki halk 'süperkadıyı' devirmeyi başarır.
Ama o noktaya gelene kadar herkes anasının öpülmüş olmasıyla kalır!
Ya da, özellikle son 10-20 senedir görülen bir durum, Sam amca gelir 'Lan, bu süperkadı ülkesinde herkesin anasını öpüyor, bu antidemokratik bir yöntem, bunu hemen durdurmalıyız ve o ülkeye demokrasi getirmeliyiz.' der.
Aslında bu işin palavrasıdır, gerçekte 'Lan bu heriflerin anaları harbiden çok güzel, neden hep öpen tek kişi olsun, biraz da ben öpeyim.' diye düşünmüştür, ama elinde güzelim 'demokrasi bahanesi' varken, tabii ki bunu çaktırmaz.
Sonra bir de bakmışsınız, Sam amcanın veletleri gelmiş, hapishaneler dolup taşıyor, ve sadece ananızı değil, sizi de öpmeye başlamışlar.'
Buna benzer bir durumu Sam Amca 'süperkadı' Saddam'ı devirdikten sonra okumuştum.
Bir Irak'lı 'Saddam varken, hür değildik, haksız, hukuksuz hapislere atılabiliyorduk, işkence görüyorduk.
Şimdi Saddam'ı devirdiler, Amerika geldi.
Yine hür değiliz, yine haksız, hukuksuz hapislere atılıyoruz, işkence görüyoruz.
Vatanımız da kalmadı, bu da cabası' demişti!
Yani, uzun lafın kısası...
Bu kuvvetler ayrımı hafife alınacak, özellikle anası güzel olanların öyle güle oynaya tek kişiye teslim edileceği (kim olursa olsun) bir olay değil!
Teslim edenlerin hepsinin anası ağladı!
Ve siz sormadan ben hemen söyleyeyim;
Başkanlık sisteminin nispeten başarılı sayılabileceği tek ülke ABD'de yasama, yürütme ve yargı tek kişiye bağlı değildir!