By Mehmet Alp on Pazartesi, 05 Ekim 2020
Category: Siyaset

ANARŞİ

Yönetim bir kurumun belirlenen hedeflere ulaşması için çalışanların faaliyetlerinin uyumunu sağlamaktır.

Bunun için kurum içinde alt birimlere farklı alanlarında sorumluluklar verilir. Kendi alanından sorumlu olanlar, hedeflere ulaşılması için ortaya çıkan engelleri aşmak ve kendi alanlarında başarı elde etmekle mükelleflerdir.

Değişik alanların neden uyumlu çalışması sağlanmalıdır?
Çünkü bir çok zaman ortaya çıkan bir problem sadece bir alanı değil bir çok alanı ilgilendiri.
Güncel durumdan yola çıkarsak şu örneği vermek mümkün;

Dünyayı etkilediği gibi maalesef ülkemizi de etkileyen bu salgın elbette ilk başta insanlarımızın sağlığını tehdit ediyor. Ama sağlığı tehlikede olan çalışan işe gidemediği için aynı zamanda iktisadımızı da tehdit ediyor. Sağlık riski yüzünden ne öğretmenler ne de öğrenciler okullara gidemediğinden doğrudan eğitimimizi de etkiliyor.

İşte devlet yönetimi bu ve diğer alanlardan sorumlu olanların çalışmalarının uyumunu sağlama sanatıdır.

Bu örnek çoğaltılabilir. Başka örneklerde eğitimin, sağlık, eğitim, savunma, ekonomi ve bir çok alanı etkilediğini görmek mümkündür.

Yönetimsizlik durumuna ise 'Anarşi' denir.

Yönetilmeyen bir kurumda anarşi hakimdir. Yani bir devlet yönetilmiyorsa ortada anarşi vardır.
Son zamanda önemli alanlarda sorumluluk sahiplerinin bazı sözlerini hatırlayalım;

Corona yüzünden okula gidemeyen öğrencilerin eğitimlerini devam ettirebilmeleri için kurulan Eğitim Bilişim Ağı EBA'nın çöküşünü olumlu karşılayan Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk 'Talep çok' diye sevindi.

Oysa EBA'yı kullanacak öğrenci sayısı ta başından belliydi. Yani serbest piyasa ekonomisinden bilinen 'talep beklenilenden büyük' açıklamasının bir geçerliliği yoktu.

Salgının başında genelde olumlu bir intiba bırakan sağlık bakanı Koca ise 'Her vaka hasta değildir' gibi sözlerle şaşırttı. Anlamaya çalışanları 'Eğer hasta ise neden vaka değil, vaka ise neden hasta değil?' çıkmazına soktu.

Tam insanlarımız bu çıkmazla boğuşurken TL'nin USD'ye karşı 7,85 ve Avro'ya karşı 9,21 ile değer kaybında tarihi rekor kırdığı bir dönemde Hazine bakanımız Albayrak ise 'Kur Benim için hiç önemli değil' diyebildi. Oysa yaklaşık 500 milyar USD toplam dış borçta USD'nin 1 Cent artması TL olarak borcumuzun 5 milyar artması demekti.

Kendi alanlarını böyle yöneten bu bakanlara sorumluluk veren güç merceği ise, bu bakanların birbirleri ile uyumlu çalışmasından sorumlu olan devlet yöneticisiydi.

Görüldüğü gibi bir kurumda yönetici olması o kurumun yönetildiği manasına gelmiyor.

Ve dediğim gibi;
Yönetim eksikliğinin adı da 'Anarşi'dir.

Related Posts

Leave Comments