Açılır mı açılmaz mı derken, Danıştay bugün, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Ve bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilmiş olan Ayasofya, mahkeme kararıyla resmen cami statüsü aldı.
Ülkemize, milletimize, İslam dünyasına ve insanlığa hayırlı olsun…
Yalnız, Danıştay savcısı, "Ayasofya hakkındaki karar geçmişte Bakanlar Kurulu'nca alınmıştır. Eski mevzuata göre işlem tesis edilmiştir. O tarih itibariyle işlem hukuka uygundur. Ayasofya'yı açmak Cumhurbaşkanlığı'nın takdirindedir, bu nedenle davanın reddi gerekir" Derken, Bakanlar kurulu yerine Danıştay'dan karar çıkarttırılması, uluslar arası bir kriz yaşanırsa iktidarı masum göstermek için olsa gerek.
Yani sıkıntı çıkarsa suç Danıştay'ın, başarı olursa nema hükümetin…
Görünen o ki Danıştay, kendini halkın öfkesinden ve iktidarın hışmından korumak için kararı verip topu elinden attı; sıra hükümette.
Hatırlarsınız, 2018 Ağustos'unda yaşadığımız ekonomik çöküşte günah keçisi olarak papaz bile olmayan bir papaz kullanılmıştı.
Şimdi bu Ayasofya kararı, patlaması muhtemel döviz kurları ve yeni ekonomik çöküşe kılıf mı olacak yoksa ufukta bir erken seçim mi var? Yaşarsak göreceğiz...
Danıştay'ın bugün verdiği Ayasofya'nın tekrar cami yapılması kararını jet hızıyla imzalayıp yürürlüğe koyan Sayın Cumhurbaşkanımızdan, aynı Danıştay'ın 18 Ekim 2018 yılında verdiği "ÖĞRENCİ ANDI"nın okullarda tekrar okutulması kararını da yürürlüğe almasını bekliyoruz.
Aynı Danıştay'ın Ayasofya kararı anında onaylanıp yürürlüğe konulurken, Öğrenci Andı kararının iki yıldır yok sayılması ruhumuzu incitiyor...
Çifte mutluluk yaşamak hakkımızdır…
10 Temmuz 2020