Eğri oturup doğru konuşalım.
Darbe dediniz, vesayet dediniz, muhtıra dediniz.
Adamlar camileri bombalayacak dediniz.
Kemalist dediniz, odak dediniz, ajan dediniz.
Genelkurmay başkanını bile çete reisi ilan edip tutuklattınız.
Kim haklı çıktı?
Asker mi yoksa siz mi?
Ergenekon dediniz, Balyoz dediniz, Ay ışığı dediniz.
Her gün bir tarla kazıp silah mermi çıkardınız, teröristleri gizli tanık yaptınız.
Dağda savaştıklarını mahkemede önlerine diktiniz.
Savcılara, hâkimlere zırhlı araçlar verip göklere çıkardınız.
Vay be! Dedik.
Peki! Kim haklı çıktı? Asker mi siz mi?
Her gün televizyonlarda adamları yerden yere vurdunuz. Atmıştan girip, seksenden çıktınız.
Bu milletin çocuğu değil de, uzaylı gibi davrandınız.
Generalleri, teğmenleri, yıllarca dağlarda PKK ile vuruşmuş gazileri
Kıçı kırık yorumculara Agehanlara, Ozanlara, Şafaklara, Mümtazlara, Ahmetlere, Çetinlere… Yem ettiniz. Hatırlayın o günkü programları! Ağızlarından salya aka aka zevkle nasılda üstlerinde tepindiler.
Peki! Kim haklı çıktı?
Asker mi yoksa siz mi?
Üçüyle beşiyle yetinmediniz. Üçte birini içeri tıktınız.
Kimini kahrından, kimini onurundan öldürdünüz.
Türk askeri gibi değil de, düşman askeri gibi davrandınız.
Açıldınız, saçıldınız.
Peki! Kim haklı çıktı?
Asker mi, yoksa siz mi?
Yırtındılar… Kumpas kuruyorlar… Orduyu devleti ele geçiriyorlar.
Kılcal damarlarımıza giriyorlar diye.
Fakat ne kadar yırtınırlarsa yırtınsınlar kader değişmedi. Onların payına yine darbecilik sizinkine de kahramanlık düştü.
256 şehit verdik meclis bombalandı!
Kozmik odaya girildi!
Genelkurmay, istihbarat, hâkim, savcı, asker, polis, öğretmen, yüksek bürokrat at at bitmedi.
Kim haklı çıktı? Asker mi yoksa siz mi?
Eğri oturup doğru konuşalım.
Bu iş öyle papağan gibi darbe marbe diye tekrarlamakla olmuyormuş demek ki.
Bu kadar iddialı konuşuyorsanız, haklı olacaksınız. Devleti ele geçirtmeyecek, halkınızı bombalatmayacaksınız. Tehdit ve tehlikenin nerden, kimden ve nasıl geldiğini bilecek ve zamanında tedbirinizi alacaksınız. Hem gemiyi karaya oturtup, hem de üste çıkamazsınız.
Kaşif Kozinoğlu'yla, Ali Tatar'la, Abdülkerim Kırca'yla … Helalleşeceksiniz?
Libya'da da, Afrin'de de, Karabağ'da da, mavi vatanda da asker aynı asker beyler!
Onlar gidip yerlerine Araplar, Ruslar gelmedi.
Konuşurken saldırırken biraz yavaş!
Sorumlu olmayanlar önünü arkasını düşünmeden konuşabilir, ama siz konuşamazsınız. Sizin göreviniz yangına körükle gitmek, asılsınlar, atılsınlar zevzeklik yapmasınlar demek değildir.
Kusura bakmayın Fetöyü, 15 Temmuzu
Siz öngörmediniz, onlar öngördüler.
Ülkede general ve stratejik memurlarda herkes gibi dindar olabilir, ama mürit olamaz.
Çünkü mürit şeyh ne derse onu yapmakla, vur derse vurmakla yükümlüdür.
Ülkede rütbesi ne olursa olsun hiçbir askerin demokrasiye müdahalesi kabul edilemez. Ancak danışman manışman, hiçbir emekli generalde onlarca kurum ve kuruluşun desteğiyle, İstanbul'un göbeğinde mehdi için ordu toplayıp, İstanbul'u başkent, resmi dili Arapça yapmaya kalkamaz.
Darbeci ve destekçisi olmak ne kadar yanlışsa, darbeci gözükmemek için saçmalamakta o kadar yanlıştır. Sizin göreviniz korkan, susan, susturulan bir ülke yaratmak değildir.
Ülke meselesini sadece siyasetçi mi konuşur?
Emekli asker polis, büyükelçi, akademisyen, yazar, çizer, sanatçı konuşamaz mı?
Konuşmak için illa siyasetçi olmak, illa sizin kulunuz köleniz mi olmak gerekir.
Ne demek '' Konuşacaksanız parti kurun çıkın meydana'' Parti kurmadan, siyaset yapmadan hiç kimse konuşamayacak mı bu ülkede?
Elbette ne demek istediğinizi anlıyoruz. Aman darbeci demesinler yeter diye düşünüyorsunuz da yetmez. Genel başkanlık bu kadar ucuz olabilir, ama devlet adamlığı olamaz.
Hukuk devletlerinde kimin konuşup, kimin konuşmayacağını kanunlar belirler siz değil.
Ortada bir suç varsa adalet gereğini yapar. Yargısız infaz hukuksuz devletlerde olur.
Anayasa hak veriyorsa konuşurlar. Anayasal sınırı aşmışlarsa kanun gereğini yapar.
Her konuşan böyle suçlanıp gözaltına alınırsa, hele hele birde iş kazanılmış haklarına kadar götürüp, zevzeklikle suçlanırsa, artık bu ülkede kıyamette kopsa konuşacak kimseyi bulamazsınız.
Sadece sizin, üç beş siyasetçi eskisinin, papağan gibi her gün aynı şeyleri söylemesiyle demokrasi olmaz. Vadedeceğiniz ülke sadece iktidar ve sizin değil, ülkede yaşayan herkesin korkusuzca, özgürce konuşacağı bir Türkiye olmalıdır. Şimdiden, daha muhalefetteyken gösterdiğiniz yol, yol değildir.
İhtilaller, darbeler açık değil, kapalı toplumlarda olur.
Aydınları, sanatçıları, insanları konuşmayan ülkeler çürür.
HASAN GÖMLEKSİZ
9 / Nisan / 2021