Sen din adamı kılığına girmiş soytarısın
Adi soytarı; üstelik de akademisyen din adamı. Neymiş efendim "Diyelim ki; adamın işleri yoğun ve değişik şehirlere gidiyor ve her gittiği şehirde üç beş gün kalabiliyor. Dolayısıyla da; her şehirde evi ve imam nikahlı eşi olabilir, bunda bir sakınca yok" muş.
Kusuruma bakmayın içimden bu adama büyük bir hazla "Yavşak, o dediğin senin olsa olsa sex fantezilerin dir" demek geçiyor. Madem ki bu kadar fanteziyi göze alabiliyorsun; bir de karşı taraf, yani eşin adına fantezi kur, kendi nefsinde sorgula bakalım neler hissedeceksin.
Mesela ilk eşiniz diyebilir ki "Sen günlerce evden uzakta kalınca, güvenlik endişesi ile bir erkeğin korumasına ihtiyaç duyuyorum. Her şehir dışına çıktığında evimize bir erkek çağırıyorum ki; geri döndüğünde beni sağlıklı, sıhhatli bulasın diye" dese cevabın ne olabilir selef-i yobaz. Öyle ya; nasıl ki sen her gidip kaldığın şehirde ihtiyacına binaen istediğin kadar kadını koynuna almayı hak görüyorsan; neden karına, kızına, gelinine hak olmasın ki.
Hadsiz adam; günümüz cağında bulunduğumuz her yerde her türlü ihtiyacı karşılayan imkanlar mevcut artık. Belki İslam'ın ilk dönemlerinde sosyal ihtiyaçlara binaen bir süreliğine günün konjonktürü gereği iyileştirmeye matuf ama bu gün ihtiyaç olmaktan çıkmış İslami uygulamalar yapılmış olabilir. Ancak o günlerde zorunlu hallerden zuhur etmiş İslamı uygulamaları bugün getirip de şeytani düşünce, arzu ve şehvetlerinize örtü yapamazsınız. Sen her tuvalete gittiğinde hala g.tünü taşla mı temizliyorsun.
Sizin yapmanız gereken; o günler için akıl dini İslama göre yapılması veya yaşanması meşru görülmüş zorunlu uygulama ve sosyal vakıaların bugün için yine aynı akıl dini İslam'a göre meşru olamayacağını anlatmaktır.
Puşt herif, kızını kucağına alıp sevecek babanın niyetini sorgulama küstahlığına cür'et edeceksiniz ama şehir şehir gezen bir adamın her şehirde nikahlı bir "Kadın edinme" arzusundaki niyetini sorgulamayacaksınız öyle mi.
Bu adamlar akıl dini İslamın ruhuna bu kadar absürt düşen iddialar ve meşruluk yakıştırmaları ile toplum içinde yer alıp, konferanslar verdikçe IŞID gibi selefi yapılanmalar elbete kolayca zemin bulacaklardır. İnşallah bu adam da devletimizin yüksek makamında danışman falan çıkmaz.
Bu saçma sapan, ortalığa salınmış zihinsel yapıları besleyen ve onları cüretkar kılan; tek adam iradesinin ete kemiğe bürünmüş şekli olan cumhur ittifakıdır. Cumhuriyet değer ve kazanımları, İmam Maturidi öğretisi İslam anlayışını bu coğrafyada tekrar hakim kılmak için millet ittifakının öncülüğünü yaptığı "Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem"e dönme mücadelesine elden gelen ne katkı varsa yapmak durumundayız.
Bunun böyle olmaması için özellikle ayrıştırıcı iç çatışmayı göze alsalar dahi; bizler kısıtlı da olsa aynen son mahalli seçimlerde olduğu gibi demokrasimize ve oyumuza sahip çıkararak istediğimiz sonucu elde etmemiz, cumhuriyet değer ve kazanımlarını tekrar cari kılmamız mümkündür
Çocuklarımıza öğüdümüz olsun.
Sakın ha sakın, eğer istikbalimize dair çocuklarımıza ve torunlarımıza önemli bir öğüt vermek istiyorsak başucu öğüdümüz, milletin gaflet ve dalalete düşmesi ile ABD emperyalizminin fetö-AKP işbirliğini organize ederek 15 Temmuz ihanet kalkışmasını başımıza musallat ettiğini, böylece cumhuriyet değer ve kazanımlarına karşı önce değişim sonra dönüşüm operasyonunun yapıldığını söylemeyi unutmayalım.
Fetö'nün AKP ile işbirliği yaptı kesin diğer partilere sızdığı ise muhtemel dir.
Nedeni; AKP'nin fetö'nün siyasi ayağının ortaya çıkarılmasına mani olmasıdır.
Riyakarlar müptezeller
Sizi gidi riyakarlar sizi...
15 Temmuz gecesi parti binalarınıza Atatürk posterlerini asarsınız ama kıçınız rahata erince de kaldığınız yerden sövmeye devam edersiniz.
Şimdi kendimi hangi ortama hazırlanıyorum biliyor musunuz; aynen suçluluklarını örtmek için arsızca kendilerini değil de biz muhalifleri zorlama fetöcülükle itham ettikleri gibi millete yaşatacakları muhtemel kaosu def etmek için de kendilerinin ne kadar Atatürkçü olduklarını bizlerin de olmadığımızı anlatacaklardır. Arsızlık nelere kadir değil ki.
Demek oluyor ki; kendileri de inanıyor olmalı ki; devletin bekası için birliği ve bütünlüğü için Atatürk kuvvetli bir tutkaldır. İktidara gelmek için en kuvvetli argümanları türbandı ama o gece parti binalarına türbanı değil, Atatürk posterini astılar; riyakarca...
Atatürkçülük tamam da Kemalizm nedir
Atatürkçülüğü anladık da; Bu "Kemalizm" de nereden çıktı doğrusu merak ediyorum.
Rahmetli Atatürk, adına atfen böyle bir tanımlamayı istemiş olsaydı muhtemelen kaleme aldığı "Nutuk"un adını "Kemalizm" koyardı diye düşünüyorum.
Fark edebildiğim kadarıyla "Kominizim" veya "Sosyalizm" hayallerinin gerçekleşme ihtimali ortadan kalkınca aynı kişiler ille de bir "İzim"e olan ihtiyaçlarını kendilerinin icat ettikleri "Kemalizm" ile ikame etme yoluna gittiler.
Atatürk'ü tüm yünleriyle anlamak anlamında Kemalizm değil Atatürkçülük karşılıyor. Atatürk'ü Atatürk yapan; kaynağından ziyadesi ile beslendiği Türk milliyetçiliğidir. Kemalizm adına konuşanlara, yazanlara baktığımda böyle bir vurguya şahit olamıyorum.
SADAT (Uluslararası Savunma Şirketi)
Muhterem "Artık şehirlerimizin güvenliğini sadece kolluk güçleriyle sağlayacak değiliz" dedi.
Bu ifadeden anlamamız gereken nedir. Benim anladığım, güvenlik sorunlarınla ilgilenme özelleştirilip, özel güvenlik kurumlarına mı devredilecek. Böyle bir ihtimale en yakın olarak ilk akla gelen de mehdinin gelebileceği ortamın hazırlanması gerekliliğine vurgu yapan SADAT (Uluslararası Savunma Şirketi) ve onun başkanı Tanrıverdi dır.
Mehmet Soral
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.