Bu işte yanlışlık var. Öncelik Türk milliyetçiliği ve ülkücü hareket olması gerekirken bir anda eskiye dönüş oldu. Hani şikayet ettiğimiz eleştirdiğimiz noktalar var ya yeniden sahneleniyor gibi. Ölümüne şu aday ölümüne bu aday derken hareket bunun neresinde? Elbette herkesin gönlünde bir genel başkan adayı var. Herkes bir genel başkan adayı ile yola devam etmek istiyor. Doğal olan olması gereken bu. Lakin yeniden sloganlara hapsolmaya başlıyoruz. Bakın genel başkan adaylarının çevresine hep aynı yüzler hep aynı aktörler. Bunun adına değişim falan denemez. Bu sadece makamların el değiştirmesi anlamına gelir.
Kaldı ki kişilere endekslenen hareketin ne duruma geldiğini yakın zamanda yaşamadık mı?
Tekrar ifade edelim yanlış anlaşılmasın bir adayı desteklemek ayrı bir konu ölümüne demek çok ayrı bir konu. Daha ortada siyasi parti olarak görüntü yokken bu duruma geliyorsa bu hareket yarın ne olur düşünmek bile istemiyorum.
Herkes aklını başına alsın. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer demiş atalarımız. Biz ne yapıyoruz? Ağzımızın yanmasını bir kez daha istiyoruz.
Gelin olayı ülkücü hareket çerçevesinde Türk milliyetçiliği ölçülerinde tartışalım. Yoksa bize bir fayda getirmez bu slogan hastalığı.
Adayların çevresine bir bakın. Kimler var orada? Sakin bir şekilde değerlendirip ona göre karar verin. Hemen bir kişiyi kutsamayın ne olur? Bir kişiyi kahraman ilan etmeyin hemen.
Bunun adı Sayın Akşener Sayın Özdağ Sayın Ogan Sayın Aydın olmuş ne fark eder? Dördü bir araya gelir bir konsensüs sağlanır bir aday çıkar tamam. Aksi halde bir yerleri destekliyoruz derken o kişiye zarar vermeye doğru gidiliyor. Bugün gelinen nokta maalesef budur.
Yeni parti kurulsun mu diye başlayan istişareler boşa çıkıyor bir adayın etrafına dönüyor konuşmalar.
Kim parti kursun?
Kim genel başkan olsun?
Kim Türk milliyetçiliği fikrini iktidar alternatifi yapar?
Hatta bunu nasıl ve hangi kadrolarla başarır? Soruları unutuluyor varsa yoksa slogan üretiliyor.
Kısaca söyleyeyim bu anlayış ile bugünkü yönetim anlayışı arasında fark göremiyorum. Sanki yarın da bugün gibi süs eleştirme konuşma bir bildiği vardır hastalığı nüksedecek gibi.
Şunu asla unutmayınız Türk milliyetçiliği ve ülkücülük ne bir partiye ne de bir kişiye endekslenecek bir hareket değildir.Bu davayı gelin kişilere içi boş binalara endekslemeden hareket edelim. Keskın ifadelerden uzak duralım. Gün ola harman ola deyip bekleyin acele etmeyin ne olur?
Bu işte bir terslik var kısaca.Bugün istemediklerimizi kendimiz yapıyor gibiyiz. Niye hep aynı kişiler? Niye hep aynı yüzler?
Sahi hiç düşündünüz mü niye?
Niye birileri vaz geçilmez oluyor adaylar için?
Siz sevsenizde sevmesenizde o koltuğun sahibi şimdiden belli oluyor niye?
Siyaset akıl işidir sabır işidir mantık işidir. Doğru yerde doğru zamanda doğru adımlar atılarak bir sonuç alınır siyasette.
Öyle hamasete bol nutuklarla bu iş yürümez.
Bir kişiye veya bir gruba bağlı kalmak arzulanan sivil hareketi oluşturmaz ona göre.
Güzel günler gelecek diyorsak aceleci tavırlardan uzak olmalıyız. Sadece reflekslerimizle hareket etmeye çalışırsak bugünü bile çok ararız aman dikkat.
Gün birlik günü gün dayanışma günü en önemlisi gün ISTİŞARE günü.
Dua ile...