BİZ BUNLARI TANIYORUZ DA!
"Erzurum'da yaşlı bir teyze mahkemeye ifade vermeye gitmiş.. devletin kendisine atadığı ve birde karşı tarafın avukatı, mahkemede teyzeye sorar " teyze beni tanıdın mı?
Teyze; seni nasıl tanımam kızımın arkadaşıydın küçükken çok yalancıydın .. okulda kopya çekerdin komşuların tavuklarını çalardın , Avukat çok bozulur.
Bu defa karşı tarafın avukatı sorar " teyze yoksa benide mi tanıyorsun? Teyze" " seni de tanıyorum , anneni döver elinden parasını alırdın"
Bunları duyan hakim rahatsız olur ve avukatları yanına çağırır..
"Ulan eğer bu kadın beni de tanırsa ikinizi de tutuklarım"
Biz de kimin ne olduğunu çok iyi biliyoruz da. İşte o cümledeki "da" herşeyi bozuyor. Kimin ne olduğunu gençliğini geçmişini gelecegini yedi sülalesini çok çok iyi biliyoruz bilmesine de derdimizi anlatamıyoruz Marko Paşa'ya!
Hani bir söz var ya katran şeker olmaz diye hah tam öyle katranı şeker olacak diye kaynatıp duruyoruz. Biz de biliyoruz nafile olduğunu bütün çabaların. Biliyoruz bilmesine yine de " oy" deyip yutkunur eğeriz başımızı.
Beka nedir biliriz bilmesine de saplantılı bir aşk yaşadığımız için belki bizim bilmediklerimiz var deyip kandırırız yüreğimizi.
Bunlardan cacık olmayacak hıyarlar olduğunu biliriz bilmesine de yine de koşarız başka çare mi var diyerek.
Parsel parsel satılırken ülkenin toprakları biz vatan millet Adapazarı edebiyatı çok severiz. Bir de iki keklik örterse kaya başında değme keyfimize.
Sınırlarımız yol geçen hanı. Gelen geçiyor giden geçiyor.
Ekonomik durumumuz tam uçuş modunda. Havalandık pilotun kolu çekmesini hostesin kemerlerinizi bağlayın komutunu bekliyoruz. Uçacaksın uçacaksın derken uçtuk mu? Uçtuk.
Koydular mı? He ya hemi de iyi…
Bütün bunlar sürpriz mi? Elbette hayır. Erzurumlu teyze gibi hırsızı da biliyoruz ana babasına ihanet edeni de. Lakin " de" var işte.
Doğan Ay