Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış:
"Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!
Böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamalarını sağlayabileceklerine karar vermiş. İlk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş ve "Sayın yolcularımız, üzerinde bulunduğumuz alan Japonlar'ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!". Bunun üzerine bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar.
Hostes bu sefer İngilizlere yönelmiş. "Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz. Hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!" demiş. Tüm İngilizler hevesle atlamışlar.
Sıra Fransızlar'a gelmiş. "Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum. Rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkür ederim" demiş. Fransızlar "tabii, mersi!" diyerek sırayla atlamışlar.
Hostes, sıra Almanlara geldiğinde "Atlayın aşağı çabuk!" diye bağırmış. Alman kafile "Heil!" diyerek atlamış.
Sonunda sıra Türklere gelmiş. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: Siz var ya… Buradan hayatta atlayamazsınız."
Haliyle ülkücüler de bu asil milletin öz be öz evlatları olduklarına göre her harekete her söze inanmaları gayet doğal değil mi?
Türk milliyetçileri olarak ne çabuk geçmişi unutup günü kurtarma derdine düşüyoruz hiç düşündünüz mü?
Iki üç slogan bir Kürşad bir Alparslan yanına bir de vatan millet bayrak ekle dokunmayın gerisine. Yeter ki kürsüden haykırsın birileri. Yeter ki bozkurt yapsın eliyle…
Aslında yüreği güzel bizim kuşağın. Temizdir kalpleri. Delidirler… Ölüme kafa tutarlar gerekirse.
Sadece çabuk gaza gelirler Ina- nırlar sorgulamadan.
Bizim ülküdaşlarımız budur işte. Çabucacık inanırlar.
Pırıl pırıl Anadolu insanıdır büyük bölümü. Öyle alavere dalavere bilmezler. Siyasetin kirli oyunlarından anlamazlar. Siyaseten ayak oyunu bilmedikleri için sürekli dışardan seyrederler olayları. Ha arada bizimkilerden de çıkar ayak oyunu ustaları. Yalnız bunlar bizim ülkücüleri suya götürüp susuz getirirler...
Bir dakika düşünün hiç ummadığınız biri BOZKURT işareti yapıyor. Ne yapar bizim ülkücüler? Ülkücülük adına başlarlar mı onları da yola getirdik demeye… derler değil mi?
Işte bu ayak oyunlarını önceden hissetmek ülkücülük bilincini gerektirir.
"En büyük dava adamı ,yüreğine acılar yerleştiği halde ,davaya olan inancını kaybetmeden, çıktığı yolu terk etmeyendir..
Ölümlü bedenlerde ölümsüz bir davadır bizimkisi." diyebilenler belki bu ayak oyunlarından kurtulabilir.
Doğan Ay