Ancak açık seçik o zamanın bu işlerin başı olan şahıstan bunu duymak...
İsterseniz başlığa bakalım;
Eski YÖK Başkanı Özcan: FETÖ, ÖSYM’nin tüm sorularını çaldı
Bu açıklamanın 2011 yılı ile ilgili olduğunu söyleyenler de var daha öncesi ile ilgili olduğunu da, bu siyasetçi vatandaş bu açıklamayı şimdi yapıyor üstelik yeni bir sıfatı da var; Gelecek Partisi PİK Eğitim Politikaları Başkanı olarak!
Ha iyi o zaman gelecek seçimde sizin partinize oy verelim o zaman bu çocukların haklarını gasp ettirdiniz yetmedi,bir de Milli Eğitim Bakanı olursanız bu çocukların çocuklarının da hakkını gasp ettirin.
Bu memlekette en önemli makam sahiplerinin her konuda bu şikayet etme üslubu, tavrı bu ülkenin önde gelen problemlerindendir.
Kandırıldık, aldatıldık, yetkimiz sınırlıydı, dönemin ''konjonktürü'' gereği ses çıkaramadık.
Bunu diyenler de öyle yetkisi çok sınırlı, pozisyon olarak küçük görevleri olan memurlar değil, kurumların en tepesindeki insanlar.
Kardeşim başınız sıkışıp elinizdeki imkanlar yetmeyince, mecbur kalınca vesaire, bizim her daim izinde olmaktan onur duyduğumuz ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün adını kullanıyorsunuz ya,bahsettiğiniz Adam İdam edilme tehlikesi,tüm çevresinden dışlanma tehlikesi,ailesinin sahipsiz kalma tehlikesi,işkence tehlikesi ve aklınıza gelebilecek tüm tehlikeli ihtimalleri göze alarak bir mücadele başlattı.
Siz ne gibi bir sıkıntı içerisindesiniz?
Geldiğiniz en tepe makamlarda ''biz bir şey yapamayız ama'' tavırlarında gezerseniz, kurumun odacısı mı kalksın isyan etsin, yanlışlar hakkında soruşturma vb. işlemleri başlatsın?
Varsayalım bu olay dedikleri gibi 2011'de oldu ve birçok senenin giriş soruları çalındı.
Bu olaydan dolayı etkilenen milyonlarca insanın yüzde kaçı istedikleri bölüme değil, girebilecekleri bölüme girmek zorunda kaldı.Bu sebeple hangileri şuan sadece evininin geçimini minimum düzeyde ve tüm lükslerden arınmış olarak kazanmak için sevmediği işleri yapıyor.Hangileri mutsuz,umutsuz bir yol içinde ve ''sadece yaşamak için yaşıyorlar''.
Geri dönüşü var mı bu meselelerin?
Bu sadece bir mesele,hayatlara karıştınız, o da yetmedi eleştiri yapmak suçtur fikrini zihinlere yerleştirerek halkı ses çıkarmaya korkutur oldunuz.Toplumdaki herkese sürekli ayrıştırıcı propaganda yaptınız.
Yahu doktora giden adam hakkım yenilir mi diye gariban doktoru döver oldu, doktor başıma bir iş gelir mi diye hastaya karşı mesafeli davrandı.
İki kişi bir yerde karşılaştı mı sohbet etmeden önce birbirlerini tartıyorlar hangi siyasi görüşten başımıza bir iş almayalım diye!
Barolar Ankara'da sıkıntı çekti bin tane laf ettiniz, ertesi gün yürüyüş konusunda uzlaşma sağladınız.
Peki dün Baro Başkanları'na ettiğiniz hakaretlerle kutuplaşan kitlelerin sonraki durumları ne olacak.
Sürekli hataları üstüne yıkacağınız bir adam arama meselesi, Kamer Genç var rahmetli isterseniz ona atalım tüm sıkıntılı durumları.
18 senedir ülkeyi bilfiil rahmetli Kamer Genç yönetti çünkü, bu sebeple onu suçlamamız lazım.Rahmetli Kamer Genç yerleştirdi tarikatçıları kritik noktalara,hatta Öcalan'ın mektubunu Rahmetli Kamer Genç'in ajansı yayınladı...
Ülkenin durumu ülkesine karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden her vatandaş için hüzün yaratıyor...
Bir de dalga geçer gibi ülkede devamlı bir suçlu devamlı bir vatan haini aranmakta.Zaten bir kesime göre mevcut hükümete oy vermiyorsan vatan haini olmamanın imkanı yok.
Eski akımlar,kıyafetler bazen moda olur ya ''Retro''dedikleri mesele hani.
Siyasal İslam ekseninde dolanan siyasetçilerin ve onların yardakçılarının Retro akımı da ''VATAN HAİNİ'' damgası.
Öyle mi düşünüyorsun tak ''VATAN HAİNİ'', öyle mi yazı yazdın yapıştır ''VATAN HAİNİ'', senin bu oturuşunda bir vatan hainliği var sanki düşüncesine kadar uzanacak iş.
Zaten gazetelerin, tvlerin büyük çoğunluğunun tarafsızlık anlayışı diplerde tarafsız davranmak isteyenler ya ailelerini düşünmekten kısık sesliler, ya sesini yükselttiklerinde başları eziliyor.
Muhalif gazeteler desek onlar da ikiye ayrılıyor bir kısmı hükümet yanlış yaptıkça muhalif fakat muhaliflik yapılacak terör gibi konularda ya da kendi camialarından biri çok büyük bir yanlış yaptığında vesaire seslerini çıkarmıyorlar.
Kalıyor geriye sınırlı sayıda kişiden oluşan yazıp,çizen,görüntüleyen paylaşan insan, mecra.
Ülke de toptan bir ''AMAN AĞZIMIZIN TADI KAÇMASIN'' ekolü gelişmiş durumda.Bir dilinizle ağzınızın içini yoklayın bakalım ağzınızda kaçacak tad kalmış mı?
Oysa ben,biz,bizim gibi düşünenler ülkenin ''temel kuruluş maddeleri'' muhafaza edilsin,çağdaş bir Türkiye için mücadele edilsin isteğini dile getirip duruyoruz.Ülkenin temel prensipleri ile ilgili isteğimizin özü bu, bu kadar.
Bu ülkenin ANAYASASI'nın ilk üç maddesi çok açık ve net;
- Yönetim biçimi
- Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. - Cumhuriyetin Nitelikleri
- Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir. - Devletin bütünlüğü, Resmî Dili, Bayrağı, Millî marşı ve Başkenti
- Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.
ve garantör 4.madde - Değiştirilemeyecek Hükümler
- Madde 4: Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Bu bu devletin temeli bu anlayıştır.
Ne yaparsan yap birşeyin özünü bozarsan çürümeye davetiye çıkartırsın.
Biz aklı başındalığını zar zor yitirmeyen insanlar olarak her zaman şunu söyledik ;
Temel üç madde ekseninde kalındığı sürece problem çıkmayacaktır.
Yandan girdiniz,üstten girdiniz,alttan girdiniz bir şekilde bu üç maddeyi de tahrip ettiniz.
Siz hala utanmadan neyin başında kalmak, neyi yönetmek için yırtınıyorsunuz?
Mevcut hükümet gitsin yerine onun güncelleme dosyaları tamamlanmış versiyonları mı gelsin?
Böyle giderse o da olur.Hatta bu kavga nereye kadar diyerek kavganın durmamasının asıl sebepleri olanlar yine bir araya gelir olan bu millete olur.
Yeter artık kardeşim!
İnsanlar bunaldı...
Sizlerin öyle dava arkadaşlarınız da var ki maşallah hükümet yarın artık Musevi bir toplum olacağız dese yana yakıla Haham arayacaklar...
Belki bazı genç kardeşlerimiz konuya yeni kurulan bir partinin üyesiyle başlayıp, konuyu hükümete getirmemi tam olarak anlayamamış olabilir.Kısa bir tarifle iktidar olan siyasi anlayışın da ondan ayrılan parçaların da girişimlerinin doğrudan veya dolaylı olarak Siyasal İslam ile bağı vardır.
Siyasal İslam'da bu ülkedeki en büyük sarsılmaların iki temel sebebinden biridir diğeri ise Radikal Sol -Ayrılıkçı,Demokrasi karşıtı Silahlı Sol olarak adlandırabileceğimiz Terör Örgütleri'dir.
Literatürde Yasa dışı Silahlı Sol Terör Örgütleri olarak geçerler.
Bu konulardan ve bu konuların antidotlarından bahsettiğim aşağıda bağlantısını verdiğim dört yazımı da okumanızı isterim.
Atatürk'ün yolunda huzurla yürüyeceğimiz günlere ulaşmak dileğiyle.
Saygılarımla
Emrah Birgül
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.