18 Mart'ta Türk ordusu yakasına büyük bir şeref madalyası taktı. 15 Temmuz'da ise Türk ordusunun şerefi zedelendi. İki olay arasında o kadar büyük bir uçurum var ki aynı cümlede bile yer alması mümkün değil…
Tarih bilgisi herkesin malumu olan ve zaman zaman tarihi konularda konuşan Cumhurbaşkanı, yine çok tartışılacak bir konuşmaya imza attı... "Diyanet İşleri Başkanlığı Doğu ve Güneydoğu Öğrencileri Yaz Etkinliği Kapanış" programında konuşan Sayın Cumhurbaşkanı, 18 Mart Çanakkale zaferimizle 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünü kıyaslayarak "18 Mart 1915'i yaşamadınız okuyorsunuz ama 15 Temmuz'u yaşadık dolayısıyla bu bizim için çok daha anlamlı" dedi.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerini duyduğumda şaşırdım desem yalan olur. Geçmişte tarihi konulardaki açıklamalarını bildiğim için şaşırmadım. Ancak tarih konusunda duyarlı olan biri olarak Çanakkale zaferimizin bir darbe teşebbüsüyle kıyaslanmasına üzüldüm.
Sayın Cumhurbaşkanı siz de çok iyi bilirsiniz ki milletleri millet yapan tarihleridir ve her millet tarihi zaferleriyle övünür. Türk milletinin tarihi de zaferler konusunda birçok milletin tarihinden zengindir. Çanakkale zaferimiz de tarihimizin en şanlı zaferlerinden biridir. Tıpkı Sakarya, Dumlupınar, Mohaç, İstanbul'un fethi gibi…
Bir insanın ömrünün ortalama 70-80 yıl olduğunu düşünürsek binlerce yıllık Türk tarihini yaşayarak görmemiz mümkün değildir. Göremediğimiz, yaşamadığımız için tarihtir zaten. Tarih, geçmişte yaşanan olayları gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu yüzden tarihte geçen bir zaferi yaşamamış olmamız onun tarihi değerini küçültmez.
Bu mantığa göre İstanbul'un fethi de 15 Temmuz kadar anlamlı olamaz. Çünkü İstanbul'un fethini de yaşamadınız. Sadece İstanbul'un fethi değil bu mantığa göre tarihimizdeki hiçbir olay 15 Temmuz kadar anlamlı olamaz. Çünkü hiçbirini yaşamadık. Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? Elbette kabul edilemez
İkincisi ve daha önemlisi Çanakkale zaferi, aziz Türk milletinin vatanını işgal etmek isteyen düşmanlara karşı kutlu mücadelesidir. Türk milleti Çanakkale'de vatanını, bayrağını, dinini, namusunu çiğnemek isteyenlere "Çanakkale geçilmez" diyerek tokadını çarpmıştır.
15 Temmuz darbe girişimi ise devleti yıkmaya çalışan bir örgütün yıllarca süren ihmaller, sizin deyiminizle "hükümetin kandırılması" sonucunda devlete sızdığı için yaşanmıştır. Zamanında yine sizin deyiminizle "ne istediyse verdiğiniz" kişiler verdiklerinizin karşılığında devleti yıkmaya teşebbüs etmişlerdir.
Kısacası Çanakkale zaferi, Türk milletinin emperyalizme karşı kazandığı büyük bir zaferdir. 15 Temmuz ise hükümetlerin ihmalleri sonucunda yaşanmış bir isyan girişimidir. 18 Mart kader, 15 Temmuz ise "kandırılmadır". Eğer "kandırılmamış" olsaydınız, zamanında ne istedilerse vermek yerine önlem almış olsaydınız FETÖ denilen terör örgütü 15 Temmuz gibi vahim bir olay yaşanmadan temizlenirdi ama olmadı.
15 Temmuz ve 18 Mart arasındaki diğer önemli fark, 18 Mart'ta savaştıklarımız İngiliz, Fransız, İtalyan, Anzak ordularıydı. 15 Temmuz darbe girişiminde ise her ne kadar hain olsalar bile karşımızdakiler Türk ordusunun mensuplarıydı.
18 Mart'ta Türk ordusu yakasına büyük bir şeref madalyası taktı. 15 Temmuz'da ise Türk ordusunun şerefi zedelendi. İki olay arasında o kadar büyük bir uçurum var ki aynı cümlede bile yer alması mümkün değil… Biri bembeyaz bir zafer, diğeri ise bir darbe teşebbüsü… Kara bir leke…
Türk milletinin darbeye izin vermemiş olması 15 Temmuz'un bir darbe girişimi olduğu gerçeğini değiştirmez. Milletin darbeye karşı direnmesi takdir edilecek bir direniş örneğidir ama 15 Temmuz tarihe "Türk ordusuna sızan hainlerin isyanı" diye kara bir leke olarak geçecektir.
Tarihte bir olayın destan olarak adlandırılması için düşman ordusuna karşı zafer kazanılması gerekir. Çanakkale zaferi bir destandır. Çünkü karşımızda İngiliz, Fransız, Anzak orduları vardı. 15 Temmuz bir destan değildir. Çünkü karşımızda Türk ordusuna sızan hainler vardı.
Ordumuza sızan hainlerin devletimizi yıkmasına izin vermedik diye destan yazmış sayılmayız. 15 Temmuz'u 18 Mart benzeri bir destanmış gibi kutsamak yerine şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz, çuvaldızı kendimize batırmamız gerekir.
Türk ordusuna nasıl bu kadar hain sızmış diye sorgulamamız gerekir. Bu sorgulama yapılıp 15 Temmuzdan ders çıkarılmadan FETÖ darbe girişiminden hayırlı bir sonuç çıkmaz.
15 Temmuz'u yaşadığınız için bir kenara koyuyorum. "Yaşamadım, sadece kitaplardan okudum" dediğiniz Çanakkale savaşında neler yaşandı biliyor musunuz?
Çanakkale savaşında analar evlatlarının saçına kına yakarak cepheye yolladı. 15-16 yaşında onbinlerce kınalı kuzu vatan için şehit oldu.
Çanakkale savaşında 253 bin vatan evladımız vatan, millet, din, namus için şehit oldu.
Çanakkale savaşında kahraman askerlerimiz yiyecek ekmek, içecek çorba bulamadan vatan için savaştı. Yağsız un çorbası içtiler. Gün geldi çorbayı bile bulamadılar sadece hoşaf içtiler. Karınları açtı ama vatan için çarpan mangal gibi yürekleri vardı.
Çanakkale savaşında kahraman askerlerimiz iki dakika sonra şehit olacağını bildiği halde ölüme abdest alıp namaz kılarak gittiler. Çanakkale ölüme düğüne gider gibi koşan bir milletin imanının zaferidir.
Çanakkale savaşında Türk milleti Cehennem ateşinin içinden geçti Sayın Cumhurbaşkanı!..
Metrekareye 9.000 merminin düştüğü bir zaferdir Çanakkale, yakıcı sıcağın altında barut kokularının, kulakları sağır eden top seslerinin arasında bir milletin dik duruşunun adıdır.
Çanakkale savaşında binlerce askerimiz yaz sıcağında sinek, pislik yüzünden bulaşıcı hastalıklarla şehit oldu. Biz Çanakkale'de sadece düşmanla savaşmadık, yoklukla, bulaşıcı hastalıklarla savaştık.
Çanakkale savaşı 273 kiloluk top mermisini "Ya Allah" diyerek kaldıran Seyit Onbaşı'nın imanıdır. Düşmana korkusuzca saldıran Ezineli Yahya'nın cesaretidir. Askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" diyen Mustafa Kemal'in iradesi ve dik duruşudur.
Çanakkale savaşında yüce Tanrı Türk milletine Mustafa Kemal'i armağan etti. Arıburnu'nda, Conkbayırı'nda, Anafartalar'da düşmanın karşısında Mustafa Kemal ve askerleri vardı.
Çanakkale'de düşmana geçit vermeyen Mustafa Kemal daha sonra kurtuluş savaşında düşmanı bir kez daha vatandan kovmuş ve şu an sizin Cumhurbaşkanı koltuğunda oturduğunuz Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuştur. Sadece bu bile Çanakkale zaferini hiçbir şeyle kıyaslamamaya yeter
Eğer yukarıda yazdıklarım yetmediyse Gelibolu şehitliğini gezin. Oradaki manevi havayı bugün bile derinden yaşamak mümkün. Şahsen ben yaşadım. Şehit askerlerin mezarlarında yaşlarını okuyunca gözlerim doldu. Çoğu 15-16 yaşındaydı.
Şehit askerlerimizin memleketlerini okudum. Doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden, hatta bugün sınırlarımız içinde olmayan topraklardan gelenler vardı. Çanakkale ruhu dedikleri işte budur.
Mecidiye tabyasındaki topları gördüm. Seyit Onbaşı'nın 273 kiloluk mermiyi yerleştirdiği topun yanında durup denize baktım ve gözlerimi kapatıp o günü hayal ettim. Boğazda düşmanın gemileri vatanımıza göz dikmiş geçmeye çalışırken Koca Seyit'in nasıl bir iman gücüyle 273 kiloluk mermiyi kaldırdığını hissetmeye çalıştım. Kim bilir nasıl acı çekmiştir. Kemiklerinden nasıl çatır çatır sesler gelmiştir.
Kocaçimentepeyi gördüm. Tam orada Mustafa Kemal askerlerine "Düşmandan kaçılmaz merminiz yoksa süngünüz var" demişti.
57. Alay şehitliğini gezdim. Kurban bayramında şehit olan Alay komutanı Hüseyin Avni beyin mezar taşının başında Fatiha okudum. O 57. Alay ki tüm askerleri şehit olduğu için sancağı ele geçirilmemiş şanlı bir alaydır.
Alçıtepe'deki müzede havada çarpışan mermileri gördüm. Bacağı kangren olduğu için ayağı kesilen bir askerin bacağı kesilirken fazla bağırmasın diye ağzına verilen ağaç dalında kalan dişlerini gördüm. Kim bilir acıdan ağaç dalını nasıl ısırdı ki dişleri dala saplandı
Ben Çanakkale'yi canlı canlı yaşamasam da şehitliği gezerken ruhen yaşadım. Eğer siz de Çanakkale'yi yaşamak istiyorsanız Gelibolu şehitliğini gezmenizi tavsiye ederim.
Son olarak bir şaşkınlığımı dile getirmek istiyorum.
Çanakkale zaferi muhafazakâr kesim için çok kutlu bir zaferdir. Laik, solcu kesimden daha çok değer verirler. Çanakkale savaşından bahsedilince muhafazakâr kesimde dinden, imandan sıkça bahsedilir. Hatta evliyaların savaştığı gibi hayal ürünü hikâyeler anlatılır.
Muhafazakâr insanların bu kadar değer verdiği bir savaşı 15 Temmuz ile kıyaslayıp "15 Temmuz bizim için daha değerlidir" demeniz gerçekten insanı şaşırtıyor. Üstelik 2 yıl önce Çanakkale savaşının 100. Yıldönümünde çekilen reklam filminde oynadığınız halde böyle bir açıklamanın mantıklı bir izahı olamaz.
Sözün özü 18 Mart'ı siz yaşamamış olabilirsiniz ama atalarımız 18 Mart'ı çok büyük acılar çekerek, fedakârlıklar yaparak yaşamıştır ve Çanakkale zaferini 15 Temmuz ya da başka bir olayla kıyaslamak şehitlerimizin kemiklerini sızlatır. Mehmet Akif'in "Bedir'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi" dediği Çanakkale zaferimiz, topu topu 15 saat süren bir darbe girişimiyle aynı cümlede bile yer alamaz.