Kendisine dev aynasından bakıp, "Güliver Cüceler Ülkesi'nde" gibi davrananlar zübükler bulunduğunuz yer değil siz cücelersiniz. Adamlar kendilerini cüceler ülkesinde dev sanıyor. Peki onlara bu fırsatı verenler neyin peşinde?
Biri gelir, o masal kitabı alınır ve sayfaları çevrilir boyunuzun ölçüsünü o gün alırsınız.
Oysa devler ülkesindesiniz baktığınız aynayı değiştirin gerçeği görün.
Kendisini erişilmez zanneden cüceler bugün hayatımızın her alanında her aninda…
Bulunmaz Hint kumaşı değilsiniz çekip gidin hayatımızdan yeter artık. Nereye baksam siz nereye dönsem yine siz. Biraz uzak durun nefes almak istiyorum. Her taşın altından çıkıyorsunuz. Yemediğiniz hurma kalmadı bir de pişkin pişkin meydana çıkıyorsunuz.
Utanmasanız bu dünyayı bıraktık öteki alemde de karşımıza çıkıp sütten çıkmış ak kaşık olacaksınız.
"Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı " diyeceğim ama nur da yağmıyor bit pazarı da değil ama yine yeniden eskiler başımızdan eksik olmuyor hamdolsun!
Efendim bu adamlarda ne keramet var bilen varsa buyursun anlatsın ki biz de mahrum olmayalım.
Yaz günlerinin birinde Hoca 'ya hanımının kardeşi dört çocuğu ile misafir olur . Aradan üç dört gün geçse de misafir gitmekten hiç bahsetmez. Bu arada yaramaz çocuklar,Hoca'nın havlusunun altını üstüne getirdiler. Gülleri yolarlar, camları kırarlar, her tarafı talan ederler. Misafir çocuklardan biri uzun sopa alıp üzümleri, elmaları çırpıştırırken, Hoca'nın oğlu onun elindeki sopayı alır. Çocuğun annesi hemen ortaya çıkıp: '- Benim çocuklarım, çok erken büyümüşler, bırakın oynasın. Üzümler, elmalar ise her yıl olur," der.
Hoca misafir çocuğa gık diyemeyip, gece vakti sofaya çıkar. Onun of çekip oturduğunu gören bir tanıdığı hâlini sorar: - Hoş, hoca pek çok sinirli görünüyorsun. - E, birader, hanımımın kardeşi geldi, dört tane yaramaz şımarık çocuğu var. Tepemden girip beyimden çıkmakta. Sabahleyin hanımınız kahvaltıyı bizde etse de, misafiri insafa getirse gitse der. Sabahleyin komşunun hanımı kahvaltıya gelir, lafı dolandırıp Hoca'nın arzusunu ortaya koydu. - Şimdi birbirimizin yüzüne doymadık, der misafir. Sohbete kulak vermekte olan Hoca, birden konuşmaya atlar : -Bu dünyada bir birbirimizin yüzüne doyacak olsak, kıyamette yüz yüze görüşmezmişiz." der.
Ne bileyim yahu bir gidin uzakta oynayın belki - Allah korusun- öteki dünyada birbirimizin yüzüne bakmaya yüzümüz olsun.
Haydi siyasetin hasarları bir defa iyilik yapın da hayatımızdan çıkın…
Doğan Ay