By Mehmet Soral on Perşembe, 03 Ekim 2024
Category: Siyaset

DEM'lenen DEM'lenene

DEM'lenen DEM'lenene.... 

Devlet Bahçeli'ye meclis açılış resepsiyonunda DEM'lilerle tokalaşması sorulduğunda "yeni bir döneme giriyoruz" dedi. Devlet Bahçeli'nin DEM'lilerle demlenip akabinde "yeni bir anayasa" vurgusu yapmasını bizatihi kendisinin sistem değişikliğine kadar giden ve gerçekleşen sürecin öncüsü olması nedeniyle bugün de bir başka planı tetikliyor olması ihtimalinden korkuyorum. Unutmayalım; Türkiye'de önemli kırılmaların önünü Devlet Bahçeli açmıştır. MHP'nin hazırladığı 100 maddelik yeni anayasa çalışmasında ilk dört madde kaldırılıp mahiyetleri değiştirilmeden tek maddede toplanıyormuş. Burada 4 maddenin muhtevasının korunmasının öneminden ziyade anayasanın değiştirilmez maddelerinin değiştirilebileceğinin öncülüğünün yine Devlet Bahçeli'nin inisiyatifi ile sinsice yapılmış veya yaptırılmış olmasıdır. BOP projesinin Türkiye ayağının pratikte uygulaması Devlet Bahçeli'nin start vermesi ile başlamıştır. Nasıl mı; 57 hükümet (DSP+ANAP+MHP) zamanında yaşanan ekonomik kriz sırasında ekonominin başına ABD'den ithal Kemal Derviş gelmişti. Devlet Bahçeli bu isme karşı çıkmıştı(güya). Karşı çıkmasının karşılığının hükümetten ayrılmak olması gerekirken ne yaptı, erken seçim tarihi verdi. Seçim gerçekleşti, MHP dahil, CHP hariç diğer tüm partiler baraj altında kaldılar. MHP özellikle hükümetten ayrılarak doğal süreçle seçime gidilmiş olsaydı MHP baraj altında kalmayacaktı, kalsın ve BOP dahilinde kurulan AKP'nin tek başına iktidara gelmesinin önünün açılsın isteniyordu. AKP ve MHP ortaklığı ile bugün geldiğimiz nokta o günlerde ne yapılmak istendiğini doğrulamış olmuyor mu. O nedenle Erdoğan'nın ne yapmak istediğinden ziyade Devlet Bahçeli'nin ne yapmak istediğini önemseyip ona odaklanmak lazım.
Bugün Meclis açılmadan önce Devlet Bahçeli Özgür Özel'e ''çukur'' diyor, kendisini ve CHP'yi ağır hakaretlerle tehdit ediyor...Sonra ne mi oluyor...meclis toplanıyor aman Allah'ım o nedir öyle; Devlet Bahçeli ve Özgür Özel kıskançlık yaratacak derecede, tebessüm ve gülücükler eşliğinde ellerini avuçlayıp karşılıklı masaj yapıyorlar. Devlet Bahçeli ''Sizi üzmedim değil mi, siyasetin gereği zaman zaman bunlar olağan şeyler'' mealinde Özgür Özel'in gönlünü alıyor, o da ''Olur böyle şeyler efendim'' diyerek düşürüldüğü ''Çukur''dan çıkıyor. Siyaset ne kadar iğrenç uğraşı, meşgale haline geldi değil mi; ikiyüzlülük, riyakarlık sel oldu meclisi bastı, aldı bir yerlere sürüklüyor ama içinde boğulan sonuçta Türk milleti oluyor. Bir önceki paylaşımımda ifade etmiştim; Özgür Özel, Cumhur ittifakının üzerinde yarattığı "aman bunların hışmına uğrayarak üzerimize gelmelerine neden olacak hataları yapmamaya dikkat edeyim" tehdit algısı altında ürkeklik ve korkaklığı siyasi sakarlığa neden oluyor, hata üstüne hata yapıyor. CHP genel başkanı olmadan önceki özgüveni yerle yeksan olmuş. Milletime seslenmek istiyorum; kesinlikle siyasi saiklerle birbirimizi üzmeyelim, kırmayalım; karşılıklı hakkımız geçerse iğrenç siyasetin bu kahramanları ahirette Allah'ın hakkımızdaki hükmüne hiç bir katkısı olmayacaktır. Siyasetçiye sahip çıkmak yerine onurumuza sahip çıkalım o bize yeter. Bu vesile ile siyaset adına kalbini kırdığım her kim olduysa hepsinden özür dilerim.

Rahmetli Narin'in katledilişi ve sonrası

Narin'in küçük yaşında vahşice katledilmesi karşısında, Türk milletinin, her türlü aidiyetini sorgulamadan tek tek benzer duyguları yaşayarak aynı acıda birleşerek hep beraber vah vah dedik gözyaşı döktük. Bu ortak duyguda/acıda buluşmamızı ne dinimiz, ne aidiyetimiz ne de kahrolası "siyasi mensubiyetimiz" sağlamıştır; "önce insan olmamız" sağlamıştır.

Onüç yaşımdan beridir siyasete karşı ilgi ve alakam nedeniyle bir çok siyasi serüvenler yaşadım, geldiğim nokta itibariyle sonuçta birilerinin yanında birilerinin karşısında oldum; yanında olduklarımın ihaneti ile karşısında olduklarımın da takdiri ile karşılaştım. Böyle bir çelişkiye muhatap olmamın sorumlusu kendimden çok Türk milletinin siyasi sosyolojisinin oluşmasında niteliksiz, kaypak, ruhsal sorunları olan sözde liderlerdir. Umarım rahmetli Narin'in bu dünyadan talihsizce göç etmesi; Türk milletinin her ferdini iki farklı kin ve öfke grubunda konsolide etmiş olan siyasi liderler ve siyaset kurumunun neden oldukları pis bataklıktan çekip çıkararak "önce insan olmak"da bir araya getirir. Narin'in acısı milli yasa dönüşmesi bize bunu göstermiştir. Hiç bir zaman siyasi taraf olmak adına oyumuz olmasın, her zaman stratejik oyumuz olsun. Çünkü siyasi parti ve liderleri ülkeyi değil sahip olduğumuz oyumuzu yönetmeye kalkışıyorlar; siyasi partiler çıkar ve menfaat şebekesine/çetesine dönüşerek bu da milli birlik ve bütünlüğümüzü katleden ana unsur oluyor, stratejik oyumuzun gücü bu tür oyunları bozuyor.
Milletin birliği vatanın bütünlüğünden sorumlu en sorumlu kişi Narin evladımızın başına gelen malum olaydan dolayı vakayı; hiç kimse tarafından etnik kimliği, dolaysıyla da ayrımcılığı çağıştıran cümleler kullanılmadığı halde sadece feodal yapıyı eleştirenlerin iyi niyetlerini siyasi emellerine malzeme yaparak resmen suiistimal etti; "Türk milleti" tanımının birleşenlerinden Kürt kardeşlerimizin yirmi günlük süreçte birileri tarafından suçlandıkları şeklinde olmayan bir şeyi olmuş gibi, söylenmemiş bir sözü söylenmiş gibi gösterme çabası içine girdi. Bu tamamen ve tamamen düşülen yerden kalkarken fırsat bu fırsat deyip "bir avuç toprak alıp menfaat sağlamak" gibi malum olay üzerinden siyasi rant temin etme çabasıdır. Böyle bir sorumsuzluğu kabul etmek mümkün değil. Bu tür cümleleri sıradan sade vatandaşlardan kim kullansa "Ayrımcılık yapıp iç barışı bozmak"tan hakkında dava açılırdı.

Allah'tan korkmak mı gerek sevmek mi...?
Biz Allah'tan korkmuyoruz çünkü O bizi seviyor biz de O'nu seviyoruz. Niçin korkalım; her şeye kadir olan Allah zafiyet içinde midir ki; bizden isteyip de temin edemeyen bir aciz, vermeyince de zalim olsun. Cinsiniz cibilliyetiniz, soyunuz sopunuzla potansiyel günahkar olmalısınız ki; çocuklara ilk öğretilmesi gerekenin Allah'tan korkmak olmalıdır diyorsunuz. Niçin Allah'ı sevmek değil de korkmak. Haklısınız; şahidim ki; alayınız günahkarsınız yine şahidim ki; alayınız Allah'tan korkmayan bir araya toplanmış münafıklarsınız. Ulan siz demediniz mi "Günah işlemek bizim özgürlüğümüzdür"
Leave Comments