Eskiden "bina" diye bir ders varmış, dil bilgisi gibi bir ders, daha çok fiillerle ilgiliymiş, zor bir ders...
Çocuklar bu dersten çok zorlanır, çok zor sınıf geçerlermiş...
Çocuğun biri her yıl "bina"dan ikmale, bütünlemeye kalırmış...
Babası zavallı cahil bir adam, bu işlerden pek anlamıyor...
Bir gün kahvede sormuşlar:
"Senin oğlundan ne haber?"
Adamcağız başını sallamış:
"Bizim oğlan bina okur, döner döner yine okur!"
Bizim demokrasi maceramız da böyle işte. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, aynı sakızı çiğniyoruz aynı kafaları dövüştürüyoruz galiba.
Demokrasi diye diye geldiğimiz son durak bu.
Amblemler değişiyor parti isimleri değişiyor sözüm ona tüzükler yeniden yazılıyor... Vallahi herşey değişiyor (gibi) değişmeyen tek şey çöplükteki horozlar. Her yerde her an hazır ve nazır mübarekler.
Şöyle bir bakın değişen kim var?
Her köşe başında eskimiş bit pazarı mamulü eski siyasetçi. Her şey eskiyor bunlar bir türlü eskimiyor.
Biz bu demokrasini işini elimize yüzümüze bulaştırdık yine. Olmuyor bir türlü. Siyasetin feodal yapısı bir türlü kırılmıyor. Bu anlayış ile de feodal siyasi güç zor yıkılır. Sivilleşemeyen bir yapı varoş siyasetini de beraberinde getiriyor. Bu yapıyı kırmak için yola çıkanlar ise daha yolun başında bu yapının esiri olmaktan kurtulamıyor ne hikmetse?
Bizim demokrasi sevdamızda çöplük aynı çöplük olunca horozlar da değişmiyor sizin anlayacağınız.
Biz sadece çöplüğü biraz temizleme ile uğraşırken bir de bakmışız ki siyasetin eski horozları baş köşede ötmeye başlamış. İşte bizim demokrasi yolculuğumuz bu.
Eskisi de aynı teranede yenisi de. Değişen sadece partinin logosu ismi adresi. Zihniyet devrimi yok bu anlayışta. Eski yol arkadaşlarının eski siyaset baronlarının olduğu yerde nasıl zihniyet devrimi yapılır ki?
Oysa bizim acilen zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Hem de hiç vakit kaybetmeden.
Siyaset bir kültür anlayışı ise bu anlayış yerleşmeli siyasi kurumlara.
Yok öyle cilâlı taş devri anlayışı ile başarı yakalamak artık.
Demokrasi için vaz geçmemiz lazım gelen o kadar çok eskimiş alışkanlıklarımız var ki onları unutmadan Türkiye bu demokrasi sevdasına ulaşamaz.
Ya her söyleneni kabul ederek biat kültürü oluşturur her şeyi alkışlayan bir anlayış ile demokrasi maceramıza son noktayı koyacağız ya da gerçek anlamda sivilleşen bir anlayış ile yeniden merhaba demokrasi diyeceğiz.
Başka yolu yok bunun.
Doğan Ay