''Dört benzemezin zoraki nikahı...''
Bekir Bozdağ
İyi Parti, CHP, SHP ve DP'nin ittifakı üzerine.
'Beş parmağın beşi bir mi?' diye sormuş atalarımız.
Bu soru ile ifade edilmek istenen, kökleri bir olanların bile birbirlerinden farklı olduklarını, birbirlerinin kopyaları olmadıklarını vurgulamaktır.
Çünkü Yaradan öyle yaratmış insanı. Hatta insanı değil tüm tabiatı.
Kainatta birbirinin eşiti olan canlı bulmak imkansızdır. Bunun en bilinen örnekleri her insanın parmak izinin, göz bebek izinin farklı olmasıdır. Yine aynı eşit lekeli deriye sahip, zebra, zürafa ve kaplan vesaire bulmak imkansızdır.
Buna rağmen nerede, ne zaman hangi toplumda ortaya çıkarsa çıksın, faşist ve dikta rejimin özelliğidir 'tek tip' insanlardan oluşan toplum yaratmak.
Dikta yönetimi insanların düşünmesini, farklı zevklere sahip olmasını istemez. Kitaplar yasaklanır, müzik türleri yasaklanır ve baskıya boyun eğen insanların bir çok zaman kendiliğinden belli tarz kıyafet giyindiği görünür. Bu rejime karşı olunmadığının ve yönetim ile aynı çizgide olunduğunun göstergesidir.
Örneğin Hitlerin diktası meşrulaşmadan, henüz daha Weimar Cumhuriyeti döneminde hiç bir devlet yetkileri olmamalarına rağmen Hitler'in partisinin üyeleri kendilerine kahverengi gömlek, üniforma diktirmişler ve aslında sadece devletin kolluk kuvvetlerinin sahip olduğu yetkilere sahipmiş gibi zorbalık yapmışlardır.
Bu 'kahverengi gömlekliler' Hitler resmen gücü eline aldıktan sonra, yani 'Drittes Reich'da, askeri kimlik kazanarak Hitler'in meşhur 'Srurmabteilung'u, yani SA'yı oluşturmuşlardır.
Tarih boyunca dünyada görülmüş tüm dikta yönetimlerinin en aşırı örneklerinden birini oluşturan Nasyonal Sosyalizm, bilindiği gibi sadece kıyafet düzenlemesinde kalmamış, sapık düşüncelerine göre üstün ırk'ın (Herrenrasse) mensubu 'üstün insan'ın sahip olması gereken özellikleri bile tanımlamıştır. Sarı saç, mavi göz vesaire…
Bu tanıma Hitler başta olmak üzere bir çok nazi önderinin bile uymadığı ve kimsenin bunu takmaması ise, aslında olayın abesliğini tüm çıplaklığı ile göze sermektedir.
Beraber yaşamı adaletin temeli üzerine kuran toplumlar ise, insanların tüm farkındalıklarını sadece kabullenmekle kalmaz, aksine teşvik eder.
Çünkü bir toplumun farklı düşünceler ve farklı fikirlerin birbiri ile hür ve adil rekabet etmeleri sayesinde doğru fikir, doğru düşüncelerin galip gelerek ilerleyebileceğinin şuurundadırlar. Onun için gelişmiş toplumlarda toplumsal sorumluluk ve vazife kapsamında her bireyin kişisel hürriyeti ve haklarına saygı vardır.
Ve bence sağlıklı ve doğru olan milliyetçilik anlayışı da budur;
Yani milletimi oluşturan fertlerinin farklılığını benimseyerek, toplumsal alanda onlara kendi hak ve hürriyetlerime tanınmasını istediğim kadar hak tanıyarak, hep beraber milletçe ilerlemek.
Dolayısıyla, evet;
İyi Parti, CHP, SP ve DP seçmeninin bir çok konuda farklı oldukları ve birbirlerine benzemedikleri doğrudur.
Lakin zaten önemli olan, yukarıda da yazdığım gibi, insanların birbirlerine benzemeleri değildir. Bence önemli olan insanların doğruda buluşabilmesidir.
Ancak dünya görüşleri, inançları, mezhepleri, zevkleri ne olursa olsun hep beraber haksızlığa başkaldırabilen insanlardan oluşan toplum ve millet, adil bir devlet inşa edebilir.
Genel olarak ben şahsen bu dört partinin hiç biri tarafından tam olarak temsil edildiğimi hissetmiyorum. Dolayısıyla, evet, onlarla fazla bir 'benzerliğim' olmayabilir.
Ama benim için daha önemli olan vatanımı uçurumun eşiğine getiren, hukuk devletini yok eden, devletimi kişisel ihtiraslarına göre yöneten, 40 çocuğun ırzına geçilmemesine sessiz kalanlara benzememem.
Çünkü hayatım boyunca öylelerine benzememek için mücadele ettim.