By Halim Küçükali on Cuma, 10 Eylül 2021
Category: Siyaset

Günümüz siyasetinde TÜRK MİLLİYETÇİLERİ neden başarısız..?

Emperyalistler için OPERASYON yapacakları ülkede en büyük ENGEL milliyetçilerdir..

12 Eylül'de milli güçlere büyük bir darbe indirdiler..

Türk milliyetçilerinin (Ulusalcı solcular da dahil) ne kadar öncüsü varsa büyük bir kısmını tutuklayıp HAPSE attılar, kimini İDAM ettiler, çoğunuda uzun süre içeride tutarak, hem siyasetten sildiler ,hemde hayattan...

12 Eylül'den sonrabizim kuşak, hapse girmemişler ve hapisten erken çıkanlar ile birlikte yeniden teşkilatlanmaya başladık.

Zor günlerdi..

Bizim kuşak ya öğrenci, yada ücretli çalışan arkadaşlardı.Hapisten çıkanlar ise KENDİ hayatlarınıdevam ettirecek güçleri bile yoktu..

Öbür yandan bazı şahıslar, ülkücülüklerini pazarlayarak ANAP'ta ve DYP'de menfaat peşinde koşuyor, bize de boşuna uğraşmayın bu iş bitti diyorlardı

Tabi Devlet(!) yine yakamızı bırakmadı, sürekli eli içimizdeydi..

Türk milliyetçiliğini itibarsızlaştırmak için geçmişte ülkü ocaklarında hasbel kader bulunmuş bazı şahıslara ÇEK-SENET tahsilatı ve bazı mafya işlerinde yol verdi..

Her gün gazete ve televizyonlarda boy boy ÜLKÜCÜ MAFYA haberleri çıkıyordu..

Bunun etkisi ile bu işlere eğilimi olan insanlar teşkilatlara doluşuyordu..

Biz ise bir yandan partiyi GÜÇLENDİRMEK için mücadele ederken ,bir yandan da bu mafya ile mücadele ediyorduk ve mafya tarafından tehdit ediliyorduk, hatta kurşunlanıyorduk..

Alparslan Türkeş ;

Türk dünyası ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ile sıkı ilişkiler kurarak TÜRK DÜNYASI KURULTAYI düzenliyor, Türk cumhuriyetleri ordularının TEK BİR ORDU gibi hareket edecek noktaya getirmek için çabalıyor, Türk ordusu komuta kademesini NATO''ya bağımlılardan kurtarıp MİLLİ komutanlardan oluşan bir yapı kurmak için uğraşıyordu.

Türkiye'de her yıl düzenlediği ERCİYES KURULTAYINI 1 Milyon kişinin katıldığı Dev bir kurultay haline getirerek dosta güven düşmana korku salıyordu.

Teşkilatlarbir yandan yönetim kadrosunu kalitelileştirirken bir yandan da gündeme dair konferanslar,mitingler, seminerler vererek, pankartlar afişler asarak Türkleri ilgilendiren meselelere bakış açısını ortaya koyuyordu..

Türk milliyetçilerinin koyduğu tavır ve eylemler, vatandaşın desteğinin sürekli artması, Türk dünyası ve Ortadoğu'da operasyon yapacakemperyalistleri endişelendiriyordu.

Bu zor şartlar altında 1995 yılına kadarMHP'yi %15'lere taşımayı başarmıştık, taa ki 1995 seçimlerinde Nusret DEMİRAL ortaya çıkana kadar..

1995 Genel seçimlerine bir ay kala Devlet Güvenlik Mahkemesi başsavcısı Nusret DEMİRAL apar topar emekliye ayrılıyor ve milletvekili müracaatlarının sona ermesine dakikalar kala MHP'den milletvekili adayı oluyordu..

Seçim süreci başlıyor ve MHP anketlerde %10'un üstünde gözükürken Nusret Demiral'ın o meşhur "Türkçe ezan okutulması" yönündeki eski bir konuşmasının kaseti İHA tarafından piyasaya sürülüyor ve MHP oy kaybetmeye başlıyordu..

MHP % 8,2 ile baraj altında kalıyor, Askerin karşı olduğu(??) söylenen Refah partisi %21 ile 1.parti oluyordu.

Nusret Demiral olayı da bence MHP'ye Kayacak dindar kesimin oylarını refah partisine yönlendirmek için yapılan bir operasyondu.

O gece biz sandıklarla uğraşırken Türkeş kızını alıp TİYATROYA gidiyor, Sanki "Seçim meçim yok, her şey bir TİYATRO" der gibiydi.

O seçimde ben Bahçelievler'deseçim komisyonu başkanıydım.

O çoşkuyu ,üyelerimizinçalışma azmini bizzat yaşadım ve gördüm.

O seçimde BARAJI aştığımızı bizi YSK'da baraj altına gömdüklerini düşünüyorum.

95 seçimlerinde bizim gücümüzü gördüler, MHP'nin hızlı yükselişini durdurmak içinbir şeyler yapmaları gerekiyordu..

Çünkü fikirlerimiz düzenle örtüşmüyor, her geçen gün toplumun desteği artıyor, üstüne üstlük her seçimde oy oranımızı ikiye katlıyorduk.

1996 yılı..

28 Şubatçıların harekete geçtiği, provakasyonların hazırlandığı sancılı bir yıldı.

Ve o güne kadar MHP'de hiç olmamış bir şey oldu ve TÜRKEŞ'İN sağlığında İstanbul ve Anadolu'da birçok il ve ilçe yönetimi ÜYELERİ İLE BİRLİKTE FESH edildi.

O zaman ben ilçe sekreteriydim, yönetim olarak bu uygulamaya KARŞI çıktık, Yanlış olduğunu, teşkilata büyük zarar vereceğini söyledik.(Nitekim de öyle oldu)

Sonra İstanbul'dacesaret edip HİÇBİR ilçe bize destek vermeyince görevi bıraktık.

Daha sonra vasat, liyakatsız yönetimler oluşturulmaya başlandı.Geçmişle bağ kuramayan, eğitim düzeyi düşük, ideolojiyi bilmeyen, Türk milliyetçiliğini sadece GÜVENLİK POLİTİKASINA indirgeyen, GELECEĞİ planlamaktan yoksun, Seçim dönemlerini HASILAT dönemi olarak görüp rakip partilerden para alarak SEÇİMİ SATAN, ülke menfaatlerinden çok kendi siyasi geleceğinin hesabını yapan, genel başkanın emri ile ülkücülerin üyeliğini defalarca silebilen, Gerçek ülkücüleri Parti'ye dahi sokmayan normal şartlarda ilçe yönetimine dahi giremeyecek insanlar İL BAŞKANI , İLÇE başkanı , yönetim kurulu üyesi oldular..

İlk kongrede eski yöneticilerin dahi üye yapılmadığı, 100-150 kişiyi yeni üye yaparak ilçe binalarında yaptıkları kongre ile kendilerini seçtirdiler (İYİ partideki gibi)

Daha sonraki kongreler de hemşeri derneklerinden, iş çevresinden MHP ile hiç bağı olmayan CHP'l, RP'li insanları delege yaparak kendini seçtirdiler..

Yıllarca o koltukları gasp ettiler, 5 yıl ,10 yıl başkanlık yaptılar..

Bu bir emperyalistlere ve onların temsilcileri olacak kadrolara yol açma operasyonuydu..

Biz o dönem itirazdan sonra görevi bırakırken 28 Şubatçıların olası ihtilaline karşı yetişmiş kadrolarının zarar görmemesi için böyle bir önlem aldığına kanaat getirdik.

Ama Türkeş'in ölümü ile (Bence öldürüldü) o bozuk yapı Devlet Bahçeli'ye kaldı.

Partiyi bizden kaçırdılar ama ülkeyi de AKP'yeteslim ettiler.

Operasyon o kadar köklüymüş ki Devlet Bahçeli'ye, Genel merkeze hiç muhalif olmamış, olmayan o liyakatlı kadro elemanlarından HİÇ BİRİNE,HİÇBİR YERDE görev vermediler..

Bugün siyaset sahnesindesiyaset(!) yapan ülkücülerin büyük bir kısmı bu süreçte etiket sahibi ülkücülerdir(!).

KİFAYETSİZDİRLER, liyakatsızdırlar, Milletle bütünleşmeye cesaretleri yoktur, SİYASİ VARLIKLARINI ancak Genel başkanlara SADAKATLARI sayesinde sürdürebilen tiplerdir.

Onun için Türk milliyetçiliği fikri bu kadrolarla Türkiye'de başarılı olamaz..

Onun için yeni bir kadro gerekiyor..

Ülkücüleri doğramamış.

Liyakatlı..

Türk milliyetçiliği ideolojine teorik ve pratik katkı sunacak..

Türk milleti ile kucaklaşmaktan korkmayan...

Ayrıştıran değil, milleti bütünleştiren kadrolar gerekli..

Not: Bu süreçte çok azda olsa bilakis anadoluda iyi il ,ilçe başkanları daoldu, onların hakkını da yemeyelim…

Related Posts

Leave Comments