Hak-iş adı işçi duruşu iktidar sendikası genel kurul yapıyor. Başta sendika başkanı olmak üzere devlet erkanı işçi haklarından işçinin sosyal haklarından işçinin hayat pahalılığı karşısında eriyen alım gücünden bahseden yok. İşleri güçleri yalakalık.
İşin garip tarafı da işçi haklarından bahseden tek konuşmacı olan Temel Karamollaoğlu'nun yuhalanması. Salonda bulunan işçi olup olmadığı şüpheli bir grup Temel beyi yüklüyor. Niye dersiniz? Temel bey yanlış ekonomi programını eleştiriyor işçiye ücret adaleti istiyor diye.
İşçi konfederasyonu olacaksın işçi hakları için kürsüye davet edilen konuşmacıyı yalayacaksın bunun adına ne denir?
Deve ile diken arasındaki ilişki burada da ortaya çıkıyor.
Yahu Hak-İş sen işçi haklarının mı yoksa iktidarın mı temsilcisi durumundasın?
Iktidara yakın olmak ayrı iktidarın kayıtsız şartsız itaat etmek ayrı. Adı sivil toplum örgütü sözde. Sevsinler sizin gibi sivil toplum örgütünü…
Yahu adam sizin için konusuyor sizin elinizden alınan haklarınızdan bahsediyor. Daha ne istiyorsunuz ?
Bu olay aklıma Nasreddin hoca fıkrasını getirdi.
Nasrettin Hoca ile Timur hikayesini hepimiz biliriz. Okumuşuz dinlemişimdir mutlaka.
"Timur savaştan dönerken köylülere hediye olarak bir fil vermiş köylüler bu bağışı sevinçle alkışla karşılamışlar bir zaman sonra fil köydeki ekinlere zarar vermeye başlamış köylü son derece şikayetçiymiş bu durumdan.Düşünmüşler Timur’la arası en iyi olan Nasrettin Hocaya gitmişler.Hocam senin Timur ile ilişkilerin çok iyi seni sever gidip söyle de bu fili alsın der.Hoca köylülere güvenemez " Tamam gideceğim yalnız siz de benim arkamdan geleceksiniz ben sizin adınıza konuşacağım" der.Yola çıkıp Timur’un otağına varırlar.Otağın kapısında Hocayı karşılayan Timur sorar "Hayrola hocam buyur ne istersin?" Hoca arkasını dönüp köylüleri göstererek bu köylüler der..bakar ki arkasında kimse yoktur. "Köylüler gönderdiğiniz filden çok memnunlar acaba hünkarımız iki fil daha gönderir mi?" der."
Doğan Ay