Kongrede tüzük değişikliğinin gerçekleşmesi için yaklaşık 620 oya ihtiyaç var.
Malum, 548 delege zaten imza verdi. Yaklaşık 70 delege daha bu değişikliğe onay verdiğinde kongrede sonuç alınmış oluyor.
İmza sürecinde yaşananlar ortada. Kimlerin, niye imza veremedikleri belli. Hatta bu sürecin ardından bütün baskıya rağmen imza vermeyen Giresun, Bolu, Burdur, Adapazarı gibi illerden yükselen açık destek biliniyor. Ayrıca şu ana kadar yine imza vermeyen milletvekillerinden üçünün ve çok sayıda MYK üyesinin kongre toplansın iradesi kendileri tarafından ilan edildi.
Bu tablo, o imza vermeyen ve ihtiyaç duyulan 70 delegenin varlığını, hatta çok daha fazlasının olduğunu gösteriyor.
Bunlar ülkücü irade değil mi?
Hatırlattım yine söylüyorum. Siz bugün bulunduğunuz konuma sadece 359 delegenin iradesiyle geldiniz. O tarihteki delegenin üçte birinin bile desteği yanınızda değildi. Şimdi yarıdan fazlasının iradesini niye hiçe sayıyorsunuz?
Delegeyi hiçe sayıyorsanız, tabanın sesine niye kulak vermiyorsunuz?
Adaylar Türkiye'yi geziyor. Arkalarında ne kurumsal bir yapı var, ne gündemde seçim var, ne de durduk yerde insanların toplanmasını gerektirecek bir hava var.
Buna rağmen Anadolu kaynıyor. Binlerce insan, bu parti için canını dişine takan, varını yoğunu ortaya koyan binlerce ülkücü salonları meydanları dolduruyor.
Anketlerden biliyorum ki, tabandaki Genel Merkez desteği yaklaşık %10 civarında. Bu hareketin taşıyıcı kolonları, yani olmazsa olmazları, esnafı, öğretmeni, memuru bir an evvel değişim istiyor.
Bunu da adam yerine koymuyor, dikkate almıyorsanız bari millete kulak verin.
İncelediğim gayet ciddi dört anket var. Hepsinde mevcut yönetimle baraj altında kalacağımız, değişim gerçekleşirse ilk etapta yaklaşık %25'lere uluşacağımız görülüyor.
Milliyetçisi olduğumuz, içinden çıktığımız millet mevcut iktidardan bıkmış durumda.
Bizde bir umut görmek istiyor. Milleti de mi dikkate almıyorsunuz?
İnternet kullanıcılarına, sosyal medyaya, burada yapılan anketlere bakın. Genel Merkezin desteği %11 seviyesinde.
Sanal mı dediniz?
Kanundan ve tüzükten doğan bir hak, hukuk eliyle tescillendi. Mahkeme sizin ülkücü iradeyi tanımamanız sebebiyle üç kişilik çağrı heyeti görevlendirdi. Onlar kurultayı toplamak üzere girişimlere başladı.
Gemerek'ten aldığınız ve genel kabule göre hukuksuz olduğu iddia edilen kararın geçerli kabul etsek bile bu durumda kongrenin engellenmediğini sadece belki gecikebileceğini biliyorsunuz değil mi?
Hadi diyelim ki bu yok hükmünde olduğu iddia edilen karara uyuldu ve bir ay gecikti kongre, o bir ay içinde yüzlerce delegeyi ikna mı edeceksiniz?
İnsanların sizi yeniden sevmesini mi sağlayacaksınız?
Görülen o ki tam tersi oluyor.
Hareketin içerisine nefret tohumları ekiyorsunuz.
Ortamı sürekli gererek, bir araya gelemez, yüz yüze bakamaz hale getiriyorsunuz bunca yıllık kardeşleri.
Niye bu hareketi 12. Sulh Hukuk Mahkemesi ve Gemerek Hakimi arasına sıkıştırıyorsunuz?
Yazık değil mi bunca yıllık kendi hukukumuza?
Yazık değil mi yarım asırlık birikimlere?
Niye kaçıyorsunuz?
Bütün Türkiye görüyor ki kaçıyorsunuz.
Sandınız ki 1 Kasım sonuçlarının etkisidir, geçer.
6 aydır kaçtınız. En küçük bir azalma oldu mu size duyulan tepkide.
Tam tersi, iftiralarınız, hakaretleriniz, yalanlarınız, hak tanımamanız, hukuk tanımamanız karşınızdaki direnci gün geçtikçe güçlendirdi.
Bu hareketin mensuplarını korkutabileceğinizi, kandırabileceğinizi, oyalayarak atlatabileceğinizi düşünüyorsanız, yönettiğiniz hareketi tanımamışsınız demektir.
Bu kaçınılmaz değişim gerçekleştiğinde yıllardır en tepesinde yer aldığınız ülkücülerin size selam vermesini, yüzlerine bakabilmeyi, isminizin hayırla yad edilmesini istiyorsanız gelin bu inadınızdan vaz geçin.
Hırsla veya bir yere varmak için değil, hareketin selameti için, size bir kez daha lütfen diyorum. Lütfen sağduyuyla durumu görün.
Görün ve millet için, hareket için en doğrusunu yapın.
Gelin o salona. Kaçmayın. Ülkücü irade neyi tercih ederse hep birlikte saygılı olalım.
Cüneyt Öztürk
02 Mayıs 2016