Hikâye ünlüdür. Adamın biri emekli olmuş. Ona buna emir verme olanağını yitirmiş. Ne karşısında saygıyla ayakta duranlar, ne bir yere girerken saygıyla ayağa kalkanlar.
Kimsenin artık önemsediği yokmuş emekliyi. Adam bu ilgisizlik karşısında bunalmaya başlamış. O tarihte Yenicami helaları önünde ihtiyacı olanlara parayla su satan ibrikçiler varmış. Bizim emekli de orada kendine bir yer bulup, ibrikçiliğe başlamış. Ancak ayrı ayrı renklere boyamış her ibriği; örneğin birini sarıya, ötekini maviye, üçüncüsünü kırmızıya…
Sıkışanlar hızlıca önüne gelip ibriklerden birine uzandılar mı, oturduğu yerden:
– Bırak onu sarıyı al, dermiş…
Sarıyı alan olursa:
– Bırak onu, maviyi al…
Böylece emir verme özlemini giderirmiş.
Günümüzde insanlara gereksiz yere kumanda etmeye kalkanlara “İbrikçi başılık ediyor” demek yanlış olmaz galiba.
Küçük ve ezik kendini ülke yönetiyor zanneden partilerin profillerinde çok rastlanır bu olguya.
Bu tipler kendi önemlerini göstermek için yapmadıkları densizlik etmedik küfürleri kalmaz. Hele bir de kendini eleştirirseniz görün o zaman İbrikçi başı nasıl olurmuş.
Siyaset sahnesinde çok vardır böyle tiplerden. İlinde ilçesinde genel merkezinde her yerde.
Kişilik sahibi olmak, kişilik sahibi olduğunu göstermek, kişiliğini kanıtlamak için;gerilmiş dudaklarla, sert bakışlarda, çatık kaşlarla garip garip el kol hareketleriyle höykürür dururlar.
Bunların kişilik kavramından anladığı; kimseyi umursamamak, başkalarına üstün ve korkutucu görünmek gibi katı davranışlar sergilemektir.
Bunların ortaya koyduğu çözüm de yoktur aslında.
Bol soslu hamaset ile vatan kurtarırken ülkeyi çok ileri seviyeye taşırlar.
Halbuki kişilik ancak güzel iletişim ile mümkündür. Iyi ilişkiler oluşturmak, iyi hizmetler yapmak, önce kendine sonra etrafına saygınlık sağlamak.
Gerçek anlamda sorunlara çözümü olmayanların kişiliği bir taklitten ibarettir. Kimlerden korkuyor, kimlerin önünde eziliyorlarsa; onları taklit ederler ve onların güdümünde yaşarlar.
Hiçbir konuda çözüm üretmeyen bir insan nasıl bir kişilik taşımaktadır dersiniz?
Böyle bir çilesi, böyle bir endişesi, böyle bir yaşam ırmağı olmayanlar, kendi ruhunun çöllerinde höthötçülükten medet umarlar.
Bunlar İbrikçi başı olmayı kafaya koymuş bir kere. Dile kolay çeyrek asır kapı kullarına emir vermiş el öptürmüşler. Şimdi emekli olun desek başımıza gelecekleri yazdım. Bırakın en iyisi o koltukta son nefeslerini versinler.
Nasıl olsa hayatımızı kenefe çevirdiler bırakalım biraz daha o kenenin önünde taharet suyu satarak ibrikçibaşı olmaya devam etsinler.
Doğan Ay