Dün Ayasofya'da kılınan cuma namazında bir alan boş bırakılmış.
İlk bakışta, "Ne var bunda?" diyebilirsiniz. Fakat mevzu oldukça ilginç ve şeytan ayrıntıda gizlidir...
Habere göre İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz alanın neden boş bırakıldığıyla ilgili soruyu, "Boş bırakılan alan imparatorların taç giyme alanıdır. Tarihi hatırasına saygı nedeniyle boş bırakıldı. Buradaki daire şeklindeki renkli alanlarda Ayasofya'nın yapımında kullanılan mermerlerden örneklerdir." şeklinde cevaplamış.
Ayasofya gerçekten camiye çevrildiyse, caminin ortasında imparatorun taç giyme alanı diye yer olur mu? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Ayrıca Türklerde taç giyme yoktur, kılıç kuşanma vardır. Yine Türklerde Han, Hünkâr, Sultan, Padişah gibi tanımlar vardır ancak İmparator yoktur.
Bir yandan İstanbul'u beş yıllık İngiliz ve Yunan işgalinden kurtarıp Ayasofya'yı yeniden fethederek Türk-İslam toprağı yapan Atatürk'e lanet okuyup diğer yandan Ayasofya'da taç giymiş olan Bizans imparatorlarının hatırasına saygı duymak nasıl bir çelişkidir?
Söz konusu taç giyme alanı, namaz kılınacak şekilde halı ile kaplanmayıp açıkta bırakıldığına göre burada taç giyecek olan bir imparator mu beklenecektir?
Peki hatırasına saygı olarak açıkta bırakılan Bizans imparatorlarının bu taç giyme alanına yönelerek secde eden Müslümanların namazı nasıl kabul olacaktır?
Bizim siyasal İslamcılar Ayasofya'yı cami yaptık diye sevinip gururlanırken, ilginç bir şekilde Bizans bayrağı asmanın dışında pek olumsuz tepki vermeyen Hristiyan Batı'da, "Müslümanları ikona ve fresklerimizin altında Bizans imparatorlarının ayak bastığı taç giyme alanına yöneltip hatıralarına secde ettiriyoruz" diye kıs kıs güleceklerdir.
Her şeyden ve tarihin akışından A-Haber kadar habersiz olan halkımız, Ayasofya camiye çevrildi diye sevinç gözyaşları döküp dualar ederken farkında olmadan Hristiyan feskleri ve ikonalarının gölgesinde namaza durup, Bizans imparatorlarının hatırasına secde ede ede, "Tek Dünya Devleti" plancılarının semavi dinleri birleştirme planının parçası mı olacaktır?
İslâm dini, O'nu dilinden düşürmeyen ve ikballeri için tepe tepe kullanan içimizdeki uşakların eliyle mi adım adım rafa kaldırılacak?
Üç kamu bankasının sıfır otomobil için uyguladığı düşük faizli kredi kampanyasından Fiat, Renault, Toyota, Honda, Hyundai ve Ford firmalarını, şartlara uymadıkları gerekçesiyle çıkarırken listede manidar bir şekilde hiç Alman markası olmaması Ayasofya'da gösterişli bir namaz kılabilmek için verdiğimiz tavizlerden midir bilinmez fakat, korkarım S-400'lerden daha uzun ve kalın bir kazıkla karşı karşıyayız ve bu sefer sadece paramız değil imanımız da tehlikede…
Öyle bir gidişatımız var ki, bu kafa ile devam edersek, belki bizim değil ama çocuklarımızın İstanbul'a pasaportla gireceği günler de pek uzak değil.
Vatikan örneğinde olduğu gibi...
25 Temmuz 2020