By Mehmet Alp on Cuma, 14 Mayıs 2021
Category: Siyaset

İSRAİL'İ PROTESTO MU, NETANYAHU'YA DESTEK Mİ?!...

Bir de olaya şu açıdan baksak;

İsrail'de son 2 yılda dört kere genel seçim yaşandı.
23 Mart'ta gerçekleşen son seçimden Başbakan Netanyahu'nun Likud Partisi 30 vekil ile en güçlü parti olarak çıksa da, 120 vekilli İsrail parlamentosu Knesset'de çoğunluğu oluşturmak için gereken 61 vekil sayısından çok uzak kaldı.

Netanyahu'ya koalisyon hükümeti oluşturması için tanınan süre ise Mayıs'ın 4'ünü 5'ine bağlayan geceyarısında sona erdi.
Bu süre esnasında Netanyahu diğer partilerle koalisyon görüşmelerinde bulundu. En son sağcı parti HaJamin HeChadasch'in (Yeni Sağ) lideri Naftali Bennet sağcı partiler ittifakı Jamina (Sağa Doğru) adına Netanyahu ile koalisyon kurmayı reddeti.

Bu durumda İsrail Cumhurbaşkanı Reuvlen Rivlin hükümet kurma görevini Likud'dan sonra en güçlü ikinci parti olan liberal Jesch Atid (Gelecek Var) Partisi genel başkanı Yair Lapid'e verdi. 23 Mart seçimlerinde Knesset'de 17 vekile gelen Jesch Atid hükümet kurmak için koalisyon ortaklarına ihtiyacı var. Likud haricinde Knesset'e giren diğer partilerin en önemli, belki de tek ortak noktaları ise hepsinin Netanyahu'ya karşı olan tavırları.

Yair Lapid Mavi Beyaz İttifakı (Kahol Lavan), haAwoda (İşçi Partisi), Jisra'el Beitenu (Evimiz/Vatanımız İsrail), Meretz (Azim), Tikwa Chadascha (Yeni Umut) ve Jamina ile koalisyon kurma çabasında. Amichai Chikli isimli vekil Jamina'dan ayrıldıktan sonra bu altı parti toplan 57 vekile ulaşmakta. Çoğunluk için gereken 61 sandalye için 4 sandalye daha gerekmekte. İşte tam burada Ra'am veya tam ismi ile Reshima Aravit Meuhedet yani Birleşmiş Arap Listesi isimli Arap partisi önem kazanıyor. Çünkü Ra'am'ın sandalye sayısı 4. Ra'am'ın başkanı Mansur Abbas ise diğer partiler ile koalisyon görüşmesine hazır olduğunu belirtti ve hatta 5 Mayıstan sonra bazı görüşmelerde de bulundu.

7 Mayıs'tan sonra yapılan hafta sonu görüşmelerinden sonra Atid ve Bennett koalisyonu oluşturabileceklerinden ümitli olduklarını beyan ederken, Mansur Abbas henüz karar vermediğini ama tarafsız kalmayacağını belirtiyordu.

Bu yedili koalisyonun başarıyla kurulması hem Likud'un 12 yıl sonra ilk defa muhalefete düşmesi demek olacak, hemi de hakkında sahtekarlık, yolsuzluk ve rüşvet alma yüzünden dava açılmış olan Netanyahu'nun şahsen çok zorda kalmasını sağlayacaktı.

İsrail'de siyaset bu doğrultuda gelişirken Şeyh Cerrah semtinde uygulanan mesken politikası ise, Ramazan ayının başından beri Araplar'ın yoğun olarak yaşadıkları Doğu Kudüs'te tansiyonunun gittikçe artmasına sebep oldu.

9 Mayıs'ta 6 Gün Savaşı'nda Doğu Kudüs'ün kazanılmasının kutlandığı Kudüs Günü'nde resmi bilgiye göre musevilerin Haram-ı Şerif'e geçmelerini ve böylece provokasyonu engellemek için polis Kudüs eski şehrinin en çok kullanılan giriş kapılarından biri olan Şam Kapısını Musevilere kapattı. Bu kapsamda Şam kapısının önünde bulunan ve özellikle Ramazan ayında Müslüman Araplar tarafınan da çok kullanılan meydan da polis tarafından kapatıldı.

Bu kapama Arapların sert tepkilerine ve polislerle çatışmaya girmelerine sebep oldu. Zaten mesken politikası yüzünden gittikçe artan tansiyon Şam kapısının önündeki meydan kapatılmasına karşı tepkilerle birleşti ve eyleme dönüştü. Ramazan ayının son cumasında Mescid'i Aksa ve Haram-ı Şerif'te toplanan Müslümanlar protestoya başlayarak polislerle çatışmaya girince polis göz yaşartıcı gaz, plastik mermi ve sopalarla sert tepki verdi.

Eylemler ve çatışmalar hala devam ederken Hamas Gazze'den Tel Aviv'e roketlerle saldırdı. İsrail güvenlik güçleri ise Gazze'de operasyonlar yaptı, Hamas'ın bir binasını çökertti ve dün gece de sivil binalar altında Hamas tarafından kullanılan tünelleri çökertti.
Filistinliler arasında sayı çok daha yüksek olmakla beraber her iki tarafta da sivil yaralı ve ölüler var.

10 Mayıs gecesi Ra'am Genel Başkanı Mansur Abbas çatışma ve eylemler sürdüğü sürece koalisyon görüşmelerine devam etmeyeceğini açıkladı. Peki Ra'am koalisyona katılmazsa ne olur?

İki seçenek var;
Birincisi, koalisyonun diğer ortakları Ra'am'ın haricinde başka bir partiyi dahil etmeye çalışırlar. Diğer Arap partisi DMG kısaltmalı olan al-Qāʾima al-muštaraka'nın (Birleşmiş Liste) bu şartlarda Ra'am'ın reddettiği koalisyona katılması zor görünüyor. Geriye kalan diğer musevi partiler de kökten dinci, aşırı sağ partiler.

İkinci şık ise koalisyonun kurulamaması ve yeni seçime gidilmesi. Mevcut durumda Likud'un yeni bir seçimden daha güçlü çıkması büyük bir olasılık.

Yani İsrail'in yeni hükümeti ya aşırı sağcı, kökten dinci bir partinin de ortak olduğu bir hükümet olacak, ya da Netanyahu'nun daha güçlenmesi pahasına yeni seçime gidilecek.

Müslümanlar için bence iki şık da daha iyi bir çözüm oluşturmuyor.

Netanyahu ise çoktan yeni seçime hazırlanmaya başlamış gibi.
Likud partisi durumun şiddete dönüşmesinden muhalif ‚sol kanat ittifakını' sorumlu tutuyor.

Belki ‚Nasıl olur, Netanyahu 12 senedir iktidarda…' diye düşünebilirsiniz.
Öyle ya; her türlü uluslar arası eleştiriye rağmen yayılımcı mesken politikasını devam ettiren iktidar ne de olsa.
Ama neden olmasın, başka ülkelerde 19 senedir iktidarda olanlar her olumsuzluktan muhalefeti sorumlu tutarken, İsrail'de 12 yıllık iktidar muhalefeti suçlamış; çok görmemek lazım.

Mart seçimleri öncesi TV'de sokakta İsrail vatandaşları ile seçim hakkında yapılan röportajları izlemiştim. Netanyahu'yu destekleyenlerin söyledikleri dikkatimi çekti. Netanyahu'ya karşı yürütülen hukuki sürecin ‚dış güçler' tarafından yönetildiğini, ‚dış güçlerin emrinde olan bir paralel devletin' operasyonu olduğunu, ‚muhalif basının ise bu dış güçlerin' aleti olduğunu iddia ediyorlardı. Netanyahu destekçileri aynen bana çok tanıdık gelen bu ifadeleri kullandı.

Son yapılan araştırmaya göre İsrail halkının %78'i yeni bir koalisyonun oluşmayacağına ve 5. bir genel seçime gidileceğine inanıyorlarmış. Bu seçim olur mu, olursa ne zaman olur, bu çatışmalar yüzünden özel hal ilan edilir de seçim çatışmalar bitene kadar ertelenir mi bilemiyorum.

Ama yeni hükümet kurulmadığı sürece Netanyahu görevine devam edecek.

Netanyahu popülist bir siyasetçi.

İç siyasette çıkmaza girdiğinde kendi çıkarları için herkes ve her şeyi feda edebilecek kadar oportünist. Kendi gücünü kaybetmemek için ne kriz yaratmaktan, ne de bir krizi fırsat olarak değerlendirmekten çekinmeyecek kadar vicdansız.

Ve Filistin yüzünden İsrail'e karşı verilen özellikle sert tepkiler, tribünlere oynamak için yapılan savaş çığırtkanlıkları, İsrail halkının daha da fazla Netanyahu arkasında kenetlenmesini sağlayacak.

Bir daha ‚Mehmetçik Kudüs'e diye boş slogan atmadan önce bunları düşünmek gerek.

Related Posts

Leave Comments