Ekrem İmamoğlu valinin birine "it" dedi mi demedi mi? Henüz net bir görüntü alamadık, demiş de olabilir dememiş de. Eğer demişse seçmenin tercihini değiştirecek mi onu da bilmiyorum. Ne var ki küfredenin lehine oy arttıran, seçmen adına, dahası "Türk milleti" adına utandığımız bazı net görüntüler var dimağımızda.
"Lan! Ananı da al git" bütün vatandaşların üzerine alınması gereken bir küfürdü örneğin. Hele Soma'da olanlar? "Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü!" Sonra da tokat! Bütün bunlar herkesin gözünün önünde oldu. Vatandaşına böyle küfürler eden, üstüne tokatlayan "devlet"in oyu düştü mü arttı mı? [Gözünün önünde olanı gönlüne dert düşürmeyen "millet"e Türk milleti denmesi utanç vericidir.]* * *
Unuttuk değil mi? Bazılarını hatırlayalım mı? ("Böyle açık açık yazılır mı" diyenlere baştan söyleyeyim: Böyle açık açık söylendi ve ne söyleyenlerin ne de onlara oy verenlerin yüzü kızarmadı. Ahlâksızlık, tarihi olduğu gibi yazmayıp "aa ne ayıp" numarası çekmektir.)
Buyurun buradan ahlâklanın:
— Getirdi mi oğlum?
— On milyon getirdi babacım.
— Öyle şey mi olur, sakın alma. Kucağımıza oturacaklar nasıl olsa.
*
— Abi kızlar çok iyi.
— Gerekirse ikibin dolar ver. Memurun ve orospunun bahşişini peşin vereceksin.
*
— Ya o müdür var ya, sıkıntı çıkarıyor.
— Kulağını siker tutar atarım. Senin önüne yatarım Reza.
*
— Ooo my darling. (Kikir kikir kikir)
— Yes my love.
— Your bitch sisters. Amına koduğuumm.
— I'm so sry, I'm crying.
— Fuck your mother. (Asrın liderinin oğlu yabancı sevgilisini telefonda severken)
*
— Vela entüm ma ağbüd… Valla abiciğim helal olsun.
— Oğlum ben her Cuma bir tane ayet sallıyorum.
— Ya bilmez olur muyum, senin elinde bir kitapçık var oradan çakıyorsun biliyorum ya.
— Kitapçık yok lan. Gogıla gir, Kur'an'da atıyorum kardeşlik, Kur'an'da nankörlük, Kur'an'da bilmem ne diye sörç yap hepsi çıkıyor. Oradan bir tane salla gitsin!
— Her kim ki Egemen Bağış'ı sevmez, Allah en kısa zamanda onun belasını verir. Bakara 159.
— Bu Bakara iyi makara.
*
— Abi yüz milyon doları ben nasıl ayarlayayım, dört aya ancak.
— Ya sıkıntı yok, git Ziraatten kredi çek... Sen yenisin bilmiyorsun, aldığın ihalelerle şey yaparsın.
— Milletin amına koyacağız abi.
*
— Yav kendi eşiyle mi yapıyor da özeli oluyor. Genel bu geneeel. Genel ahlâksızlık.
— Ahlâksız muhalefet istifa etsin!
* * *
Tuğrul Bey, Halifeden kızı Seyyide Hatunu ister, ama Halife "daha düne kadar bilmem hangi puta tapan, yurdundan fırlamış bir Türk'ün, soylular soylusu Halifenin kızını hangi cüretle istediğini" sorgulamaktadır.
Halifeyi ikinci ziyaretinde Tuğrul Beyin Veziri ve Halife arasında geçen konuşmayı Amin Maalouf Semerkant'ta şöyle anlatır:
— Bundan birkaç ay önce, cevabın olumsuz olabileceğini düşünerek, Sultanı hazırlıklı kılmak istedim. Ondan önce hiç kimsenin böyle bir istekte bulunmaya cesaret edemediğini, böyle bir gelenek olmadığını, herkesin şaşıracağını söyledim. Verdiği cevabı asla tekrar edemem.
— Korkma, konuş!
— Halife Efendimiz beni affetsinler, o sözcükleri tekrar edemem.
— Konuş, emrediyorum, hiçbir şeyi gizleme!
— Sultan önce, bana hakaretler yağdırdı. Beni sizden yana, kendisine karşı olmakla suçladı. Beni prangaya vurmakla tehdit etti. Vezir bile bile kemküm ediyordu.
— Sadede gel! Tuğrul Bey ne dedi?
— Sultan buyurdu ki: "Şu Abbasiler tuhaf herifler! Ataları, dünyanın yarısını fethettiler, en bereketli kentleri kurdular. Bir de bugünkü hallerine bak! Ellerinden imparatorluklarını alıyorum. Razı geliyorlar. Başkentlerini alıyorum. Mutluluk duyup beni hediyelere boğuyorlar. Halife de bana "Tanrının bana verdiği bütün ülkeleri sana veriyorum, bana emanet ettiği bütün Müslümanları sana teslim ediyorum" diyor. Sarayını, kendini, haremini korumam için yalvarıyor. Ama iş kızını istemeye geldiğinde, isyan edip, onurunu korumak istediğini söylüyor. Uğruna savaşmak istediği tek yer, bir bakirenin kıçı mı?"
* * *
Her defasında dönüp dolaşıp Kant'ın dediği yere geliyoruz: Ahlâk, nasıl mutlu olacağımızı değil, mutluluğa nasıl müstehak olacağımızı gösteren bir erdemdir.