Kongrede hem ilk kongre olmasından hem de yeni bir heyecan yaratmasından dolayı büyük bir heyecan ve coşku vardı. Açıkçası bu kadar heyecan ve coşku beklemiyordum. Salon tıklım tıklım doluydu. Adım atacak yer yoktu.
Aslında bu heyecan ve coşkuyu normal karşılamak gerekir. Çünkü İYİ Parti Türk milletinin son umududur. Yıllardır kendi partilerinden umut bekleyen ama artık mevcut partilerle bir değişim olmayacağına karar veren insanların kurduğu bir partidir.
Pazar günkü kongrede 40 yıldır MHP den başka partiye oy vermeyen ama Bahçeli yüzünden MHP den ayrılmak zorunda kalan ülkücüler de vardı. Üç kuşak boyunca CHP den başka partiye oy vermeyen ama Kılıçdaroğlu'nun CHP yi özünden kopardığını düşündüğü için kendisine babadan dededen miras olan CHP den ayrılan CHP liler de vardı. ANAP'lı da vardı. Demokrat Partili de vardı. Saadet Partili de vardı.
Kısacası dün Akatlar Spor kompleksinde yıllardır aldatıldığını düşünen ya da partisinden umudu kalmayan insanlar vardı. Görüşleri birbirlerinden çok farklı olsa da umutları ve istekleri aynıydı. "Türkiye'nin rahata ve huzura kavuşması"
İşte bu ortak amaç ve beklenti dünkü kongredeki coşkunun en önemli nedeniydi. Yeni bir partide, yeni bir soluk arayan insanlar Türkiye İYİ olacak dediler.
Kongrede ilk önce İstanbul İl başkanı Ersin Beyaz konuştu. Konuşmasında İstanbul'un AKP iktidarı döneminde ranta kurban olduğunu, İstanbul'un tarihine ve güzelliğine büyük ihanet edildiğini söyledi ve Türk milletinin ve İstanbulluların artık Türk kimliğine düşman AKP iktidarından kurtulması gerektiğini söyledi. Verdiği mesajlar genel olarak hepimizin düşündüğü düşüncelerdi.
Sayın Ersin Beyaz'ın konuşmasından sonra İYİ Parti Genel başkanı Sayın Meral Akşener sahneye çıktı ve tarihe geçecek bir konuşma yaptı.
Konuşmasında öncelikle Türklük şuurundan bahsetti ve dış politikada milli bir stratejisi olmayanların Türk milliyetçisi olamayacağını söyleyerek dış politikada Atatürk'ün izlediği politikanın her Türk milliyetçisi için rehber olması gerektiğinivurguladı.
Türkiye'nin 21. Yüzyılın gerisinde kaldığını, geri kalmışlığın Türk milletine yakışmadığını söyleyerek İYİ parti iktidarında Türkiye'nin çağdaş dünyada hak ettiği değeri kazanacağını vaat etti.
Tarihi "Kurtuluş savaşını keşke Yunan kazansaydı" diyen feslilerden, TV kanallarındaki uydurma tarih dizilerinden öğrenenlerinyerli ve milli olamayacağını, yerli ve milli olmak için her şeyden önce Türk tarihini bilmek gerektiğini söyledi.
Türk gençliğinin sorunlarına değinerek AKP'nin gençlerden korktuğunu, sorgulayan değil biat eden bir gençlik yaratmak istediğini söyledi ve salondaki gençlere dönerek "Vatan için öleceksek bizler ölürüz. Sizler yaşayacaksınız" dedi. Bu cümlesiyle 4 yaşındaki çocuğu sahneye çıkarıp şehitlik istismarı yapanlara da cevap vermiş oldu.
Kendisine Fetöcü iftirası atanlara bir kez daha "Fetöcüysem ispatlayın" diyerek meydan okudu ve "Fetö'nün TV kanalları kapatılırken polisle kavga edip Bugün TV'yi ziyaret eden İl başkanı ve vekil kimlerdi? Ben orada değildim" diyerek MHP'ye tarihe geçecek bir cevap verdi.
Bilindiği gibi Bugün TV ve KanalTürk kapatılırken MHP İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter ile MHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş Bugün TV binası önünde fetoculara destek vermişlerdi. Akşener'in gözden kaçan bu ayrıntıyı dile getirmesi konuşmasının en önemli cümlelerinden biriydi.
Sayın Meral Akşener, dünkü kongrede İYİ partinin kendisine güvendiğini ve ittifak yapmayacağını bir kez daha vurgulayarak "Acaba bir ittifak yapar da bize malzeme çıkar mı" diye bekleyenlerin heveslerini kursağında bıraktı.
Genel olarak şimdiye kadar dinlediğimiz, alıştığımız Meral Akşener konuşmalarından biriydi ve bana göre gelecek için önemli bir konuşmaydı.
Peki, dünkü kongreden memnun olmayanlar yok mu? Elbette var.
Seçimlere tek adayla girilmesinin antidemokratik olduğunu ve yönetimde ülkücülere yer verilmediğini düşünenler, dünkü kongreden memnun olmayan insanlardı.
Seçimlerde çok aday olmasının her zaman siyasi partilerin bir zenginliği olduğunu düşünen biriyim. Bir parti kongresinde ne kadar çok aday varsa o kadar kendine güvenen lider adayı var demektir. Ancak İYİ parti için ilk kongresine bakılarak genel bir hüküm vermenin yanlış olduğu kanaatindeyim.
95 yıllık CHP kongresinde bile Muharrem İnce son anda aday olabilmişken 4 aylık geçmişi olan İYİ partide tek adayın olmasını garip karşılamıyorum. Elbette gönül ister ki mazisi kaç yıllık olursa olsun her partinin kongresinde çok aday olsun ama siyasette her şey her zaman istenildiği gibi olmuyor.
Bana göre İYİ parti hakkında yapılacak olan değerlendirmeler, bu günden sonra yapacağı icraatlar üzerinden yapılmalıdır. Tek adayla girilen seçim sonucunda İYİ Parti İstanbul yönetimi İstanbul halkını kucaklayacak bir siyaset dili geliştirebilirlerse işte o zaman tek adaylı kongre yapılmasının pek bir önemi kalmaz. Bu yüzden beklemek ve görmek gerekir.
Ülkücülere partide yer verilmemesi şikâyeti ise tamamen kişiden kişiye değişen bir düşüncedir.
Yönetimde kaç ülkücü olsa ülkücülere yer verilmiş sayılacaktı? Bunun belli bir kriteri yok.
Kimine göre yönetimdeki 170 kişiden 100'ü ülkücü olsa bile yetmez. Kimine göre yönetimde 50 Ülkücü olsa bile ülkücülere yer verilmiş sayılır.
Bu nedenle ülkücülere partide yer verilmiyor düşüncesini net bir şekilde değerlendiremeyiz ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim. İYİ parti eğer merkez parti olmak istiyorsa partide ülkücülerin ağırlığı azaltılmalıdır.
Bu cümlemden Ülkücüler, Ülkücülükten uzaklaşsın anlamı çıkarılmasın. Herkes kendi gömleğiyle İYİ partide yer almalıdır. Partinin ilkelerinden biri de bu zaten ama ülkücüler sayı olarak partide çoğunlukta olduğu sürece İYİ partinin merkez siyasi parti olması mümkün değildir.
Önemli olan Ülkücülerin partideki dengesinin korunmasıdır. Ne ülkücülerin kalbi kırılmalıdır. Ne de İYİ parti ülkücü parti algısı yaratılarak farklı görüşten insanlar partiden soğutulmalıdır. Arada hassas bir denge kurulması şarttır. Bu da ancak tüm siyasi görüşleri İYİ parti şemsiyesi altında kucaklayacak ortak bir dille mümkündür.
Eğer en tepeden, en aşağıya kadar ortak bir siyasi dil geliştirilirse ve kişisel siyasi görüşü ne olursa olsun "İYİ partili olma" üst kimliği yaratılırsa bugünkü sorunlar çözülecektir. AKP bunu başardıysa İYİ partinin başarmaması için bir engel yoktur.
AKP de ilk kurulduğunda Milli görüşçülerin kurduğu bir partiydi ama partiye her görüşten insanı alarak "AKP li olmak" üst kimliğini yarattılar. Bugün AKP iktidarı her şeye rağmen ayaktaysa çok güçlü bir partiye bağlılık duygusu olması yüzündendir. Partiden uzaklaştırılanlar bile "Partime zarar vermemek için susuyorum" diyor.
İşte bir parti için iktidara gelme formülü budur. Yapılması gereken önce İYİ olmak, sonra Türkiye'nin İYİ olması için çalışmaktır.