Nazilerin toplama kamplarında, tutuklulara insanlık dışı muamele yaptıkları bilinir.
Bu kamplardaki tutukluların maruz kaldıkları vahşetin sorumluları olarak gördükleri kamp yöneticilerinden nefret etmeleri ve onlara kin kusmaları da gayet doğaldır.
Bir gün okulumuza çok genç yaşta böyle bir kampa düşen ve hayatta kalmayı başaran yaşlı bir Musevi gelmiş ve hatıralarını anlatmıştı.
Kendisi 'hayatta kalmayı başardığı'nı düşünmediğini, sadece sıra ona gelmeden Almanların yenildiği için şans eseri kurtulduğu kanaatinde olduğunu söylüyordu.
Bir Alman okul arkadaşımın 'Hala Almanlardan nefret ediyor musunuz?' sorusuna, 'Almanlardan nefret etmiyorum, sadece çok kırgınım ve bir daha asla onlara güvenemedim ama kamptaki askerlerden nefret ettim, onların ölmelerini diledim. Alman askerlerden daha fazla nefret ettiklerim sadece kapolar vardı. Onları imkanım olsa kendim öldürebilirdim.' diye cevap vermişti.
Kapolar da tutuklulardandı.
Ama görevleri tutuklular arasında nizamı sağlamak, isyanı engellemek ve isyan edebilecek tutukluları kamp yönetimine bildirmekti. Bunu da diğer tutuklulardan biraz daha fazla içki, biraz daha fazla yemek veya benzeri imtiyazlara sahip olabilmek için yapıyorlardı.
***
Bugün İyi Parti Edirne Milletvekili Nebi Hatipoğlu'nun TOGG fabrikası ziyareti hakkında bilgi verdiği bir tweetin altına kendini hesabında 'MEB OYGM (Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme) şube başkanı ve bir çok başka makam ve mevki adı ile tanıtan birinin TOGG'u '…felsefi olarak ORTADOĞU toplumunun neler yapmayı başarabileceği, yeni teknoloji oluşturmada ben de varım diyebileceğimizi gösteren bir çalışma…' olduğunu yorumlamış.
Bu yoruma net ama hakaret etmemeye dikkat ederek, TOGG'un Ortadoğu ile alakası olmadığını, Türkiye Otomobil Girişimciler Grubu olduğunu, aslında benim gönlümde yatan ismin 'Türk Otomobil Girişimciler Grubu' olduğunu, bizden çok daha maddi imkanlara sahip Arapların böyle bir markalarının olmadığını belirten bir cevap verdiğim için bir çok kişi tarafından 'üstün ırk sempatizanlığı' ve 'ırkçılıkla suçlandım'.
Suçlamalardan sonra yazdığım cevabı tekrar tekrar okudum ve ne başka bir millet veya ırkı ne de başka bir milleti aşağılayan ifade kullanmadığımı gördüm. Tek yaptığım tamamen Türk Milleti'nin bir başarısı olan bu markanın elde ettiği başarının 'Ortadoğu' kavramı altında başkalarına peşkeş çekilmesine tepki vermekti.
Suçlamaların bazıları elbette bölücü terör örgüt borazanını üfleyenlerdi. Bunları önemsemiyorum ama en hırslı savunanların 'ezen dinmez, bayrak inmez' tadında sözde milliyetçilik taslayan zihniyetin mensupları olduğunu gördüm.
Ve seneler önce okulda duyduğum yaşlı Musevi'nin sözleri aklıma geldi.
Bölücü terör örgütü çizgisinde onlalar zaten belli.
Onları görünce 'akrebin doğasına var' diyebiliyorum.
Bakın,
doğrusu ve yanlışı ile Türk'e ait olan bir yatırımın başkasının değil bizim olduğunu savunmak ırkçılık değildir!
Ne oldukları, nereden geldikleri, ne için bize geldikleri belli olmayan sapıkların kadınlarımızın, kızlarımızın sağının solunun resimlerini çekmelerinden rahatsız olmak ırkçılık değildir,
çoluğumuza, çocuğumuza musallat olanların, yavrularımızı taciz edenlerin cezalandırılmasını ve geldikleri yere gönderilmelerini istemek ırkçılık değildir,
bizim vergilerimizle, bizim primlerimizle her türlü sağlık hizmetlerini almalarından,
ruhsatsız iş yeri açabilmelerinden,
bizim sokaklarımızda ellerini kollarını sallayarak gezerken, Türkiye'ye, Türk Milletine, Türk Askerine, Türk Polisine hakaret ve alaylı videolar çekip yayımlamalarına tepki vermek ırkçılık değildir,
Türk Vatandaşlığının para karşılığı satılmasına karşı durmak ırkçılık değildir!
Aksine, bütün bunlara tepki vermek, her Türk vatandaşın hakkı değil vazifesidir!
Bu saydıklarım ve milletimizin sinir uçlarına dokunan, geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atan gelişmelere sahip çıkmak ise dindarlık değildir.
Bu hiçbir mantık, hiçbir maneviyat ile açıklanamaz.
Aksine,
bu saydıklarıma tepki verenlere saldırmak, tepki verenleri 'ırkçı' diye yaftalamak Türk'e karşı yapılan bir ırkçılıktır!
Menfaat, çıkar veya başka imtiyazlar yüzünden bu hususlarda rahatsızlıklarını dile getiren ve çözüm arayanlara iftira atmak, itibarsızlaştırmaya çalışmak, onları hedef göstermek ancak yazının başında bahsettiğim kapoların sergileyebileceği aşağılık bir davranıştır.