Kardelenler ve hercailer
Bir süredir düşünüyorum "neler oluyor bize?"diye.
Dün uğruna can vermeyi şeref saydığımız sevgilimizin bugün aykırı ellerde heder olmasını seyrediyoruz sessizce ölü taklidi yaparcasına.Yoksa gerçekten öldük de biz mi anlamadık?
Dilimizin ayarı kaçtı.
Ülküdaşlık parti hastalığına kurban verildi. Icimiz dışımız çizgisi kırık particilik.
Oysa söz vermiştik. Her durumda her şartta son nefer son nefese kadar diye.
Kardelenlere inat hercai çiçek olmayı seçti bizden görünen bizden olmayan zevat. Zemherinin ayazına direnen bu hareket böyle ölmemeliydi…
Öldürmek için her türlü aracı kullandı birileri malum.
Direnmek ile rücu etmek arasında bir seçim kaldı elimizde.
Direnmek ama nasıl?
Siyasetin baronlarına badigart olmak mıdır direnmek?
Yoksa en güzel direnmek geri çekilmek midir?
"Orada kalıp mücadele etmek gerek orası bizim yuvamız" gibi arabesk söylemlerle elimize bir şey geçmediğini gördük. Söz hakkınızın olmadığı bir yerde direnmekten bahsetmek sadece arabesk kültürü ile açıklanabilir. Ben istedim oldu.
Ben karar verdim uyacaksınız. Siz de tamam deyip bunun adına direnmek diyeceksiniz. Yozlaşmanın temelini kendi ellerinizle atıyorsunuz kendinizi kandırarak.
Eğer direnmek kılıfı ile siyaset yosmalarına buyurun emredin dediğinizi fark edemezseniz bunun adı direnmek değil teslim olmaktır.
Sözü uzatmayayım. Kardelen çiçeğini bilirsiniz mutlaka. Kardelen çiçeğinin hikayesi ile derdimi anlatmaya çalışayım.
"Asırlar önce birbirini çok seven iki çiçek varmış.
Bunlardan erkek olan, sevgilisini o kadar çok seviyormuş ki; baharda açtıklarında diğer çiçeklerden onu kıskanıyormuş. Buna dayanamayan erkek çiçek baharda binlerce çiçeğin içinde açmak ve kalabalığın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak canından çok sevdiği sevgilisini daha fazla görmeyi hayal etmiş .Yine bahar gelmiş, bütün çiçekler toprağı yedi renge boyamışlar. Erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış. Dişi çiçek sevgilisinin fikirlerini çok beğenmiş, bir daha ki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği, kışın dondurucu soğuğunda açmak için sözleşmişler.
Bahar bitmiş, yaz geçmiş, kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayali ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış. Bembeyaz karlar içinde o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış… Ama bulamamış . Ümidini yitiren erkek çiçek bir süre sonra üzüntüsünden boynunu eğmiş ve soğun şiddetine daha fazla dayanamamış ve hayatını kaybetmiş. İşte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe KARDELEN ve ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliye HERCAİ adı verilmiş…
Siz siz olun verdiğiniz sözü asla unutmayın!!!..."
Doğan Ay