Yıl, 2020… Filmi 1399 yıl geriye sarıyorum, 621 yılının bir yaz gecesine. Türk ulusunun yok olma ile karşı karşıya kaldığı o kara geceye!
Göktürkler, Çin seferinde…
O gece yaz olmasına rağmen tipi, boran, simsiyah bulutlar, yağmur ve sel…
O gece belki Türk ulusunun kaderinin değiştiği gün.
Sel tüm çerileri yutarken, kayalara tutunan diğer çeri ve alplerin kaderi de "Kurt Kaya Alp'e" bağlı idi, belki!
…
Yüzbaşı İşbara Alp hâlâ atının üstünde idi. Yayının kirişini kayanın sivriliğine takmış, demirini de eliyle tutuyor, böylece sulara karşı kendini de atını da koruyordu.
Onbaşı Yamtar şimdi kayaya ilmiklediği kemerine daha sıkı sarılmağa mecburdu. Çünkü artık onbaşıya asılan çeri tek değildi. Bunlar birbirine sarılarak uzayan belki yirmi kişi olmuşlardı. Fakat Yamtar itiraz etmiyor, irkilmiyor, yalnız kemere daha sıkı tutunmağa uğraşıyordu.
Bu ara yıldırımdan daha keskin, gök gürültüsünden daha güçlü bir ses yükseldi:
-Kurt Kaya, elini çöz!
İşbara Alp tam zamanında gürlemişti. Kurt Kaya, Yamtar'ın ardına yapışan erlerin arkadan onuncusuydu. Yüzbaşının buyruğunu alınca bir an tereddüt etmedi ve kara, azgın sular bu on eri bir anda yuttu.
Kurt Kaya elini çözdü ve kendi dahil on çeriyle uçmaya vardı.
Elini çözmeseydi belki Kürşad ihtilali gerçekleşmeyecekti, yüce Türk milleti belki esaretten kurtulamayacaktı!
Kurt Kaya emre itaat etmese, elini çözmeseydi sonun başlangıcı olabilirdi!
Kim bilir?
…
Yıl, 639…
Kürşad ihtilâl yapacaktır!
Kader mi, şansızlık mı bilinmez yine şiddetli bir yağmur yağar. Hatta gök delinmiş, fırtına ve boran var.
Kürşad ve 39 çerisi hazırdır. Çin kağanı o gece sokağa çıkmaz. İhtilâl sonraya atılırsa duyulmak tehlikesi bulunduğundan, onu tutmak için saraya saldırmaya karar verirler. Ve tarihin en kahraman, en yiğit savaşı başlar. Kırk Göktürk, koca Çin ordusuna karşı saatlerce kahramanca vuruşur.
Sonunda çekilmeye karar verirler. Vey ırmağı taştığından karşıya geçemezler ve kırk yiğit Türk vuruşa vuruşa ölür. İhtilâl başarılamamış fakat Türklerin yüreğine hürriyet ateşi, çinlilerin kalbine ise korku düşürmüştür.
…
682 yılında ise 50 yıllık esaret bitmiş, "Kurt Başlı Sancak" tekrar kaldırılmıştır.
Kutluk Şâd İlteriş Kağan ile Bilge Tonyukuk, II. Göktürk devleti'ni kurarlar ve bugünlere kadar gelir…
…
1980 yılı… Bir Eylül günü!
Post modern postalların ve tank paletlerinin altında altında ezilen, bu ülkenin evlatları var olma ve özgürlük mücadelesi vermişler ve zindanlara tıkılmıştır.
Taş medreselerdeki bu Yusufiyeliler;
İşbara Alp, Yamtar, Kurt Kaya, Urungu Alp, Yağmur Alp, Tunga Tigin, Pars Alp ve Bögü Alp, Çalık gibi yiğitlerdi…
Tankların paletleri yetmedi!
Kimi yağlı urganlara verildi, kimi suikaste kurban gitti.
Birilerinin "kerpiç medreseli" veya Yusufiyeli olmayı Artvin/Yusufeli ilçesi ile bağdaştıran zihniyet,
Çin saraylarında ikame eden zihniyet ile aynı.
Sorgusuz sualsiz ve haksız yere yıllarca Firavun'un zindanlarında yatan Yusuf Peygambare izafeten zulme uğrayan Yusufiyeliler veya Yusuf yüzlü İşbara Alp ve çerileri Kürşad'ını arar…
Vey ırmağı dingin!
Güneş doğmak üzere!
…
Allah büyük!
Bütün Türk illerinde, hiç bir kuvvet tarafından karşı konulmasına imkan olmayan bir özgürlük rüzgarı esecek!
Kürşad ve çerilerinin hikayesi yeniden yazılacak!
…
Kürşad gibi bir yolbaşcımız olacak!
Güneş doğduğu yerde karşılanacak
Atlar, Vey ırmağında sulanacak
Tüm Bozkurtlar uluyacak!
Tüm Bozkurtlar uluyacak!!!
Yaşar Kiraz
____
H. Nihal Atsız'a saygı ve rahmet dileklerimle.