Bizi biz yapan ve kutsaliyet içeren fikir ve inanç kavramlarını kiraya vererek, çıkarları uğruna peşkeş çekerek kullanan üstelik kendi kiralık haysiyetleriyle halkın zihin yapısıyla oynamaktan çekinmeyen onursuzların yaptıklarını başka türlü açıklayabilir miyiz?
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının bizlere değerli armağanı demokratik Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne ülkeyi yönetenler hakkında olumlu ya da olumsuz fikir beyanatları yazılmış, dile getirilmiştir.
Köklü bir değişimin yaşandığı ekonomik ve sosyal imkanların son derece kısıtlı neredeyse yaşamayı imkansız hale getirdiği kuruluş günlerimiz dahil fikir farklılıklarını gündeme getiren yazarlar, düşünürler olmuştur.
İnsan maddi veya manevi manada güçlü ya da zayıf olabilir. Dönemsel olarak sosyal bir gücü eline geçirmiş yahut kendisine miras kalan gücü yitirmiş olabilir.
Bir aile kurmuş ya da var olan ailesini kaybetmiş olabilir.
İnsanın tam manasıyla sahip olduğu ve benliğinden o istemediği durumda koparılamayacak tek şey fikirleri ve inançlarıdır.
Fikir ve inançlar insanın varlık nedenini ortaya koyan en yalın kavramlardır.
İnsanın mental bir bileşeninden söz etmek gerekirse işte bu fikir ve inançların toplamından meydana geldiğini net bir biçimde ifade edebiliriz.
Fikir ve inançların değişiminden söz etmek mümkün mü?
Fikir ve inançlar ne kadar köklü değerlere bağlı olarak oluşsa dahi elbette değişiklikler göstermesi mümkün.
Hayatın getirdiği sonuçlar ve öğrenilen yeni bilgiler kişide fikir ve inanç değişikliklerine yol açabilir. Fikrin tabiatında gelişim vardır ve bu gelişim dış ögelerden etkilenmeye müsaittir.
Peki not defteri kağıdı değiştirir gibi fikir değiştirmek mümkün müdür?
Elbette!
Bizi biz yapan ve kutsaliyet içeren fikir ve inanç kavramlarını kiraya vererek, çıkarları uğruna peşkeş çekerek kullanan üstelik kendi kiralık haysiyetleriyle halkın zihin yapısıyla oynamaktan çekinmeyen onursuzların yaptıklarını başka türlü açıklayabilir miyiz?
Fikir ve inançlarını her zaman kullanılmaya müsait boş bir kara tahta gibi tutan, sahibinin değil sesi ayak paspası olmaktan çekinmeyip her fırsatta önce hangimiz ayağının kirine havlu oluruz diye çekinmeyen sözde gazeteci, beyinsiz düşünür, güneş görmemiş aydın takımının en büyük mahareti açık bir şekilde bu tavırları, tutumlarıdır.
İktidar herhangi bir konuda görüşünü belli eder etmez o fikrin borazancılığına soyunan sözde kalem, kelam sahipleri.
Biraz oturun da düşünün daha önce bu konuda ne söylemiştik, sadece iktidardan bir aferin kapabilmek uğruna bu halkın zihinleriyle bu kadar oynamayın.
Yalanlarınızla karnını doyurmakta zorlanan, terörden eğitime binlerce sıkıntısı olan bu milletin zihnini de allak bullak ettiniz.
Bu milletin Atasını, inançlarını, fikirlerini çarpıta çarpıta milleti özüne düşman ettiniz.
İktidar cenahı bir konuda bir yorum yaptıysa siz onu yüzle çarpıp bir parça kemiğin peşine düştünüz.
Milletin aklını karıştırdınız, ruhlarıyla oynadınız dedim önceki satırlarımda bunu üstüne basa basa tekrarlıyorum lakin. . .
Her şeyin farkında olan bu ülkenin vatanseverlerini unutmayın. Onların zihni ile oynayamadınız, oynamaya aklınız da mabadınız da yetmez.
Kendinizi kalabalık ve buna bağlı olarak güçlü zannediyorsunuz.
Oysa karşınızdaki hileli aynadan gördüğünüz yalakalıktan toplanan kuru kalabalık menfaat çeteniz ve güç zannettiğiniz kepazeliğiniz ilk zora gelindiğinde sizi ortada bırakmaktan çekinmeyecektir!
Bu aralar mesainiz Katar üzerine!
Katar ve Arap Dünyası Meselesi elbette tartışılarak zemine oturtulması gereken bir konudur.
Devletlerin uluslararası alanda çıkarına ya da zararına oluşacak tüm hamleleri değerlendirmesi kadar normal bir şey yoktur zaten devletin bir çok kurumu her ne kadar şimdiki hükümette gayet yetersiz hamleler izlese de sadece bunun için çalışmakta, mesai harcamaktadır.
Bununla beraber elbette halkın da gazetecilerin de sanatçıların da bu konuda yorum yapması doğal bir konudur.
Yapılan, yapılacak gelişmeleri olumlu ya da olumsuz bulmak kişinin kendi iradesindedir.
Ancak sinir bozucu olan nokta müdahale-destek ihtimali doğar doğmaz birdenbire Katar destanları, kardeşlik şiirleri, ölümsüz beraberlik türküleri yakmaya başlamanız.
Çıkar ve menfaat uğruna bu kadar çabuk pozisyon alabilen sizin gibi yalaklardan herhangi bir coğrafyada var olduğunu zannetmiyorum.
Yarın hükümet başka bir hamle yapsa bu sefer can kardeşiniz Suudilerin destanlarına başlayacaksınız.
Timsahın ağzındaki dişleri temizleyen kuşlardan farkınız yok.
Biraz sabit durun teriniz soğusun!
Bir de utanmadan, yediğiniz herzelere bakmadan her fırsatta Atatürk'e ve Atatürk izinde ilerleyenlere laf söyleme çabası içerisindesiniz!
Biz dün de Fethullah Gülen zihniyetinin karşısındaydık bugün de karşısındayız
Kumpaslarla zindanlara gönderilen askerlerimizin, vatanseverlerimizin dün de yanındaydık bugün de yanındayız.
Mustafa Kemal Atatürk dün de fikriyatımızın ölümsüz önderiydi bugün de öyle.
Türk Dünyası'nın çilesi ve dünyada baskı gören tüm insanlar dün de yaramızdı bugün de yaramız.
Biz fikirlerini dinamik ve çağa uygun şekilde geliştirerek ilerleyen ancak temel fikriyat ve inançlarından sapmayan insanlarız.
Aşağılık yaygaralarınızla daha kaç söylevin kölesi, kaç iktidarın maşası olacaksınız!
Biz sizler gibi bölücü, ayrıştırıcı değiliz o beynini zehirlediğiniz yurttaşlarımızın zihinlerinden paslı fikirlerinizi söküp atacağız.
And olsun...
Saygılarımla
Emrah Birgül