Hemen hemen her konuda Türk milliyetçi istekleri, Lozan'da Müttefikler tarafından kabul edilmiştir. Ve dünya, tarihinde bir eşi daha olmayan bir olayla karsılaşmıştır.Yenilmiş,parçalanmış bir ulusun, bu harabe içinden ayağa kalkması ve dünyanın en büyük ulusları ile, tam eşit şartlar içinde karşı karşıya gelmesi ve Büyük Savaşın bu galiplerini dize getirerek her isteğini bunlara kabul ettirmesi şaşılacak bir şeydi.
Bugün Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Lozan anlaşmasının 94. Yıl dönümü… Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu, emperyalizmin yenilgiyi kabul ettiği gün…
Aradan neredeyse 100 yıl geçti ama hala ne Cumhuriyet'in değerini tam manasıyla anlayabildik. Ne de Lozanı…
Kendisine sözde üstat tarihçi diyen ama tarihçiden daha çok Maraş dondurmacısına benzeyen fesliler yıllarca Lozan hakkında utanmazca yalanlar uydurdular. Eni boyunu tutmayan saçmalıklarla hem Türk milletini zehirlediler hem tarihe ihanet ettiler.
Bu tarih yalancılarına göre Lozan hezimetmiş. Çünkü Lozan'da biz 12 adayı, Musul'u, Kerkük'ü vermişiz.
Sadece bununla yetinsek iyi. Bir de Lozan'da nasıl oluyorsa dinsiz olmayı kabul etmişiz. İngilizlere "Biz artık Müslüman dindar bir millet olmayacağız" demişiz.
Şimdi ben böyle anlatınca komik geliyor ama bu komik yalanlar, ciddi tarih tezleriymiş gibi konuşuldu yazıldı. Hala da konuşuluyor.
Ayıptır! Günahtır! Alçaklıktır!
Lozan sıradan bir barış anlaşması değildir. Uçurumun kenarına gelen bir milletin bağımsızlığının ilanıdır.
Lozan'da vatan için canını veren binlerce şehidin kanı var.
Lozan'da cepheye mermi taşıyan anaların emeği var. Şehit analarının gözyaşı var.
Lozan'da eline silahını alıp vatan için savaşan Kara Fatma'nın, Tayyar Rahmiye'nin yüreği var.
Lozan'da İnönü savaşları var. Sakarya var. Dumlupınar var.
Lozan'da bir milletin yokluğu var. İki öküzünden birini orduya vermesi var. Çorabını bile milletten istemek zorunda kalan bir ordunun çilesi var.
Lozan'da Yunan Ordusu'nun İzmir'den denize dökülmesi var.
Lozan anlaşması pat diye gökten iner gibi imzalanmadı. Lozan'ı yukarıda saydığım Türk milletinin çilesi, kahramanlığı, cesareti yarattı.
Sakarya zaferi olduğu için Lozan anlaşması imzalandı. Büyük taarruz olduğu için Lozan imzalandı. Yunan ordusu İzmir'den denize döküldüğü için Lozan imzalandı.
Kısacası Lozan'ı İngilizler bize dayatmadı. Biz onları Lozan'a mecbur ettik. İngilizler mevzuyu Sevr'de halletmişlerdi. Lozan onlar için bir dayatmaydı. Lozan'da masaya otururken galip olan taraf bizdik.
Önce bunu öğrenin. Ondan sonra Lozan'ın hezimet olduğunu söyleyin.
Gelelim Lozan'ın maddelerine…
Anlaşma maddelerine ayrıntılı şekilde girip yazıyı boğmayacağım. Kısa kısa anlatacağım.
Lozan'da büyük mesele sayılabilecek konuların hiçbirinde İngilizler isteklerini kabul ettirememişlerdir.
400 yıldır Osmanlı'yı sömürdükleri kapitülasyonlar Lozan'da kaldırıldı. Bu İngilizlere atılmış tarihi bir tokattır. Kolay değil 400 yıllık haklarını kaybettiler.
Patrikhanenin ekümenliği Lozan'da kaldırıldı. Böylece yüzyıllar boyunca Osmanlı'yı içten çökertmeye çalışan bir çıban daha ortadan kaldırıldı. Bu da emperyalizme atılmış bir tokattır.
Musul ve Kerkük iddia edildiği gibi Lozan'da verilmemiştir. Konu Milletler cemiyetine devredilmiş ve İngilizler Musul ve Kerkük'ü anca 1926 yılında Ankara anlaşmasıyla alabilmişlerdir.
Musul'u, Kerkük'ü kaybettiysek en önemli nedenlerden biri Şeyh Said isyanıdır. İngilizler bize "Siz ülkenizde bile emniyeti sağlayamıyorsunuz. Musul ve Kerkük'ü ne yapacaksınız" dediler.
Düşünün! Türk ordusunun askeri kuvvetinin olmadığı, tamamen İngiliz kontrolünde olan bir bölgeyi bile İngilizler Lozan'da "Burası bizimdir" diye kabul ettirememiş anca 3 yıl sonra alabilmişlerdir. Soruyorum bu mu İngilizlere boyun eğmek? Bu mu hezimet?
Boğazlar meselesi de İngilizlerin istediği gibi karara bağlanmamış, serbest bölge kabul edilmiştir. 1936 yılında Montrö anlaşmasıyla boğazlar bizim hâkimiyetimize geçti. Yani kapitülasyonları, patrikhaneyi kaybeden emperyalizm 13 Kasım 1918 de demir attıkları boğazı da kaybettiler.
12 adalar meselesi ise şark kurnazlığından başka bir şey değil. Lozan'da masaya oturduğumuzda 12 ada bizim değildi zaten. Misak- i Milli sınırları içinde 12 ada yoktu. Biz kurtuluş savaşını Misak-i milliyi kabul ettirmek için yaptık. Lozan'da da bunun için masaya oturduk.
Peki, 12 adayı ne zaman kaybettik? 1912 yılında Uşi anlaşmasıyla 12 ada bizim hâkimiyetimizden çıktı. Yani 12 ada Lozan'da değil Uşi anlaşmasıyla verilmiştir.
Bizim tarih yalancılarımız Lozan'ı yerden yere vururken batılı tarihçiler Lozan'ın bir Türk zaferi olduğunu yazmaktadır. Örneğin İngiliz tarihçi Arnold Toybee Lozan hakkında şu yorumu yapmıştır:
Hemen hemen her konuda Türk milliyetçi istekleri, Lozan'da Müttefikler tarafından kabul edilmiştir. Ve dünya, tarihinde bir eşi daha olmayan bir olayla karsılaşmıştır. Yenilmiş,parçalanmış bir ulusun, bu harabe içinden ayağa kalkması ve dünyanın en büyük ulusları ile, tam eşit şartlar içinde karşı karşıya gelmesi ve Büyük Savaşın bu galiplerini dize getirerek her isteğini bunlara kabul ettirmesi şaşılacak bir şeydi.[1]
Sadece Toynbee mi? Tabii ki hayır. İngiltere başbakanı Lloyd George, 28 Temmuz 1924 tarihinde Daily Telegraph gazetesine verdiği röportajda Lozan hakkında şu yorumu yapmıştır:
"Uygarlığın başarısızlığı… Her şey sona erince İsmet'in gülümsemesine şaşmamalıdır. Ankara'dan alınan haberlere göre barış orada büyük bir Türk zaferi olarak karşılanmıştır ve gerçekten de öyledir…" [2]
Lozan'ı kendileri için hezimet gören diğer bir İngiliz ise Sir Andrew Ryandır. İngiliz Sir Lozan hakkında şunları söylemiştir:
"Lozan'da onursuz bir barış imzaladık. Bu İngiltere'nin şimdiye dek imzalamış olduğu antlaşmaların en uğursuzu, en mutsuzu ve en kötüsüdür." [3]
Bu yorumları yapan kişilerin İngiliz olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Dünyanın en kibirli milleti olan İngilizlere "hezimete uğradık" dedirtmek kolay bir şey değildir. Eğer bir İngiliz asilzadesi, Başbakanı hezimete uğradık diyorsa Lozan'a hezimet diyebilmek için insanda zerre kadar akıl, vicdan, utanma olmaması gerekir.
İngilizler dışında anlaşmayı imzalayan Fransızlar da Lozan'ı kendileri için hezimet olarak yorumlamışlardır. 25 Temmuz 1924 tarihli Fransız Eclair gazetesi Lozan hakkında şu yorumu yapmıştır:
"Hilal, Haç'a böylesine bir yenilgi darbesi indirmemiştir. Batı'nın saygınlığı toprak olmuştur ve uygarlık, barbarlığın önünde eğilmektedir… Fransa'yı bu aşağılayıcı duruma getirmiş olan Franklin Bouillon, parlamentoya üye seçilmiştir." [4]
Sadece şu yorumlar bile Lozan'da nasıl bir mücadele verdiğimizi göstermez mi?
Lozan'da direniş göstermeseydik Şubat 1923 te İngilizler öfkeyle masadan kalkıp görüşmelere ara verir miydi? Görüşmeler 8,5 ay sürer miydi?
Lozan'da gizli görüşmelerin, anlaşmaların, karanlık noktaların olduğu da kocaman bir yalandır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Seha Meray, 1969-1973 yılları arasında Lozan tutanaklarını Türkçeye tercüme etmiştir. Tutanaklarda aklınıza gelebilecek en küçük ayrıntılar bile kaydedilmiştir.
Lozan'a hezimet diyenler bu tutanakları okumuş mudur? İsmini bile duymadıklarına iddiaya girerim. Okumuş olsalardı böyle saçma sapan konuşmazlardı
Son olarak Lozan'a hezimet diyenlerin bugün neler yaptığına bakalım.
Lozan'da dinimizi sattık diyenler, dini kullanarak devleti ele geçirmek isteyen Feto'ya ne istediyse verdi.
Lozan'da Musul'u Kerkük'ü sattık diyenler Süleymanşah'ı bir gece yarısı boşalttı. 750 yıldır mezarı değişmeyen Süleyman şahı yerinden ettiler.
Lozan'da 12 adayı sattık diyenler bugün Ege'de Yunanların işgal ettiği adalarımıza ses çıkartamıyor. Hem de 12 değil 18 adamız işgal altında. Ses var mı? Yok
Lozan'da Osmanlı'yı yıktılar diyenler bugün devletin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu itiraf ettiler.
Lozan'da vatanı sattılar diyenler terör örgütüyle çözüm süreci dedikleri bir süreç yürüttüler. Şimdi o sürecin faturasını her gün şehit vererek ödüyoruz.
Allah aşkına şu tabloya bir bakınız ve şu soruyu sorunuz.
İlkokul mezunu bir vaizin bile kandırdığı bu insanlar Lozan'da siyasetin ustası İngiliz Lord Curzon'un karşısında ne yapabilirdi?
Ben cevap vereyim. Çamaşırımıza kadar Lozan'da İngilizlere bırakıp dönüşte zafer kazanmış gibi "Ver mehteriiiii" diyerek göbek atardık.
Allahın sevdiği kullarıymışız ki Lozan'da Lozan hezimettir diyenler yerine İsmet Paşa vardı. Yoksa halimiz ne olurdu?
[1] Arnold Toynbee – Bir Devletin Yeniden Doğuşu II Aralık 1999 s.29
[2] Salahi Sonyel – Gizli Belgelerle Lozan Konferansının Perde Arkası Türk Tarih Kurumu, 2006 s.209
[3] Sonyel a.g.e. s.214
[4] Sonyel a.g.e. s.208