Zamanın en sivri isimlerine kafa tutmuş, yeri gelmiş eşiyle birlikte saldırıları göğüslemiş, savaşçı bir vatansever, hem anne, hem eş, hem lider, hem sokak hayvanlarının bir telinin incinmesine gönlü yanan bir kadın.
Türk siyaseti klasik manada ''yoğun'' bir dönem geçirirken ülkemizde her kesiminin gözü kulağı Meral Akşener liderliğindeki yeni oluşumun nasıl şekilleneceği hususunda.
Kimi yandaş yazarlar, televizyoncular kitlelerinin algısının köreldiğinden öyle eminler ki büyük bir istihbarat haberi verir gibi ''Meral Akşener'in asıl amacı iktidarı değiştirip yeni iktidar olmak uyanın ey ahali!!'' gibi 0-3 yaş feveranları yaşıyor.
Halbuki Akşener ve beraberindekiler yıl sonu müsamerisine hazırlanmak için ter döküyorlar ne işleri olur iktidarla!
Bu tarz cehaletle yoğrulmuş kesimi bir kenara bırakır ve ülkemiz gerçekleriyle Yeni Siyasal Oluşumu elimdeki sınırlı veriler ve siyasi okumamla değerlendirmek gerekirse, oluşumu anlamak için öncelikle mevcut iktidarın yarattığı zararlı sonuçlardan yola çıkmamız ve bu ışığı böyle anlamamız gerekir düşüncesindeyim.
Malumunuz ülkenin yöneticileri nazarında bir değişikliğe gidilmek isteniyorsa mevcut olanın kusurlarından dolayı gereksinim oluşmuş demektir.
Bir iktidarın kronikleşmiş başarısızlığını desteklemek için ya o iktidardan kişisel çıkar sağlamak ya da fikri bağımlılaştırılma operasyonlarına yem olmuş olmak gerekir. Ülkemizin mevcut durumuna eskiye gitmeden son güncellemelerle bir göz atalım.
Yazımızı okuyan her kesime ve yaş grubuna hitap etmek için sıklıkla yaptığım veri ve örnekle anlatım yolu ile fazla uzun tutmadan bilgileri aktarmak isterim.
AKP DÖNEMİ 2017 VERİLERİ
-Net Asgari Ücret(Bekarlar için):1, 270, 73
-Net Asgari Ücret (Evliler için): 1. 404, 00
Geliri asgari düzeyde olan milyonlarca vatandaşımızın bir aylık barınma, beslenme, eğitim, hijyen, giyim ve tüm ihtiyaçları için uygun görülen rakam.
Ailede bir kişinin çalıştığını düşünürsek sonucun vehameti daha çok ortaya çıkacaktır.
Et ve balık ürünlerinin olmadığı, meyvenin esamesinin okunmadığı, lüks tüketimin ise kıyısından bile geçilmediği her ürünün en ucuzunun tercih edildiği haftalık pazar alışverişinin fiyatlarını bilenler halkımıza reva görülen bu ücretin küfür manasına geldiğini takdir edeceklerdir.
* * *
Kanlı ve alçak darbe girişiminden 1 ay öncesine kadar (o süreç ayrı bir felaket süreci olduğu için bu veriye eklemedim)1 senede şehit olan güvenlik güçlerimiz hakkındaki bilgiler*
7 Haziran 2015 - 6 Haziran 2016 Tarihleri Arasındaki İstatistikler:
Şehitler
Asker: 337
Polis: 182
Korucu: 13
- 532 şehidin 29'u normal askerlik görevini yapan er, erbaş askerler.
- Geri kalan son 12 ayda en çok Mayıs 2016'da 72 şehit verdik.
- 532 Şehidin 34'ü yaşanan olaydan sonraki gün yâda 45 gün arasındaki günlerde şehit oldu.
Medeni Durumları
Evli: 287
Bekar: 205
Nişanlı: 25
Şehit Çocuğu: 513
Eşi Hamile Olan Şehit: 22
* * *
Mevcut hükümet tarafından yıllarca ülkesine dönmesi Erdoğan'ın ''bu hasret niye'' sözleriyle özetlenebilecek ve bu sözle o dönem gerçekleşen yakınlık net olarak anlaşılabilecek Fethullah Gülen kendi gelmedi ancak kendisine bağlı vatan hainlerini kullanarak yapmaya çalıştığı darbe girişimi yaşandı ve toplamda 250 şehit verdik.
Ne olduğundan habersiz emir-komuta zincirinde köprüye getirilen çok genç yaştaki askerler linç edildi.
İstihbarat ve sorgu yöntemiyle hangisi Gülen Terör Örgütü yanlısı, hangisi değil bakılmaksızın tüm öğrencilerin asker olma şansı ellerinden alındı, askeri okullar kapatıldı, tüm öğrencilerin mesleklerini yitirdikleri ilan edilip başka fakültelere yönelmeleri için duyurular yapıldı.
Kapanan askeri okullar sözde kapatılmamış gibi yapılarak yerine geniş kapsamlı bir Milli Savunma Üniversitesi kurulup tüm işlevleri yerine getirecek büyük bir kurum olduğu ilan edildi.
Kurumun başına da Pelin Batu ile Elizabeth sohbetlerinden hatırladığımız Erhan Afyoncu rektör olarak atandı.
Ohal dönemine girildi. Her muhalif fikirli potansiyel Fetö suçlusu gibi gözükürken Fetö'nün dizinin dibinden ayrılmayanlar, on yıllarca müritliğini yapmış olan Gülerce gibi organizmalar Fetö'nün iç yüzünü anlatan mühim adamlar olarak görüldü.
* * *
Ülkede insanlar laik demokrasi yanlıları ve karşıtları başta olmak üzere bir çok alanda kutuplaştı. Türkiye Millet Meclisi Başkanı makamına ihanet ederek laiklik karşıtı açıklamalarda bulundu.
Seslerini kısıp yerlerinde oturan ya da en fazla çorap kokulu ev sohbetlerinde konuşabilen birçok artniyetli yobaz çakal fırsat bu fırsat diyerek seslerini çıkarmaya Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti hakkında pervasız konuşmalar yapmaya başladılar. Bir ikisine göstermelik işlem uygulandı, geri kalanı sessiz sedasız unutuldu!
Kadınlarımıza kameralar önünde olduğunu ve kayıt altına alındığını bile bile şiddet ve tacizler uygulandı. Üstüne üstlük seslerini kısıp mabadlarının üstünde cezalarını beklemeleri gereken bu sapıklar yok edilmesi gereken ağızlarıyla yaptıklarını pişkin bir şekilde savunan gururlu tacizciler oldular ve onların destekçileri had safhaya ulaştı.
Gerici ve yobaz kesim herkesin giyimi, yaşamı ve inançları hakkında istediği gibi ahkam kesme hakkını kendinde buldu.
* * *
Türk Dış Siyaseti tarihe gömüldü seneler önce Avrupa Birliği yolunda adımlar atılmaya çalışılmış, tavizler verilmişken, ha bugün ha yarın birlikteyiz derken birdenbire politikamızı ''Akıllı ol Avrupa'ya çevirdiler.
Esad kardeşti kalleş oldu.
İsrail'e One Minute'le göstermelik bir çıkış yapıldı, sonra bir baktık Mavi Marmara gemisinde rahatça Türk vatandaşlarını öldürüp 20 milyon dolara olayı kapatan patron rolünde karşımıza çıktı İsrail.
-Esnafın, çiftçinin işlerindeki aksamalar, yokluklar devasa noktalara ulaştı.
-Kontrollü, planlı ve şartlara uygun olarak yapılması gereken Suriyeli sığınmacı kabulü meselesini tamamen kontrolsüz ve saldım çayıra Mevla kayıra şeklinde yapmaları ile kaotik bir ortamın önü açıldı.
İsterseniz sizi bildiğiniz konularla daha fazla meşgul etmeyeyim son dönem olanların küçük bir özeti bunlar. . .
Peki bazı vatandaşlarımızın sığındığı son bir seçenek var bu adamlar dine hizmet eden adamlar! Sahi bu adamlar gerçekten inandıkları dinin hizmetçisi mi yoksa Katar gibi zengin ustaların sırt kaşıyıcıları mı şöyle bir bakalım;
Türkiye'nin İlk Dini Tabanlı Cemaat Darbesi Akp Döneminde yaşandı
Dine ya da bir Yaratıcıya inanan ve inanmayan insanlar arasında basın üzerinden açıklamaların körüklemesiyle düşmanlık yaratıldı
Kim dindar kim değil öğrenilirken bir yandan kimin başı hangi tarikatın seccadesine değiyorsa o tarikatın kadrolaştığı alanda iş bulmasının önü açıldı
Gençliğin önemli bir bölümü bu baskılar yüzünden dini negatif bir biçimde algılamaya başladı
Birçok dini olduğu iddia eden yapıya hem destek olundu, hem denetlemesiz kurslarına göz yumuldu, karşılığında birçok yapıdan taciz ve tecavüz haberleri geldi. Dini ruhaniyetle değil baskıyla yaşatan bu yapıların bu baskı sonucu ortaya nasıl felaketler çıkarabileceği yine bu dönemde görüldü.
Mezhepçilik tırmandırıldı birçok toplantı ve mitinglerde Alevi-Sünni ayrımının altı kirli bir nokta imiş gibi çizildi.
Sizce bu dine hizmet midir, dinin şahıslara hizmeti ve dinin özüne ihanet midir?
Sizce insanlar bu dönemde dindar mı oldular, dinden uzaklaştılar mı?
Dine yaklaşanlar çıkar için temelleri olmayan, özünü anlamadıkları hükümet temelli bir dine mi yaklaştılar yoksa gerçekten ruhani bir değişim mi geçirdiler?
* * *
İyi güzel de bu adamlar madem ülkeyi iyi yönetemediler nasıl iktidardalar?
Bu halkın önemli bir kısmı kör mü?
Halkımız daha önce de yazılarımda bahsettiğim üzere bir esrik sarmalı içinde* tv'sinden gazetesine sokağından, sosyal çevresine bir kuşatma altında bir kanser hücresi gibi sarmış ülkemizi karanlık. . .
Şu fotoğrafı unutmadık. . .
Peki bir kurtuluş var mı?
Bu ülkenin kurtuluşu başlıkta sorduğum soruda gizlidir.
Sorunun cevabı kocaman bir evet!
Ülkesine hayatını adamış, tehditler almış, amiyane tabirle kelle koltukta gezmiş bir kadın var.
Zamanın en sivri isimlerine kafa tutmuş, yeri gelmiş eşiyle birlikte saldırıları göğüslemiş, savaşçı bir vatansever, hem anne, hem eş, hem lider, hem sokak hayvanlarının bir telinin incinmesine gönlü yanan bir kadın.
Ben bunları bilerek ve inanarak söylüyorum aksini iddia edenler ise hep dedikoduların karanlığında yalanlar ile besleniyorlar.
Fetöcüymüş!
Meral Akşener gibi laiklik savunucusu dik siyasi figürler olmasa Fethullah bugünkü halinin kaç katı halini alırdı hiç düşündünüz mü?
Meral Akşener'in ekibine katılanlara bakın hangisinin vatanseverliğinden şüphe edebilirsiniz?
Ey Türk evladı tarihi bir değişimin önemli bir parçası olmak senin ellerinde.
Bu tarihi harekette yerini al, değişsin günler!
Zorlu geçecek bir süreç olacak elbette, ancak sonunda bu ülkenin sokaklarını da festival alanı gibi görebileceğiz!
Adım adım verilecek mücadelenin sonucunda;
Tebessümün sokakları kaplaması yakındır!
Saygılarımla
Emrah Birgül
*İlgili istatistikler Yeniçağ gazetesinden alınmıştır.
*